ABD'yi gücendirdik korkusuyla ezile ezile bittik tükendik!.. Bu durumda bu hükümetin iş yapması imkansız. Hükümet bir yana, halkta da moral kalmadı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz yolu açtı... Derken "yol oldu"... Önüne gelen Türkiye'e fırça atıyor!..
Herhalde Türk halkının çoğunluğu "ABD ile ilişkilerimizi keselim" demiyor ama, Türk halkının çoğunluğu, ABD yetkililerinin "fırçası karşısında" hükümetin ve bazı medya kuruluşlarında çalışanların, tir tir titremelerini ve de "aşağılık duygusuna kapılarak" ne yapacaklarını şaşırmalarını "onur kırıcı" buluyor.
Biz hiçbir görüşün, hiçbir kararın arkasında duramayacak mıyız? Biz değil mi idik, yıllardır Türkiye'deki ABD askeri tesislerine karşı olan? Şimdi İncirlik kapatılıyor diye neden dertleniyoruz? Biz değil mi idik, Türkiye'nin Irak savaşına karşı olmasına? Biz istemedik mi harp kararının askerler tarafından değil, TBMM tarafından alınmasını? Biz alkışlamadık mı TBMM'nin harp kararına karşı çıkmasını? Şimdi "Eyvah" diyerek dövünecek miyiz? ABD'yi darıltalım, ilişkileri bozalım, kötü olalım diyen yok ama... Bu kadarı da olmaz ki...
ABD Büyükelçisi, "Irak pazarının yolu Kürtlerden geçer. Kürtler ile iyi ilişkiler içine girerseniz iş alırsınız" diyor. Gazeteci Değer Akal, İnşaat Sanayicileri İşverenleri Sendikası Başkanı'na Büyükelçi'nin bu sözlerini nasıl cevaplandırdığını soruyor. Başkan diyor ki: "...Buz kestim. Türkiye'nin yaptığı hatanın sonuçlarıyla karşı karşıya kalmak acı verdi. Bu hatanın bedelini bizler, çocuklarımız ve torunlarımız ödeyecek."
Başkan, "...Ah ne yaptık da ABD ile birlikte Irak'ta savaşa girmedik... ABD Askerlerinin Doğu ve Güneydoğu'da konuşlandırılmasına izin vermedik... Bu yüzden gitti paracıklar... Torunlarımıza otomobil alacak para bulamayacağız..." diyerek üzüm üzüm üzülüyor... Buz kesiyor!...
Wolfowitz ile Grossman'ın "fırçalarını" Türk kamuoyuna duyuran iki önemli gazeteci, Habertürk TV'de mesajların veriliş şeklini ve hedefini şöyle açıklıyor: "...İlk girişimde bulunan biziz ama, bizim röportaja çağırılmamız, ABD yönetiminin bizi aracı tutarak, bizim isimlerimiz üzerinden görüş açıklamasıdır... Birand, 'Siz hata yapmadınız mı?' diye sorduğu vakit Grossman, 'Evet yaptık... Türkiye'nin kendini vazgeçilmez sanmaya devam etmesi konusunda gerekeni yaptık' diyor. Türkiye tüm unsurlarıyla oturup 'Ben bu dünyaya nasıl bakacağım?' diye karar vermeli. Emin olun, mesajlar yerini buldu."
Mesajlar nedir? ABD ne ister ise, Türk hükümeti yapmalıdır. TBMM kararı gerekiyor ise, milletvekilleri el kaldırmalıdır. TBMM karar alamıyor ise askerler liderlik sorumluğunu hatırlayarak TBMM'ye ve hükümete baskı yapmalıdır. ABD'yi Irak konusunda hayal kırıklığına uğratan hükümet ve ordu yeni bir sayfanın açılması için "hata yaptık" demeli, ABD'ye daha çok yardımcı olmalıdır... Derdimiz azdı... Alınız bakalım bir dert daha... "Biz ettik n'olur siz etmeyin" diyerek bundan sonra ezim ezim ezilmek bizim kaderimiz olacak!..