Belediyeler kaldırımları her yıl yeniden döşüyor ya... Sanırsınız insanların rahat yürümesi için. Hayır!.. Otomobillerin park etmesi için... Kaldırımların üzerine büfelerin dizilmesi için... Kaldırımların ortasına, yanlarına, tepelerine reklam levhalarının dikilmesi için...
Belediyeler önce park yapıyor. Sonra parkları çay kulübeleri, satış büfeleri ile dolduruyor. Derken efendim, bunların hepsi içkili gazino oluyor. Parkların kapısı halka kapatılıyor.
Ya yol boyu sökülüp dikilen sokak lambalarının direklerinin durumu? Lambalarının yanmaması bir yana, direklerin hepsi eğri büğrü. Biri sağa, biri sola yatmış durumda.
Batı ülkelerinde "yok böyle şeyler!.." Siz diyeceksiniz ki, "- Eeee... O ülkeler zengin ülkeler... Biz fakiriz..."
Bayramda Fas'ın en eski şehirlerinden Marakeş'i görünce moralim bozuldu. Bu işin fakirlikle ilgisi yokmuş. Çünkü İstanbul'un rezaleti Marakeş'te bile yok. Fas'ın milli geliri 35 milyar dolar, bizim 200 milyar dolar. Marakeş'te yaşayan halkın kişi başı geliri 1.200 dolar, bizde 3.224 dolar. Marakeş, bizden fakir.
Ama Marakeş'te "kaldırım gibi kaldırımlar" var. Kaldırımlar sadece yayaların yürümesi için. Kaldırımlara ne otomobil çıkartılıyor, ne büfe dikiliyor, ne reklam levhası konuluyor. Yol kenarlarındaki ağaçlar bakımlı. Parklar yemyeşil. Parklarda çay bahçesi veya büfe yok. Park insanların gezinmesi, yeşilliklerde oturması için yapılmış.
Şehrin yakınındaki korular altında piknik yapanlar, evlerinde hazırladıkları yemeklerle gelmişler. Çünkü piknik yerlerinde ateş yakıp, duman çıkararak başkalarını rahatsız etmek yasak.
Yol boylarına dikilen elektrik direkleri görkemli ve de dim dik...
Acaba Türkiye'de bizim görevlilerimiz direkleri dik olarak yerleştirmeyi neden beceremez?.. Rahmetli yazar Burhan Felek de İstanbul'un eğri büğrü dikilen elektrik direklerinden rahatsız olurmuş ki, bir gün isyanını şöyle yazıya dökmüştü: "- Ey mühendis beyler... Diyelim ki su terazisi veya şakül alacak paranız yok... İzanınız da mı yok ki, cami minarelerine bakarak göz hizası ile şu direkleri doğru dürüst dikemiyorsunuz?"
Bizden fakiri bile bizden kaliteli bir kent yaşamı sürebiliyorsa bizim bir yerimizde bir hata var demektir.
Belediye seçimleri yenilendi. Belediye başkanları görgü ve bilgi için zengin ülkelere gidecekler... Sonra da "Onlar zengin, biz fakiriz. Yoksa biz de onlar gibi şehir hizmetleri veririz" diyerek rezil yönetimlere kılıf biçecekler... Zengine gitmeye lüzum yok...
Şu fakir, Müslüman ülkesi Fas'a kadar bir zahmet gitseler, Marakeş'i görüp gelseler yeter. Fakir ve Müslüman ülkelerde bile kent düzeninin bizdekinden nasıl iyi olabildiğini görüp öğrenirler.