Tahkim, basit anlatımıyla "anlaşmazlıkların çözümünde mahkeme yerine hakeme gitmeyi kabul etmek" demektir.
Ülke içindeki işlerde, uluslararası ilişkilerde işadamları, firmalar bir mukavele imzalarken, anlaşmazlıkların "tahkim" yoluyla çözümünü kabul edebilir.
Uluslararası ilişkilerde "tahkim" konusunda ihtisaslaşmış kuruluşlar var. Örneğin Uluslararası Ticaret Odası'nın tahkim ofisi var. Örneğin Dünya Bankası'nın "Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü İçin Uluslararası Merkez"i var.
Fakat bizim kamu kuruluşlarımız Türk firmaları ile, yabancı firmalarla ve bankalarla anlaşma yaparken "uluslararası tahkim" şartını kabul edemiyor. Anlaşmaya bu şart konulsa bile Danıştay bu tip anlaşmaları onaylamıyor.
Uluslararası ilişkilerde, Türkiye ile iş yapan, Türkiye'de riske giren yabancı bankalar veya firmalar ise "anlaşmazlıkların Türk mahkemeleri veya Danıştay tarafından çözümünü istemiyor." İstenilen uluslararası hakeme gitmek. Hakem ne karar verir ise ona uymak.
Bizim kamu kuruluşları "uluslararası tahkim şartı"nı kabul etmeyen biçimde ihaleler açtığında, (a) Bazı ciddi firmalar bu ihaleye girmiyor. Bazı ciddi bankalar bu tip ihalelerdeki işler için kredi vermiyor. (b) Bazı firmalar, tahkimsiz mukavelenin riskini dikkate alarak, fiyatı yükseltiyor. Bazı bankalar tahkimsiz mukaveleye göre riski dikkate alarak faizi artırıyor. (c) Bazı yerli ve yabancı firmalar ise "Allah kerim... Hele işi alalım. Sonra bir yolunu buluruz. Tahkim şartını koydururuz. Bu işten para vururuz" diyerek işi alıyor.
Burada "kazık" millete giriyor. Basit bir örnek ile anlatayım. Türkiye "yap - işlet - devret" modeli ile elektrik santralı yaptıracak. Uluslararası büyük firmalar ihale için teklif hazırlıyor. "A" firması, "tahkim şartlı ihale" yapılırsa elektriğin kilovatını 3 sente satmaya hazır. Tahkim şartı olmadığından "B" firması 6 sentten ihaleye giriyor. "Allah Kerim"ci "C" firması 5 sent fiyat teklifi ile işi tahkimsiz olarak alıyor.
Sonra "C" firması başlıyor yaygaraya: "Tahkim şartı olmadan bu iş yapılamaz" diyerek.
Bu yaygaradan ürken kamu kesimi "tahkim için" formül arıyor. Ve de "C" firmasına "tahkim" imkanı sağlanıyor.
Bu durumda normal olarak ihalenin şartlarında köklü değişiklik olduğundan ya ihalenin iptali ya da işi alan firmanın fiyatını "tahkimli teklif çizgisine" geri çekmesi, "ucuzlatması" gerekir.
Bunun yapılmaması "haksız rekabet ortaya çıkarır". Devlet kesesinden haksız yere firmaların zenginleştirilmesi sonucunu verir.
Bunları neden yazıyorum? Dünkü Dünya'da Gönül Dursun'un Ankara kaynaklı bir haberi vardı: "Daha önce tahkim şartsız ihalesi tamamlanan, mukavelesi imzalanan 'yap - işlet - devret' modelindeki 4 santral projesinde tahkim şartı çözülmüş." Açık anlatımıyla tahkim şartı olmadan ihalesi yapılan 4 projeyi kazananlara şimdi tahkim şartı "hediye edilmiş". Hayırlı olsun!
(Dikkat buyurunuz. Burada tartışılan tahkim'in iyiliği, kötülüğü değildir. Tahkimsiz yapılan ihaleleri kazananlara daha sonra bu imkanın hediye edilmesidir.)