Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkbank'ın ihalesinde zamanın başbakanı ile bakanının sorumluluklarının tartışıldığı denetim raporu ile ilgili olarak gazetelere yansıyan haber ve bu haberden bir gün sonra Hazine Müsteşarı'nın istifası "bankaların denetimi ve bankalara kaynak aktarımı" konusunu gene gündeme getirdi.
Türkbank'ta "mafya - politikacı" ilişkisi ve bu "skandala dayalı biçimde seçime gidilmesi" konuyu medyatik hale getirdi. İşin aslına bakarsanız Türkbank ihalesinde politikacıların, başbakanın, bakanın müdahalesi sonucu ortaya çıkan zarar "at ile deve" değildir. Politikacıların ve Hazine'den sorumlu bakanların ve başbakanların bankalar sistemine müdahalesi ile bankalara daha büyük paralar hortumlanmıştır. Hortumlanmaktadır. Ona buna banka peşkeş çekilmekte, batmış bankalar yaşatılmakta, içi boşaltılan bankalara yeni imkanlar sağlanmaktadır. Ne var ki, bunların büyük kısmı bilinmemekte, bilinen bölümleri ise kamuoyunda tartışılamamaktadır. Çünkü (1) Bu işlerde açıklık yoktur. (2) Bankalar Kanunu bu konuların haber haline getirilmesini yasaklamıştır. Yayın haline getirilen haberlerde para cezası ötesinde 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve ağır para cezası sorumluluğu vardır.
Bakınız neleri haber haline getiremezsiniz ve de yazamazsınız?
1) Bankalar yeminli murakıpları bankaları devamlı olarak denetler. Bu denetim raporlarında vaziyeti bozulan, usulsüzlük yapan bankaları Hazine Müsteşarı'na günü gününe duyurur. Hazine'nin bu bankalar hakkında işlem yapabilmesi Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı'nın emrine bağlıdır. Bakan ise başbakanın emrindedir. Başbakan ve Devlet Bakanı istemediklerinde bankalar hakkında hiçbir işlem yapılamaz.
2) Bir bankanın Bankalar Kanunu'nun 64'üncü maddesine göre kamu gözetimine alınması veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesi için bakanın imzası gerekir bakan imzalamazsa kanun uygulanamaz.
3) Bir banka durumu bozulup 64'üncü madde kapsamına girdiğinde bankanın yönetimine Hazine el koymuş demektir. Kamu temsilcisinin haberi olmadan bu bankadan kuş uçamaz demektir. Kamu temsilcisinin haberi olmadan bankanın içi boşaltılamaz, bir tuğlası satılamaz demektir. Ama burası Türkiye abicim!.. Bütün bunlar olur. Kamu temsilcisi durumu Hazine Müsteşarlığı'na bildirir. Müsteşarlık, bakandan işe el koymak için izin ister. Bakan imza vermez. Bankanın içi boşaltılır. Posası devlete kalır.
4) Merkez Bankası'ndaki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan hangi bankaya ne kadar para aktarıldığı, bakanın onayı ile hangi bankaların "Kanuni Karşılık" ayırma sorumluluğunun kaldırıldığı, hangi bankaların ne süre bedava para kullandığı bilinemez.
Interbank'a ve Bankekspres'e "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan ne kadar para aktarıldığını kim biliyor? Bu paraların neyin karşılığı aktarıldığı kime söyleniyor? Ama aktarılan bu para "halkın parası."
Banu Salman'ın 28 Nisan 1999 tarihinde Cumhuriyet Ekonomi'de bir haberi yayımlandı. Interbank ve Bankekspres yanında 2 bankaya daha "Mevduat Munzam Karşılıkları"ndan para aktarılmış. Kime, kim, ne kadar aktarmış? Bankacılık sırrıdır efendim!.. Para kimin? Halkındır efendim!..
Eskiden insanları "cambaza bak, cambaza bak..." diye Taksim Meydanı'nda soyarlarmış. Günümüzde "Merve'nin türbanına bak... Merve'ye bak" diyerek halkı Ankara'da soyuyorlar...