Hişt, sen dünyanın neresindensin?

Umur Talu

TAŞIDIĞI kimliklerle bu denli çok gruba sokulabilen kaç ülke vardır!
İşte onlardan biri: Akdenizlilik. Ancak Akdeniz'in kuzeyinde yer aldığı halde "zengin kuzeyli" olmadığından bir başka tanımlayıcı kimlik: Ortadoğu - Kuzey Afrika grubu.
Fas'ın Marakeş şehrinde hafta başından beri, büyük çoğunluğu o gruba dahil ülkelerden olmak üzere, farklı çalışma alanlarından 600 dolayında kişi "Akdeniz'de kalkınma"yı ve dünyadaki değişimlerin etkilerini tartışıyor (Düzenleyici sivil toplum örgütleri arasında Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı da var).
Şunu hissetmek mümkün:
Hemen her gün yakındığımız ve yakınacağımız her türlü melanete rağmen, Türkiye, bu gruptaki ülkelerin hepsinden daha ileri, daha zengin deneyimleri olan bir ülke.
Daha doğrusu, olması gereken!
Mısır'la, Ürdün'le, Lübnan'la, Fas'la, Cezayir'le, Tunus'la, burada çok sayıda temsilcisi bulunan "embriyon devlet" Filistin'le karşılaştırın ülkenizi. Cumhuriyet öncesi tarihsel birikiminden cumhuriyet sonrasındaki, bugüne kadarki birikimleriyle...
Üstünlük duygusuna kapılmanız için değil, tam tersine, demokrasinin içini doldurmaktan, gerilimlerini azaltmaya kadar, beceremedikleri yüzünden, her şeye rağmen atmış olduğu adımları bile çarçur eden bir ülkeye üzülün diye söylüyorum.
Karşılaştırınca farklı olduğunuzu düşünebilirsiniz...
Ne var ki, sadece doğal biçimde, bu coğrafyada bulunduğundan değil, ekonomik ve siyasal ölçüleriyle de Türkiye bu bölgenin ülkesi, yani giderek Ortadoğulu olmakla yetinmek üzere. (Not: Dünya Bankası'nın bu bölgeden sorumlu başkan yardımcısı bir Türk, Kenan Derviş)
Bu itilmişlik Refah'lı son bir yılın eseri olmaktan ibaret değil (o tuzu, biberi). Yılların tercihlerinin, korkularının, güdüklüklerinin de hediyesi.
Orada bile sorununuz var:
Bu hat, İsrail ve Türkiye dışında, Arap ülkelerinden oluşuyor. Edinilen izlenim o ki, Türkiye - İsrail harareti Araplara aşırı soğuk gelmiş.
. . .
Oysa bu coğrafya, farklı bir üyesi olan sizden deneyim edinebilir, bu kadar perişanlıkta ısrar etmeseniz belki yüzünü size dönebilirdi.
En azından, bırakın Avrupa'yı filan, böyle bir coğrafyada bile "itibarsız" bulmazdınız kendinizi.
Elinizde neyiniz var:
Demokratikleşemeyen ve demokratikleştirmeyenlerin elinde daha da hırpalanan bir rejim mi farklı itibar sağlayacak size...
Ya da yıllardır yüzde 70 - 80'lere çakılan bir enflasyon ve hep onu düşürmekten dem vurup kılını kıpırdatmadıkları halde pişkinlikle yerlerine yapışan ekonomist - siyasetçileri mi örnek göstereceksiniz... (Bu arada, iç savaşla kıvranan Cezayir'in bile enflasyonu yüzde 15'in altına düşürüp bütçe fazlası verdiğini öğrenmek ilginç! Tabii binlerce ölüyü ve yüzde 26'yı bulan işsizliği unutmamak şartıyla)
"Darbe - mümkün" bir ülke olarak göğsünüzü kabartıp dolaşacak mısınız?
. . .
Dünyada Türkiye'ye yer çok...
Ama bir türlü hiçbirine ait olamıyor!

Yazara EmailMARAKEŞ