Son zamanlarda piyasalarda bahar havası esiyor. Hatta yaz desek daha doğru. Açıkçası bu iyimserliğin iki temel nedeni var; birincisi alıştığımız, hep beklediğimiz hiçbir olumsuzluk görülmüyor. Kriz olmayınca da iyimser oluveriyoruz. İkincisi, gerçekten bazı olumlu gelişmeler gözleniyor.Piyasalardaki iyimserliğin göstergesi faiz ve döviz kuru. Her ikisinin de düşüş göstermesi iyimser havayı gösteriyor. Gerçi faizin düşük olması iyiye işaret olsa da, kurun bu denli düşük olması elbette pek hayra alamet değil. Borsada da hala yaprak kıpırdamıyor.Türk ekonomisinin en önemli sorunu enflasyon. Geçen yıl bu konuda çok başarılı gözüken Merkez Bankası'nın bu yıl zorlanacağı görülüyor. Çünkü yaz aylarında fiyatlar genellikle gevşese de, döviz kurunda yukarı doğru bir hareket bekleniyor. Bu da enflasyonu yukarı doğru zorlayabilir. Nihayet unutmayalım, eylül ayı oldum olası enflasyonun yüksek çıktığı bir aydır. Öte yandan, ekonomide ısınma tehlikesi baş göstermeye başladı. Ancak MB üzerinde de bir faiz indirme baskısı oluştu. Kısacası, bu yılın hedefi olan yüzde 20'nin tutturulması pek kolay görünmüyor.Ekonominin diğer sorunu iç borcun milli gelir içinde küçülerek çevrilmesi. Bu yıl büyümenin
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Türk halkı iyimserlikle karamsarlık arasındaki uzun çizginin sadece uç noktalarındadır. Ya her şey güllük gülistanlıktır, ya da mahşer! Oysa gerçek çoğunlukla bu iki durumun arasındadır.
Son zamanlarda piyasalarda bahar havası esiyor. Hatta yaz desek daha doğru. Açıkçası bu iyimserliğin iki temel nedeni var; birincisi alıştığımız, hep beklediğimiz hiçbir olumsuzluk görülmüyor. Kriz olmayınca da iyimser oluveriyoruz. İkincisi, gerçekten bazı olumlu gelişmeler gözleniyor.
Piyasalardaki iyimserliğin göstergesi faiz ve döviz kuru. Her ikisinin de düşüş göstermesi iyimser havayı gösteriyor. Gerçi faizin düşük olması iyiye işaret olsa da, kurun bu denli düşük olması elbette pek hayra alamet değil. Borsada da hala yaprak kıpırdamıyor.
Türk ekonomisinin en önemli sorunu enflasyon. Geçen yıl bu konuda çok başarılı gözüken Merkez Bankası'nın bu yıl zorlanacağı görülüyor. Çünkü yaz aylarında fiyatlar genellikle gevşese de, döviz kurunda yukarı doğru bir hareket bekleniyor. Bu da enflasyonu yukarı doğru zorlayabilir. Nihayet unutmayalım, eylül ayı oldum olası
Enerji kesiminde yap - işlet - devret modeli ihalelerle, Mavi Akım ve mobil doğalgaz santrallarının yapımına ilişkin ihaleler,SSK ve Bağ - Kur'un ihaleleri ve Neşter Operasyonu ile yargıya taşınan yolsuzluklar,Fatura, hayali ihracat ve vergi iadesi yolsuzlukları,Karadeniz Sahil Yolu Projesi başta olmak üzere Bayındırlık Bakanlığı ihalelerindeki yolsuzluk iddiaları,Ekonomik krizler sırasındaki sermaye hareketleri ile birlikte bankacılık sektörüyle ilgili karar ve işlemler. Dün basında AKP iktidarının Meclis'te beş ayrı komisyonla yolsuzlukları soruşturacağı vardı. Soruşturulan dosyalar daha sonra Yüce Divan'a sevk edilecekmiş. Dosyaların hepsi geçmiş iktidarların icraatları; Öte yandan, AKP'nin bu soruşturmayla geçmiş iktidarları ciddi biçimde sarsmak istediği gözleniyor. Özellikle ANAP'ı hırpalayacak olan bu girişimle, aynı zamanda önümüzdeki yerel seçimlerde avantaj sağlamak amaçlanıyor.İnsan haklarının yanı sıra ülkemizle ilgili Batı'nın en önemli eleştirisi bu yaygınlaşan yolsuzluklar. Malum bu konuda dünya liginde ön sıralarda yer alıyoruz. Ancak yine de feryat figandan fazla bir şey de yapmıyoruz.Yolsuzlukların birden çok boyutu var. Birincisi, devlet hala ekonomide önemli
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Dün basında AKP iktidarının Meclis'te beş ayrı komisyonla yolsuzlukları soruşturacağı vardı. Soruşturulan dosyalar daha sonra Yüce Divan'a sevk edilecekmiş. Dosyaların hepsi geçmiş iktidarların icraatları;
Enerji kesiminde yap - işlet - devret modeli ihalelerle, Mavi Akım ve mobil doğalgaz santrallarının yapımına ilişkin ihaleler,
SSK ve Bağ - Kur'un ihaleleri ve Neşter Operasyonu ile yargıya taşınan yolsuzluklar,
Fatura, hayali ihracat ve vergi iadesi yolsuzlukları,
Karadeniz Sahil Yolu Projesi başta olmak üzere Bayındırlık Bakanlığı ihalelerindeki yolsuzluk iddiaları,
Ekonomik krizler sırasındaki sermaye hareketleri ile birlikte bankacılık sektörüyle ilgili karar ve işlemler.
Ulusal dolaşım hakkı (veya roaming) iletişim altyapısı. Turkcell ve Telsim bu altyapı yatırımlarını yapmışlar ve aralarında paylaşmışlar. Sektörde payları yüksek olan bu iki kuruluşun kendi aralarında bile bu hakkı paylaşmamaları karşısında, elbette başkalarına da bu altyapıdan kullanma hakkını vermeleri beklenmemiş.Ancak rekabet hukuku farklı bir anlayışta. Yeni bir firma piyasaya girmek isterken mevcut firmalardan engelle karşılaşırsa Rekabet Yasası ihlal edilmiş oluyor. Bu da artık uygar dünyada bir ekonomik ayıp. Sanki futbolda faul yapmak gibi. Cezalandırılıyor, hem de ağır biçimde. Çünkü firmaların özgürce rekabet etmeleri gerekiyor. Böylece hem tüketici daha ucuza mal alıyor, hem de ortaya kaliteli mal çıkıyor. Kısacası, refah yükseliyor.Turkcell mobil telefon piyasasının en büyüğü. Telsim de ikincisi. Kısacası, ikisi beraber piyasaya tam olarak hakimler. Her iki firma da piyasaya giren, daha doğrusu girmeye çalışan Aria'yı dolaşım hakkından yararlandırmayınca, Aria da yargının yolunu tutuyor. İyi ki ülkemizde bazı gelişmeler sağlanmış. İyi ki Rekabet Yasamız, Rekabet Kurulumuz var. Kurul da bu giriş engelini cezalandırıyor.Turkcell 22 trilyona yakın, Telsim de 8.6 trilyon
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Dün basında Telsim ve Turkcell'e yağan cezalara ilişkin haberler yer aldı. Her iki kuruluşun da ağır cezalar yediği yazılıyordu.
Ulusal dolaşım hakkı (veya roaming) iletişim altyapısı. Turkcell ve Telsim bu altyapı yatırımlarını yapmışlar ve aralarında paylaşmışlar. Sektörde payları yüksek olan bu iki kuruluşun kendi aralarında bile bu hakkı paylaşmamaları karşısında, elbette başkalarına da bu altyapıdan kullanma hakkını vermeleri beklenmemiş.
Ancak rekabet hukuku farklı bir anlayışta. Yeni bir firma piyasaya girmek isterken mevcut firmalardan engelle karşılaşırsa Rekabet Yasası ihlal edilmiş oluyor. Bu da artık uygar dünyada bir ekonomik ayıp. Sanki futbolda faul yapmak gibi. Cezalandırılıyor, hem de ağır biçimde. Çünkü firmaların özgürce rekabet etmeleri gerekiyor. Böylece hem tüketici daha ucuza mal alıyor, hem de ortaya kaliteli mal çıkıyor. Kısacası, refah yükseliyor.
Turkcell mobil telefon piyasasının en büyüğü. Telsim de ikincisi. Kısacası, ikisi beraber piyasaya tam olarak hakimler. Her iki firma da piyasaya giren, daha doğrusu girmeye çalışan
Ancak CHPnin şimdiki Genel Başkanı Deniz Baykalın bu fikri savunmasının büyük önemi var. Bu çıkış geçiştirilmemeli. Çünkü anketlerde de görüldüğü gibi, CHP anamuhalefette olmasına rağmen kan kaybediyor. Ve Baykal da partinin başında.Ülkemizde seçmenin büyük çoğunluğunun pek politize olmadığını, yani kendini ne sağcı, ne de solcu olarak algılamadığını biliyoruz. Bugün kendini solcu olarak tanımlayanlar yüzde 15i geçmiyor. Oysa 1973te yüzde 33 kadar olan bu sol taban, 1977de Kıbrıs gibi önemli bir olayın nemasıyla bile ancak yüzde 42ye kadar tırmanabilmiştir. Yani o zaman bile CHP merkezden çok az şey toplayabilmişti. Geçenlerde CHPnin şu andaki Genel Başkanı Deniz Baykal, bundan böyle CHPnin merkezden oy almaya çalışacağını belirtince, önce İstanbul milletvekili Kemal Derviş tarafından destek gördü, sonra da parti içinde yankı buldu. Dervişin liberal - sosyal sentezle, öteden beri klasik sol ve sağı bir araya getirme düşüncesi biliniyor. Kaldı ki, 1994 yılında Yeni Demokrasi Hareketi içinde yer aldığında da bu inançtaydı. Dolayısıyla onun bu tavrı şaşırtmıyor. Siyasal stratejiler sosyolojik öğelere dayanır Kısacası, siyasal partiler stratejilerini yelpazeye göre ayarlamaktan çok,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Geçenlerde CHP’nin şu andaki Genel Başkanı Deniz Baykal, bundan böyle CHP’nin merkezden oy almaya çalışacağını belirtince, önce İstanbul milletvekili Kemal Derviş tarafından destek gördü, sonra da parti içinde yankı buldu. Derviş’in liberal - sosyal sentezle, öteden beri klasik sol ve sağı bir araya getirme düşüncesi biliniyor. Kaldı ki, 1994 yılında Yeni Demokrasi Hareketi içinde yer aldığında da bu inançtaydı. Dolayısıyla onun bu tavrı şaşırtmıyor.
Ancak CHP’nin şimdiki Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bu fikri savunmasının büyük önemi var. Bu çıkış geçiştirilmemeli. Çünkü anketlerde de görüldüğü gibi, CHP anamuhalefette olmasına rağmen kan kaybediyor. Ve Baykal da partinin başında.
Ülkemizde seçmenin büyük çoğunluğunun pek politize olmadığını, yani kendini ne sağcı, ne de solcu olarak algılamadığını biliyoruz. Bugün kendini solcu olarak tanımlayanlar yüzde 15’i geçmiyor. Oysa 1973’te yüzde 33 kadar olan bu sol taban, 1977’de Kıbrıs gibi önemli bir olayın nemasıyla bile ancak yüzde 42’ye kadar tırmanabilmiştir. Yani o zaman bile CHP merkezden çok az şey toplayabilmişti.