Vergi affı ne demektir?

23 Ocak 2003

Ancak affın sürekliliği suçlu tarafından hissedilirse, suç da sürekli hale gelir. Üstelik suçu işlememe eğiliminde olanlar da suç işlemeye başlar. Çünkü af arızi olmaktan çıkar. Kalıcılaşır. Adeta suç ortadan kalkar. Bu nedenle af çıktığında, bir daha tekrarlanmayacağı inancının yerleşmesi gerekir.Oysa ülkemizde birçok alanda af çok sık gündeme geliyor. Kamu bankalarına olan kredi borçlarının affı (örneğin küçük çiftçiler için); mükelleflerin vergi borçlarının kısmi affı, kamu arazisine ev yapan kaçak gecekonducuların affı vb. Hatta dahası var; yurtdışına gayrimeşru yollardan para kaçırmış olanlara af; bankalarda parası olup bunun kaynağını açıklayamayanlara af, sayın gitsin!İşte böyle olunca hukuk devleti oluşmuyor. "Nasıl olsa bir gün bir af çıkar" deniyor ve yurttaşlar kanunlara uymuyor.Ülkemizde bütçenin bir türlü tutmamasının nedeni vergilerin yetersizliğidir. Çünkü vergisini ödemeyen, hatta hiç vergi mükellefi olmayan geniş bir kesim vardır. Sürekli ödeyen kesim ise kendini kurbanlık koyun gibi hissetmektedir. Şimdi bu ödeyen kesim son vergi borcu affıyla kendisini daha huzursuz, devleti de daha adaletsiz görmektedir.Muhalefet partisi CHP bu süreçte Mecliste bir değişiklik

Yazının Devamı

Vergi affı ne demektir?

23 Ocak 2003


<#comment> İktidar "vergi barışı" adı altında vergisini ödemeyenleri affetti. Ne yazık ki, bu af gereken tepkiyi toplamadı. Oysa af suçun ortadan kalkması değildir. Suçlunun cezasının hafifletilmesi, ya da kaldırılmasıdır. Yani affedilen suç değil, suçludur.
Ancak affın sürekliliği suçlu tarafından hissedilirse, suç da sürekli hale gelir. Üstelik suçu işlememe eğiliminde olanlar da suç işlemeye başlar. Çünkü af arızi olmaktan çıkar. Kalıcılaşır. Adeta suç ortadan kalkar. Bu nedenle af çıktığında, bir daha tekrarlanmayacağı inancının yerleşmesi gerekir.
Oysa ülkemizde birçok alanda af çok sık gündeme geliyor. Kamu bankalarına olan kredi borçlarının affı (örneğin küçük çiftçiler için); mükelleflerin vergi borçlarının kısmi affı, kamu arazisine ev yapan kaçak gecekonducuların affı vb. Hatta dahası var; yurtdışına gayrimeşru yollardan para kaçırmış olanlara af; bankalarda parası olup bunun kaynağını açıklayamayanlara af, sayın gitsin!
İşte böyle olunca hukuk devleti oluşmuyor. "Nasıl olsa bir gün bir af çıkar" deniyor ve yurttaşlar kanunlara uymuyor.
Ülkemizde bütçenin bir türlü tutmamasının nedeni vergilerin yetersizliğidir. Çünkü vergisini ödemeyen, hatta hiç

Yazının Devamı

Faiz - dışı fazla nasıl tutacak?

22 Ocak 2003

Faiz - dışı fazla yaratmak kolay değildir. Hem daha fazla vergi alınmasını gerektirir, hem de daha az harcama yapılmasını. Eğitimden, sağlıktan veya altyapı harcamalarından kısıntı yapması gerekir. Ama biliyoruz ki, devlette büyük de israf var.2001 bütçesinde hedef milli gelirin yüzde 5.5u kadar faiz - dışı fazlaydı. Geçen hükümet dizginleri öylesine çekti ki, gerçekleşme yüzde 5.7 oldu. Ertesi yıl IMF çıtayı yükseltti. Hedef bu kez 6.5tu. Ancak bu rakamı tutturmak daha zordu. Çünkü dizginler o denli çekilirse ekonomide durgunluk artabilir, hatta vergi tahsilatı bile aksayabilirdi. İkisi de olmadı. Ancak, 2002 hedefi biraz ittire kaktıra tutturulabildi.IMF 2003te de aynı hedefin tekrarını istiyor. Yüzde 6.5 rakamındaki tılsımı bilmiyoruz. Ancak bu denli sıkı bir bütçe politikasının dünyada eşi benzeri olmadığı da malum. Gerçi bu denli kamu borcu olan ülke de dünyada az!Piyasalarda 2003ün bütçe performansına ilişkin iki tahmin bulunuyor. Biri şu andaki bütçe hesaplarıyla ancak yüzde 2.5 civarında bir fazlalığın elde edilebileceği öngörüsü. Diğeri ise, biraz daha az karamsar; mevcut rakamların yüzde 3.6 kadar fazla yarattığı yönde.IMF Başkan Yardımcısı Krueger böylesi bir ortamda

Yazının Devamı

Faiz - dışı fazla nasıl tutacak?

22 Ocak 2003


<#comment> Türk Hazinesi bir borç batağında. Uygulanan program bunu aşmaya çalışıyor. Özellikle bütçede faiz - dışı fazla yaratılmaya çalışılıyor. Bütçedeki faiz - dışı fazla bir şirketin kar etmesine benzer. Nasıl şirket kar yerine, zarar ederse borçlanma ihtiyacı artar ve batış hızlanır; faiz - dışı fazla yaratılamazsa devlet sonunda iflas eder.
Faiz - dışı fazla yaratmak kolay değildir. Hem daha fazla vergi alınmasını gerektirir, hem de daha az harcama yapılmasını. Eğitimden, sağlıktan veya altyapı harcamalarından kısıntı yapması gerekir. Ama biliyoruz ki, devlette büyük de israf var.
2001 bütçesinde hedef milli gelirin yüzde 5.5’u kadar faiz - dışı fazlaydı. Geçen hükümet dizginleri öylesine çekti ki, gerçekleşme yüzde 5.7 oldu. Ertesi yıl IMF çıtayı yükseltti. Hedef bu kez 6.5’tu. Ancak bu rakamı tutturmak daha zordu. Çünkü dizginler o denli çekilirse ekonomide durgunluk artabilir, hatta vergi tahsilatı bile aksayabilirdi. İkisi de olmadı. Ancak, 2002 hedefi biraz ittire kaktıra tutturulabildi.
IMF 2003’te de aynı hedefin tekrarını istiyor. Yüzde 6.5 rakamındaki tılsımı bilmiyoruz. Ancak bu denli sıkı bir bütçe politikasının dünyada eşi benzeri olmadığı da

Yazının Devamı

ABD ve IMFnin yakın gözetiminin nedeni

21 Ocak 2003

Elbette turistik amaçla değil. Kuşkusuz her krize giren ve IMFnin yardım ettiği ülke de bu denli alaka toplamıyor. Demek ki, Türkiyenin Amerikalıların gözünde farklı bir konumu var. Pekiyi neden bu yakın ilgi?Birincisi, Türkiyeye bol kepçe yardım eden IMFnin bu parayı geri alabilmesi için ekonominin istikrara kavuşması gerekiyor. IMF kaynaklarına en fazla katkıyı yapan ABD Hazinesi olduğundan ABD kendi parasının nasıl kullanıldığını görmek istiyor. Yani IMFnin de, ABDnin de ziyaret nedeni örtüşüyor.IMF, ABD için bir başka nedenle kritik. ABD bu kurumu adeta doğrudan yöneterek uluslararası platformda yarar sağlıyor. Oysa son yıllarda, IMFnin onayladığı programları uygulayan birçok ülke krize girdiğinden, IMF tam manasıyla madara olurken, ABD de sıkıntı çekiyor. Son ihmal de, Türkiyenin uyguladığı kura dayalı istikrar programıydı. Bu nedenle, Türkiye düze çıkarsa IMF de paçayı kurtarırken, ABD de IMFyi kazanacak.Üçüncüsü, ABD Türkiyeyi stratejik bakımdan çok önemli görüyor. Çünkü Türkiye Kafkaslar, Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Akdenizin kesiştiği çok önemli bir noktada bulunuyor.Dördüncüsü, ABDnin Iraka müdahale için Türkiyenin yardımına ihtiyacı var. Bunun için sıkı bir baskı

Yazının Devamı

ABD ve IMF’nin yakın gözetiminin nedeni

21 Ocak 2003


<#comment> Geçtiğimiz hafta Anne Krueger Washington’dan Ankara’ya geldi. Çeşitli görüşmeler yaptı. Daha önce de ABD Hazinesi’nin beyni sayılan John Taylor gelmiş ve o da çeşitli temaslarda bulunmuştu. IMF ve Amerikalılar neden acaba bu denli sık Türkiye’ye geliyorlar?
Elbette turistik amaçla değil. Kuşkusuz her krize giren ve IMF’nin yardım ettiği ülke de bu denli alaka toplamıyor. Demek ki, Türkiye’nin Amerikalıların gözünde farklı bir konumu var. Pekiyi neden bu yakın ilgi?
Birincisi, Türkiye’ye bol kepçe yardım eden IMF’nin bu parayı geri alabilmesi için ekonominin istikrara kavuşması gerekiyor. IMF kaynaklarına en fazla katkıyı yapan ABD Hazinesi olduğundan ABD kendi parasının nasıl kullanıldığını görmek istiyor. Yani IMF’nin de, ABD’nin de ziyaret nedeni örtüşüyor.
IMF, ABD için bir başka nedenle kritik. ABD bu kurumu adeta doğrudan yöneterek uluslararası platformda yarar sağlıyor. Oysa son yıllarda, IMF’nin onayladığı programları uygulayan birçok ülke krize girdiğinden, IMF tam manasıyla madara olurken, ABD de sıkıntı çekiyor. Son ihmal de, Türkiye’nin uyguladığı kura dayalı istikrar programıydı. Bu nedenle, Türkiye düze çıkarsa IMF de paçayı kurtarırken, ABD

Yazının Devamı

DİE nihayet özürlüleri araştırıyor

17 Ocak 2003

Geçen ay kimse farkına varmadı, ama Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) engellilerle ilgili bir araştırmayı başlattığını açıkladı. Bu bir ilk. Ancak DİE bu araştırmayı tek başına yapmıyor. Devletin resmi bir kuruluşu olan Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile birlikte yapıyor. (Dikkat ediniz; devlet de "özürlüler" sözcüğünü kullanıyor, "engelli" değil!) Ve ne ilginçtir ki, araştırma kararı mayıs ayında alınmış ama ancak aralık ayı başında başlatılabilmiş.Yine de çok önemli bir girişim. Sanıyoruz, bir süre önce kurulan bu idare önce engellilerin bir envanterini görmek istiyor. Çünkü araştırma ülkenin yedi bölgesinde toplam 120.485 hane halkı üzerinden planlanıyor.Bir yandan hane halkı hakkında birtakım genel bilgiler elde edilecek, diğer yandan da engellilerin topoğrafyası çıkarılacak. Hane halkına yaş, cinsiyet yapısı, eğitim durumu, medeni durum, eşlerle akrabalık dereceleri, çalışma durumu, varsa bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşu, hastalık ve ruhsal sorunları ile engellilerle ilgili sorular sorulacak.Öte yandan, toplumdaki engellilik oranı, bu engellilerin yaş ve cinsiyet dağılımı, doğuştan engelli olanların nedenlerine göre dağılımı, yahut da sonradan oluşan engelin meydana

Yazının Devamı

D?E nihayet ?z?rl?leri ara?t?r?yor

17 Ocak 2003


<#comment> �z�rl� m� demeli, engelli mi? En az�ndan �unu biliyoruz ki, sakat demek yanl��. �z�rl� demek de sanki bir kabahat dolay�s�yla �z�r dileniyor izlenimini veriyor. Bu nedenle en iyisi "engelli" demek.
Ge�en ay kimse fark�na varmad�, ama Devlet �statistik Enstit�s� (D�E) engellilerle ilgili bir ara�t�rmay� ba�latt���n� a��klad�. Bu bir ilk. Ancak D�E bu ara�t�rmay� tek ba��na yapm�yor. Devletin resmi bir kurulu�u olan �z�rl�ler �daresi Ba�kanl��� ile birlikte yap�yor. (Dikkat ediniz; devlet de "�z�rl�ler" s�zc���n� kullan�yor, "engelli" de�il!) Ve ne ilgin�tir ki, ara�t�rma karar� may�s ay�nda al�nm�� ama ancak aral�k ay� ba��nda ba�lat�labilmi�.
Yine de �ok �nemli bir giri�im. San�yoruz, bir s�re �nce kurulan bu idare �nce engellilerin bir envanterini g�rmek istiyor. ��nk� ara�t�rma �lkenin yedi b�lgesinde toplam 120.485 hane halk� �zerinden planlan�yor.
Bir yandan hane halk� hakk�nda birtak�m genel bilgiler elde edilecek, di�er yandan da engellilerin topo�rafyas� ��kar�lacak. Hane halk�na ya�, cinsiyet yap�s�, e�itim durumu, medeni durum, e�lerle akrabal�k dereceleri, �al��ma durumu, varsa ba�l� oldu�u sosyal g�venlik kurulu�u, hastal�k ve ruhsal sorunlar�

Yazının Devamı