Çırpınırdı kurlar...

17 Nisan 2002

Teker teker gidelim. Önce, dalgalı kur deneyimimiz eksik. Sık sık hata yapıyoruz. Bazılarımız dalgalı kurda istikrar bekliyor. Oysa dalgalı kurun özü serbestçe esnemesidir. Bazıları da kur tahminleri yapıyor. O da yanlış. Dalgalı kurda tahmin yapmak karanlıkta ateş etmek gibidir. Çok iyi hedef alınsa bile, tutturulamaz. En iyi olasılıkla yakına isabet ettirilir. Bundan 25 yıl önce "Çırpınırdı Karadeniz" türküsü çalmaya başladı mı, radikal solcuların sigortaları atardı. Türkünün solcusu, sağcısı olur mu, demeyin. O zamanlar vardı. Zaten o nedenle geldik bugünlere. Bugünlerde de bazılarının "kur çok dalgalanıyor" dendikçe sigortaları atıyor. Oysa, adı üstünde: "dalgalı kur". Dalgalanacak tabii. Kurda enflasyon hesabı yanlış İşin talep tarafına gelince. Tabii en başta ithalat geliyor. Şu ara özel bir arz fazlalığı bulunmasa da, ithalat talebi çok zayıf. Kur da bu nedenle düşüyor. Bunu gören bankalar da kenarından köşesinden pozisyon açıyorlar. Yani döviz alacaklarından çok döviz borçları bulunuyor. Bu riski alan bankalar ise tedirgin. Tekrar çıkmasın diye oyuna başladılar. MB ve BDDK da bundan rahatsızlık duyuyor.Buradaki sorun şu; bankalar hep birden pozisyon kapatmaya kalkarsa ne

Yazının Devamı

Çırpınırdı kurlar...

17 Nisan 2002


<#comment>Bundan 25 yıl önce "Çırpınırdı Karadeniz" türküsü çalmaya başladı mı, radikal solcuların sigortaları atardı. Türkünün solcusu, sağcısı olur mu, demeyin. O zamanlar vardı. Zaten o nedenle geldik bugünlere. Bugünlerde de bazılarının "kur çok dalgalanıyor" dendikçe sigortaları atıyor. Oysa, adı üstünde: "dalgalı kur". Dalgalanacak tabii.
Teker teker gidelim. Önce, dalgalı kur deneyimimiz eksik. Sık sık hata yapıyoruz. Bazılarımız dalgalı kurda istikrar bekliyor. Oysa dalgalı kurun özü serbestçe esnemesidir. Bazıları da kur tahminleri yapıyor. O da yanlış. Dalgalı kurda tahmin yapmak karanlıkta ateş etmek gibidir. Çok iyi hedef alınsa bile, tutturulamaz. En iyi olasılıkla yakına isabet ettirilir.

Dalgalı kurda enflasyon hesabı yapılmaz. Reel kur hesabı yapılmaya kalkılırsa, tam dalgalı kur uygulanmıyor, demektir. Dalgalı kurda esas enflasyon değil, arz ve taleptir. İhracat, işçi dövizleri ve turizm döviz arzı sağlar. Bir de bu aralar başladığı gibi yabancıların yatırımları var.
İşin talep tarafına gelince. Tabii en başta ithalat geliyor. Şu ara özel bir arz fazlalığı bulunmasa da, ithalat talebi çok zayıf. Kur da bu nedenle düşüyor. Bunu gören

Yazının Devamı

Ödleri kopuyor!

15 Nisan 2002

Aslına bakarsanız MB bir süredir talep yönünde kura destek olmaya çalışıyor. Şimdilik başarılı olamıyor, çünkü süreye ihtiyacı var. Ya da ayda 400 milyon dolardan daha fazlası gerek. MB belli bir kur fiyatı elde etmek için müdahale etmiyor. Çünkü MB "tam dalgalı kur"u yeğliyor.Birkaç ay önce kur rejimleri uzmanı Profesör Max Corden (Johns Hopkins Üniversitesi) IMFde bir konuşma yapmış. Corden Arjantin krizinin çok şey öğrettiği kanısında. Başarı için para ve kur politikasına sadık kalmayı yeterli görmüyor. Maliye politikasını da şart koşuyor.Corden orta büyüklükteki ekonomilerde sabit kur sistemlerinin sıkıntı verdiği kanısında. Bunu birinin havuza itilerek elinin, kolunun bağlanmasına benzetiyor. Corden "her tarafım bağlı, boğulursan yardım edemem, yüzmeyi öğrenmelisin" demenin riskine değiniyor. Çünkü öğrenemezse kriz kaçınılmazlaşıyor. Tıpkı Arjantindeki gibi.Corden dalgalı kur sistemlerinin reel şoklara karşı esneklik sağladığını, enflasyon hedeflemesinin ise fiyat istikrarı getirdiğini itiraf ediyor. Dolayısıyla Cordena göre Türkiye genel olarak doğru stratejiyi uyguluyor. Ancak Cordenın bir de kaygısı var; MBlerin uzun vadeli hedefinin enflasyon olmasına rağmen işsizlik gibi

Yazının Devamı

Ödleri kopuyor!

15 Nisan 2002


<#comment>Cuma sabahı kur 1,250 bin liraya doğru hareket ederken, önce BDDK, sonra da Merkez Bankası (MB) piyasaları ikaz etti. MB ne döviz aldı, ne faizi düşürdü. Sadece ikaz etti! Buna ahlaki korkutma (moral suasion) diyoruz. Kur biraz toparlandı. Ama bu ne kadar sürecek göreceğiz. Müdahale kurun daha aşağılara gitmesini engellese de, yukarılara gitmesini sağlamayabilir. Çünkü kurdaki gevşeme sadece bankaların pozisyon açmalarından değil, öncelikle ekonomik durgunluktan kaynaklanıyor.
Aslına bakarsanız MB bir süredir talep yönünde kura destek olmaya çalışıyor. Şimdilik başarılı olamıyor, çünkü süreye ihtiyacı var. Ya da ayda 400 milyon dolardan daha fazlası gerek. MB belli bir kur fiyatı elde etmek için müdahale etmiyor. Çünkü MB "tam dalgalı kur"u yeğliyor.
Birkaç ay önce kur rejimleri uzmanı Profesör Max Corden (Johns Hopkins Üniversitesi) IMF’de bir konuşma yapmış. Corden Arjantin krizinin çok şey öğrettiği kanısında. Başarı için para ve kur politikasına sadık kalmayı yeterli görmüyor. Maliye politikasını da şart koşuyor.
Corden orta büyüklükteki ekonomilerde sabit kur sistemlerinin sıkıntı verdiği kanısında. Bunu birinin havuza itilerek elinin, kolunun

Yazının Devamı

Vergi kutsaldır, ama...

12 Nisan 2002

İster vergileri kutsal sayarak, ister Al Capone gibi mafya liderlerini mıhlayarak, yani gözdağı vererek ödetmeye çalışın, sonuç değişmez. İnsanoğlunun içgüdüsü daha az ödemeye yatkındır. Demek ki, vergi ödenmez, alınır! Bu bir. Ülkemizde sık sık vergilerle ilgili tartışma çıkıyor. Tartışmanın iki zıt tarafı var. Bir taraf vergilerin ağırlığını savunurken, diğeri ülkemizde yeterince vergi toplanmadığını iddia ediyor. İşin doğrusu hangisi? Vergiyi çok mu, az mı topluyoruz? Artık karar vermenin zamanı geldi.İşadamları vergilerin ağır olduğunu söylüyorlar. Doğrusu, kurumlar vergisi ülkemizde hayli yüksek. Emeğin işverene yüklediği maliyet de ağır. KDVler de işin cabası oluyor. Ve hepsinden öte, ülkemizde çok sayıda vergi ödeniyor. Burada önemli olan ödenen rakam değil, elbette ayrılan zaman ve enerji. işadamı paradan değil, ödemeden bunalıyor. Demek k, vergi sayısının azaltılmasında büyük yarar var. Bu iki. Öte yandan, bazı maliyecilere göre milli gelir içinde verginin payı hala düşük. Maliyeciler çeşitli OECD ülkeleriyle karşılaştırma yapıyor ve vergi tahsilatının ülkemizde ne denli düşük kaldığını savunuyorlar. Gerçekten de rakamlar maliyecileri destekliyor. Gelişmiş ülkelerde bazı

Yazının Devamı

Vergi kutsaldır, ama...

12 Nisan 2002


<#comment>Vergi hukuku dersi alanlar, ilkönce "vergiden kaçınma" ile, "vergi kaçırmanın" farkını öğrenirler. Kaçınma normal, kaçırma ise suçtur. Çünkü kaçınırken, ödenecek vergi yasal yöntemlerle düşürülür. Ancak kaçırma işlemi ise, ortaya çıkan verginin yasal olmayan yöntemlerle ödenmemesidir. Yani ortada tek fark vardır; biri kılıfına uydurulmuştur, diğeri ise değil.
İster vergileri kutsal sayarak, ister Al Capone gibi mafya liderlerini mıhlayarak, yani gözdağı vererek ödetmeye çalışın, sonuç değişmez. İnsanoğlunun içgüdüsü daha az ödemeye yatkındır. Demek ki, vergi ödenmez, alınır! Bu bir.
Ülkemizde sık sık vergilerle ilgili tartışma çıkıyor. Tartışmanın iki zıt tarafı var. Bir taraf vergilerin ağırlığını savunurken, diğeri ülkemizde yeterince vergi toplanmadığını iddia ediyor. İşin doğrusu hangisi? Vergiyi çok mu, az mı topluyoruz? Artık karar vermenin zamanı geldi.
İşadamları vergilerin ağır olduğunu söylüyorlar. Doğrusu, kurumlar vergisi ülkemizde hayli yüksek. Emeğin işverene yüklediği maliyet de ağır. KDV’ler de işin cabası oluyor. Ve hepsinden öte, ülkemizde çok sayıda vergi ödeniyor. Burada önemli olan ödenen rakam değil, elbette ayrılan zaman ve

Yazının Devamı

Tahminlerin çoğu atmasyondur, foslar

11 Nisan 2002

Oysa ekonomik tahminler belli tarihler için, belli rakamlarla yapılır. Ve tabii sonunda yanılınır. Nitekim, The Economist dergisi kendi büyüme tahminlerinin bile fersah fersah yanıldığını itiraf ediyor. Dergi 2000 yılında Amerikan ekonomisinin yüzde 3 büyümesini beklemiş. Gerçekleşme ise yüzde 1.2de kalmış.. Gerçi, aynı yıl dünyanın sayılı bankaları arasındaki HSBC yüzde 2, ABN - Amro da yüzde 4.1 olarak tahmin vermiş. Yani çok daha fazla yanılmışlar.The Economiste göre 2001 yılının Avrupa büyümesine ilişkin tahminler ortalama yüzde 2.9muş. Oysa gerçekleşme yüzde 1.5 olmuş. HSBC Bankası da yüzde 2.5la yanılmış. Bu yanılgının ana nedeni yüzde 3.1 olarak tahmin ettikleri Japon büyümesinin (tahmin ortalamaları yüzde 1.9 iken) yüzde 0.5 olarak gerçekleşmesi olmuş. Morgan Stanleyin tahmini ise biraz daha yakınmış; yüzde "0".. Ancak bu konuda Morgan Stanleyin sicilini diğerlerinden daha iyi sanmayalım.. Çünkü her defasında bir başka kurum daha başarılı oluyor.Gelelim bizim tahminlere... Bizde en sık yapılan tahmin enflasyondur. Çünkü bu hem en kolayı, hem de en gereklisidir. Malum; her yılbaşında hükümet bir enflasyon tahmini açıklar. Meslektaşlarımız da buna göre olası gerçekleşmeyi

Yazının Devamı

Tahminlerin çoğu atmasyondur, foslar

11 Nisan 2002


<#comment>Geçenlerde The Economist dergisinde "Kristal küreler" başlıklı, çok ilginç bir makale vardı. Makaleyi ilk gördüğümde falla ilgili olduğunu sandım. Meğerse ekonomik tahminlerin anlamsızlığı üzerineymiş. Şöyle diyordu: "Başarılı tahmin yapmanın sırrı ya yalnızca tahmin tarihini, ya da rakamını vermektir. Fakat her ikisini birden değil." Çok doğru. Çünkü her ikisi birden verilirse, yanılabilinir.
Oysa ekonomik tahminler belli tarihler için, belli rakamlarla yapılır. Ve tabii sonunda yanılınır. Nitekim, The Economist dergisi kendi büyüme tahminlerinin bile fersah fersah yanıldığını itiraf ediyor. Dergi 2000 yılında Amerikan ekonomisinin yüzde 3 büyümesini beklemiş. Gerçekleşme ise yüzde 1.2’de kalmış.. Gerçi, aynı yıl dünyanın sayılı bankaları arasındaki HSBC yüzde 2, ABN - Amro da yüzde 4.1 olarak tahmin vermiş. Yani çok daha fazla yanılmışlar.
The Economist’e göre 2001 yılının Avrupa büyümesine ilişkin tahminler ortalama yüzde 2.9’muş. Oysa gerçekleşme yüzde 1.5 olmuş. HSBC Bankası da yüzde 2.5’la yanılmış. Bu yanılgının ana nedeni yüzde 3.1 olarak tahmin ettikleri Japon büyümesinin (tahmin ortalamaları yüzde 1.9 iken) yüzde 0.5 olarak gerçekleşmesi olmuş.

Yazının Devamı