Güneri Cıvaoğlu
Ne yazık ki liderler, arkalarında - genellikle -
ikinci adam bırakmıyorlar.
Hem
Türkiye'ye yazık oluyor...
Hem partilerine...
Önce, bu kuralın istisnasına işaret edeyim.
Merhum
İsmet İnönü, kendisini genç
Bülent Ecevit'in izleyeceğini, her haliyle adeta ilan ediyordu.
Ecevit, CHP içinde ve
Türkiye solunda,
İnönü'nün korumasıyla, şefkatiyle, içten desteğiyle büyümüştür.
İnönü, CHP'yi sol yörüngeye oturturken, kendisi gene direksiyondaydı.
Ama... Lokomotifi yenilemişti.
Katarı artık, genç
Ecevit'in enerjisi, karizması ve kültürü çekecekti.
İNÖNÜ'yle
Konya gezisindeydik.
Sanıyorum... Yıl
1966...
Bir ara genç Genel Sekreter
Bülent Ecevit yok oldu.
Arandı... Bulunamadı.
Oysa o, gizlice yörenin sendikacılarıyla konuşmaya gitmiş.
O her zamanki terbiyeli, saygılı tavrıyla hızlı adımlarla
İsmet Paşa'nın yanına yaklaştı.
Gittiği toplantıyı izah etmeye başlamıştı ki...
Paşa,
Ecevit'i susturdu.
Anlayışlı, şefkatli, gözleri adeta iftihar ışıltılarıyla dolu olarak
Ecevit'in koluna girdi ve şöyle dedi:
"Ben seni bulmak için yıllarca bekledim.
Yanımdan bir daha kaybolma."
Bu sözlerle "yerimi alacak senin gibi birini bulmak için çok bekledim" mesajını vermişti.
Bunu herkes de algılamıştı.
İsmet Paşa, sonradan pişman olmuşsa da,
ikinci adamını yetiştirmiştir.
SONRA gelen liderler, partilerinden ve
Türkiye'den
ikinci adam şansını esirgediler.
Turgut Özal'ın böyle bir hazırlığı yoktu.
Hem de,
Cumhurbaşkanı olmayı, daha yıllar öncesinden kafasına koymuş bulunmasına rağmen...
Eğer...
Yıldırım Akbulut macerasına girmeseydi...
8 Büyük Türk Büyüğü seçip, bunları paskalya yumurtaları gibi tokuşturmasaydı...
Onları birbirine kırdırmasaydı...
Anavatan, herhalde bugünkü durumuna düşmezdi.
Yılmaz, yıllarca partisi içinde ağır mücadeleler vererek, kendini kanıtlamak zorunda bırakılmıştır.
Bu mücadelesi hala sürüyor.
Ve
Anavatan Partisi, ne yazık ki eski çapının ve ağırlının çok uzaklarında.
SÜLEYMAN Demirel de, yerine
ikinci adamını yetiştirmiş değildi.
Gerçi
Özal'ın vefatı ani olmuştur.
Demirel, Cumhurbaşkanlığı'na adaylık için süratle karar vermek zorunda kalmıştır ama... Gene de, partisinin kendisinden sonraki
ikinci adamını ya da adamlarını hazırlamış olmalıydı.
Bunu yapmadığı için,
haraya dışarıdan gelen
şeceresi - soy ağacı yabancı
kısrakla, parti mesafe alamamıştır.
Neredeyse, yarı yarıya küçülmüştür.
RP'de Genel Başkan
Necmettin Erbakan yaşlı kuşaktan.
Demirel, Özal ve
Ecevit yaşlarında...
İkinci adamı, yani şehzadesi belirlenmiş değil.
Abdullah Gül ve
Recep Tayyip Erdoğan'ın aday adaylıkları görünüyor.
Ama...
Birbirine zıt bu iki karakter, karşı karşıya gelirse,
Refah'ın vazosu ortadan çatlar.
Bülent Ecevit'in
DSP'si ise
aile partisi konumunda.
Ecevit'in siyasal yaşamındaki yakın çevresine bakıyorum da...
İkinci adamlık için
"kimler geldi, kimler geçti" dememek mümkün değil.
Yükseklere çıkanlar,
Ecevit'lere yakınlaşanlar, çok geçmeden düşerler.
Orada da
2. adam yok.
TÜRKEŞ için, gazetelerde çıkan yazıları okuyoruz.
Siyaset yaşamının daha önceki dönemlerine bazı
negatif göndermeler yapılmakla birlikte,
bütün yargılar olumlu.
Zamanla olgunluk ve sağduyu doğrultusunda
Türkeş, önemli mesafeler almıştır.
Türkeş, merkez sağın bütünleşmesi,
Türkiye'nin karışmaması, dengelerin korunması için hatırı sayılır bir ağırlıktı.
Eğer sorumsuz davransaydı...
PKK'nın etkinliğini arttırdığı dönemlerde, sorun giderek bir
Türk ve Kürt kökenliler kutuplaşmasına dönüşebilirdi.
Oysa...
Türkeş, her söze
"Türkler de, Kürtler de bizim kardeşlerimizdir" diye başlayarak, bu potansiyel tehlikeye karşı
Türkiye'yi özenle korudu.
Mezhep çatışması tahriklerinde de, yatıştırıcı, uzlaştırıcı ve bütünleştirici oldu.
Komşularla, özellikle
Yunanistan'la ilişkilerde
ayranları kabartmadı.
Nihayet
son dönemlerde,
demokrasiyi ayakta tutmak için sürekli omuz verdi.
Orduya dönük tahriklere karşı, öleceği ana kadar uyarılarda bulundu.
Türkeş'in
MHP'ye kazandırdığı
sağduyulu ağırlığa bugün gene ihtiyaç büyük.
Türkeş, "ikinci adam" hazırlamamış.
Yazık...
Ama yerine seçilecekler,
Türkeş'in misyonunu sürdürmeliler.
Yazara Emailcıvaoglu@milliyet.com.tr