Korsana bile yapılmaz...

2 Kasım 2013

Somalili deniz korsanlarını şu ara tek bir şey durdurabiliyormuş. Britney Spears’ın müziği. Komik ama emin olun, müzik silah olunca işler çirkinleşebiliyor

Somali sularından geçerek Arap yarımadasına ve İran’a mal taşıyan gemiler, kendilerini buradaki korsanlara karşı Britney Spears çalarak korumaya başlamış. Korsana top tüfek fayda etmiyor. Ama Britney Spears çaldığında arkalarına bakmadan kaçıyorlarmış.

Amerikalı ticaret gemisi ikinci kaptanı Rachel Owens’ın açıklaması bu. Batı kültüründen nefret ettikleri için bu müziğe katlanamıyorlarmış.

İnsanlık adına utanç verici
Özellikle son dönem albümlerini dinlemek zorunda kaldığımda bende de kaçıp gitme isteği uyandırmıştı Spears. Ben işim gereği çok fazla kötü albüm dinlediğimden alışığım ama zavallı korsanlarda kalıcı hasar oluşmuş olabilir. İkinci kaptan Rachel Owens haberin sonunda “Justin Bieber çalmayı da düşündük aslında ama o Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı bulunabilirdi. Bunu yapamayız” diye makaraya almış durumu. Benim ticaret gemim olsa, “Sinan Bieber”ın canlı bir konser kaydını dayarım korsana, bir daha denize adım bile atmazlar. Müziğin silah olarak kullanılması aslında sandığınız kadar ender rastlanan bir

Yazının Devamı

Medeniyet dağ başında güvenlikli site midir?

29 Ekim 2013

Hadi diyelim ki medeniyet dendiğinde aklınıza opera, bale, müzik, resim, edebiyat, plastik sanatlar falan gelmiyor.
Tamam da, neden illa beton, AVM, gökdelen, yol, tünel, viyadük geliyor?
70’lerde ağır sanayi hamlesi hayali vardı. Bill Gates’in evde bilgisayarıyla dünyayı değiştirdiği yıllarda muhafazakar siyasetçiler medeniyete traktör ve tank yaparak ulaşmayı savunuyordu.
Şimdi alternatif enerji kaynakları ve bundan hareketle şekillenen bir dünya, organik tarım, çevre gibi değerler yükselişte, geleceğe dair hesaplar bu kavramlar ve değerler üzerinden yapılıyor. Devir değişti yıl 2013.
Peki ama neden hala devrini doldurmuş nükleer santraller ve dağ başında güvenlikli siteler, AVM’ler yaparak, İstanbul’u ortadan yarıp ikinci boğazı açmak gibi hafriyat işleriyle medeni olmayı hedefliyorsunuz?
Bu bakış açısında acaba ufacık da olsa bir problem olamaz mı?
Medeniyet dağ başında güvenlikli site midir?

Yazının Devamı

Yazılı basın asla ölmez!

27 Ekim 2013

Yok, yok medya bitti; eskiden her şey ne güzeldi, “kağıt nostaljisi” falan diye kafa ütüleyecek değilim. Gazete sorunsalım kavramsal ya da etik değil

Her sabah belli sayıda gazete alıp okuyorum. Gazeteleri kağıttan okumayı seviyorum. Hayır “Dokunmak hoşuma gidiyor, kağıdın keyfi başka” falan gibi ahkamlar kesmem. İşime gelince internetten de okuyorum çünkü. Ama işin aslı kahveyle, çayla gazete okumak hoşuma gidiyor. Eski kafalılıksa eski kafalılık. Övecek değilim, sadece hoşuma gidiyor işte.
Sorunum şu ki ne zaman bunu yapsam illa birisi gelip gazetelerime sulanıyor.
Bazen hiçbir şey sormadan gazetelerimi karıştırmaya başlayanlar oluyor.
Dik dik bakınca “A pardon sizin miydi, ben kafenin sanmıştım” diyorlar.
“Okudunuz mu?” “Gazeteleri alabilir miyiz?”

Yazının Devamı

İKSV Deniz Palas’ı neden satıyor?

26 Ekim 2013

Eskiden pis, loş, bakımsız dükkanlar, işgal evleri, eski püskü sinemalardı bu binalar... Şimdi kurtulup (!) büyük grupların elinde otel oluyorlar

Bu ironik spotun ardından sadede gelirsek konu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) satışa çıkardığı Deniz Palas. Vakıf “Çok borcumuz var, bu bina bize lüks” diyerek satışa çıkardı binayı. Dört yerli talipten biri Doğuş grubu. Binanın tepesindeki, dünyanın plastik masa ve sandalyeli en pahalı restoranı unvanını kimselere kaptırmayacak X Restaurant’ın da sahibi Doğuş’un bu binayı satın alıp otel yapması bekleniyor.
Onlar almazsa başka bir yerli grup alıp otel yapar.
Tam “otellik bina” çünkü.
Şişhane’nin göbeğindeki Deniz Palas’a yüzünüzü dönün, kafanızı 180 derece çevirip sağı solu tarayın, her yer inşaat, her yer otel.

Yazının Devamı

Sandığa mı gidiyoruz, güreşe mi çıkıyoruz?

22 Ekim 2013

Mertçe seçime girmek ne demek? Pehlivan mıdır partiler de mertçe seçime girecekler?
Dövüşüp birbirilerinin sırtını yere getirecekler, biri galip olacak, diğerleri mağlup.
En güçlü olan yönetecek.
Siyasete böyle bir bakış açısı, böyle demokrasi anlayışı ne kadar sağlıklı?
Gücü yeten yetmeyeni dövsün, mahallede daha büyük kalabalık toplayan herkesi ezsin geçsin, altta kalanın canı çıksın.
***
İstanbul’da oylar bölünmesin muhabbeti iyice geyiğe bağlamıştı ki Sırrı Süreyya Önder dün “Şaka yaptım...” demiş Taraf’tan Ertan Altan’a.

Yazının Devamı

Cehennemlik ünlüler!

20 Ekim 2013

Herkes inançlardan, inançlara özgürlükten, herkesin dilediği gibi inancını yaşamasından söz ediyor. Alıntı yaptığım bir kitapta inanca getirilen farklı yorumlar var

Kimse kimseye yan gözle bakmayacak, herkes dilediği gibi inanacak
ya da inanmayacak ve Başbakan Erdoğan’ın son günlerde çokça ifade ettiği üzere devlet tek tip vatandaş yetiştirmeyecek, yaşam tarzlarına müdahale etmeyecek.
Konu inanç ise ve inanç kutsal ise bir inancın diğerinden üstün olmaması gerekir. Herkesin inancı kendini bağlar. Son dönemde telaffuz edilenlerden hareketle buna inanmak istiyor özgürlükçü gönül.
Madem herkes özgürce inancını yaşayacak, o zaman insanlar bu inançlarını ya da inanmayışlarını özgürce tartışabilmeli.
Sanatta, edebiyatta, bilimde ilerlemenin anahtarı biraz da
burada galiba.

Yazının Devamı

Kimse bana “Bayramda İstanbul şahane” demesin!

19 Ekim 2013

Artık o kadar kalabalığız ki bayramda gidenler bile boşaltamıyor şehri. Her yerde düzeni asla keşfedilemeyen bir trafik, her yer insan... İstediğin kadar “Her yer metro” de fark etmiyor

Bayramlarda İstanbul’da kalmak köklü bir âdet bende. Her âdetin ardında toplumsal ve tarihsel gerçeklerin yatması gibi bu âdetin altında da önemli gerçekler var.
Trafikte ölmesen de cinnet getirme tehliken var bir kere. Onu kafadan geçiyorum, zaten bayramda arabayla yola çıkmam.
Uçak ondan beter. Bayramda uçağa binmek birbirini tetikleyen felaketlere neden oluyor.
“Bayram Türkler”iyle dolu bir pasaport kuyruğu bunlardan biri. Bitmek bilmeyen bir TEM gişelerinden geçiş prosedürü gibi. Katakulliye getirip iki kişinin önüne geçmek için atılan türlü taklalara, içeriden dönülen virajlarla kuyrukta öne geçme girişimlerine, arkadan topuk ezen tekerlekli bavula karşı cesurca, babacanca ve fesuphanallah diyerek göğüs germelisiniz.
Vardığınız yerde de öyle.

Yazının Devamı

Kurbanlık seçeneklerimiz için tıklayın

15 Ekim 2013

Migros’ta sıra bekliyorum. Kasanın üzerinde tıraş bıçağı, çakmak, sigara, sakız, duran “çıkmadan bunları da verelim size son dakikada” rafı vardır ya, orada bir kâğıt; “Kurban Migros’tan alınır.”
Siteye girdim. Fırsatlar-kampanyalar arasından “Kurban seçeneklerini görmek için tıklayınız”ı budum.
Tıkladım.
Cingöz gibi bakan birtakım koç ve dana portreleriyle karşılaştım.
Kuaförlerde kimbilir hangi dergiden kesilmiş, gerçekte var olmayacak kadar düzgün ve steril manken resimleri misali, dizi dizi duruyor temsili kurbanlıklar.
Resmin üzerine geldim.
“Gözat” seçeneğini tıkladım.

Yazının Devamı