Modern endişelenmesin ne yapsın?

8 Aralık 2013

“AKM 29 Ekim’de hizmete açılacak” diye müjdelenmişti. Şu anda TOMA deposu. Alkol düzenlemesi mevcut işletme ruhsatlarını etkilemeyecek denmişti. Şu anda bütün işletmeler yeni ruhsat alacak deniyor...

İki yıldır çevresi kapalı olan AKM’nin restore edildiğini sanıyorduk. Projelendirildiği ve restore edilerek hizmete açılacağı açıklandı bizzat hükümetin bakanı tarafından. Yeni Yapı firması ve Taca firması ihaleyi 69 milyon lira bedelle ortaklaşa üstlenmişti. Bunun için Sabancı Holding’in 30 milyon liralık bir yardım yaptığı biliniyor. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu müjdeyi 2012’de vermişti. Çok değil bir yıl önce.
Gezi protestoları sırasında AKM’nin içine girme fırsatı bulanlardanım. Girdik baktık hiçbir şey yapıldığı yok. Geçtiğimiz 29 Ekim’de bitecekti proje. Milletimize, İstanbullulara hayırlı olacaktı... Ne oldu? TOMA deposu oldu. Polislerin birilerine müdahalede bulunmadıklarında toplanıp muhabbet edip sosyalleştikleri yer... Sanki Gezi’den dolayı bitirilememiş gibi ifadeler duyuyorum. Gezi olmasa da biteceği yoktu, gözlerimizle gördük.
Taksim Meydanı’ndaki yayasız yayalaştırmanın ardından halka kapalı bir beton yığını AKM. Yakında yıkılır. Soruyoruz,

Yazının Devamı

Kafede hayatta kalma rehberi

7 Aralık 2013

Hayatınız kafede geçiyor değil mi? Yazı yazmalar, internette sörf, muhabbet, iş toplantısı... Bakın,
kesip saklayın, lazım olur

Once oturun, sonra kahvenizi alın. Aceleniz ne? Yoksa girerken gözünüze kestirdiğiniz yere bir bakmışsınız çantalar, ceketler atılıvermiş, elinizde tepsiyle kalakalmışsınız.
l Prize yakın oturmak için ne gerekiyorsa yapın. Priz
yanı en lüks yerdir. Priz kafe yaşamının can damarıdır. Prizli masada priz kullanmayacak türden birilerini görüyorsanız hemen en şirin halinizi takının ve size ait olan o yeri geri alın. Unutmayın hayatta kalmak
bazen ikna etmek demektir.
l Uzatma kablosu ya da

Yazının Devamı

Yıl 2013: Dirsek savaşları

3 Aralık 2013

İki koltuk arasındaki kol koyulacak şeye ne deniyor? Kolçak mı? İşte onu ele geçirmek için verilen savaşlara dirsek savaşları denir.
Hayatın anlamı, varoluşun temeli, sınırlarını çizip “burası benim” demekte, o kolçağı ele geçirip bayrağı dikmekte, dirseği oraya gururla dayamakta gizli.
Sen dayamazsan başkası gelir, dirseğini oraya sanki babasından kalan evindeki koltuğundaymış gibi rahat rahat dayar.
O huzur içinde yolculuğun tadını çıkarırken siz tam kaburgalarınızın bittiği hizada, onun hafif aşağısındaki karın boşluğunda bir adet dirsekle hayatınızı geçirmek durumunda kalır o meşhur soruyu sorarsınız: Ben nerde yanlış yaptım?
Ama hayır, geri çekilmeyin. Koltuğun diğer tarafında kaydıkça o dirsek size daha da yaklaşacak. “Babasının malı gibi” rahatlığı tavan yapacak.
Biraz dişinizi sıkın konumunuzu kaybetmeyin. Geri çekilirseniz kaybettiğiniz toprakları geri almak daha zor olacak. Direnin. Ya da bel altında bir dirsekle yaşamayı öğrenin.
***

Yazının Devamı

Kanseri o şarkıyla yendi

1 Aralık 2013

Şarkının adı “Get Lucky”. Daft Punk’ın son albümünün gözdesi, dünyada yılın hiti. Bilmeyen, dinlemeyen kalmadı. Bizim düğünlerde Serdar Ortaç’tan bile çok çalınıyor neredeyse. Arkasındaysa ilginç bir hikaye var

Daft Punk’ın son albümünde yer alan “Get Lucky” yılın en büyük hiti herhalde. 37 ülkede bir numara oldu. 8 milyondan fazla sattı. O kadar çok çalındı ki dinleyende doz aşımı yaratıyor resmen.
Albümün plak satışları tüm zamanların rekorlarını kırdı. Bu yaz hangi düğüne gitseniz muhtemelen dinlediniz, dans ettiniz. Her duyan “Bu neydi?” diyor. Anında bir hareketlenme,
bir dans etme, sallanma isteği.
Daft Punk’ın “Random Access Memories” albümünde yer alan şarkıyı hiphop âleminin yıldızlarından Pharrell Williams -bilmeyen N.E.R.D. dinlesin lütfen- söylüyor. Ama asıl mühim kısmı gitarlar ve ritim... İşte o gitarı çalan ve şarkıya ruhunu veren kişi Nile Rodgers.
Rodgers bugün 61 yaşında. Geçen hafta New York’ta Nokia Mix Radio Play Me lansmanında konuktu. Kendisiyle sohbet etme fırsatı buldum. Rodgers’ın 80’lerin birçok disko hitinde imzası var. David Bowie’nin “Let’s Dance”i mesela. Chic’in gitaristi olarak tanınıyor ama hepsi bu değil. “We Are Family”den, “Freak

Yazının Devamı

Deezer mı, Spotify mı?

30 Kasım 2013

İşte bütün mesele bu. Çünkü artık katalog fakiri yerli platformların pabucu dama atılmak üzere. Çünkü dünyada rekabette olan iki dev dijital müzik platformu artık Türkiye’de de hizmette. Peki hangisini seçmeli ve neden?

Spotify’ın üç üyelik seçeneği var. Ücretsiz ve reklamlı seçenekte masaüstü ve dizüstünde müzik dinliyorsunuz. Ama beş şarkıda bir reklam giriyor ve insanı çıldırtıyor... Ayda
4.99 liraya yine dizüstü ve masaüstünde sınırsız müzik dinliyorsunuz. Reklam yok...
Ayda 9.99 TL verirseniz tüm cihazlarınızda isterseniz çevrimdışı olarak da müzik dinleme hakkınız var. Bunun adı Premium üyelik.
Deezer’ın da buna eş üç üyelik seçeneği var. Fiyatlar aynı. Hizmet benzer.
Spotify’ın bir uygulaması var. Bunu bilgisayara indirip açarak çalıştırıyorsunuz.

Yazının Devamı

Kardeş olmayalım!

26 Kasım 2013

Ne zaman birileri birilerini fena halde pataklasa, ne zaman birileri birilerine fena halde haksızlık etse, ne zaman bir muktedir birilerine zulüm etse ortaya bir kardeşlik edebiyatı çıkıyor. Şu veya bu şekilde, iyi veya art niyetle birileri“kardeşlik kartı”nı oynuyor.
“Durun siz kardeşsiniz! Kavga etmeyin birbirinizi sevin!”
E iyi de sen, sırf senin gibi düşünmüyorum diye benim kafamı gözümü yardın bütün sene.
“Affedersin Ermeni” olduk, “affedersin Yahudi” olduk, “affedersin faiz lobisi” olduk.
Çok affedersin camiye ayakkabıyla girdik.
Çok çok affedersin bira içtik, şarap içtik.
Çok çok çok affedersin Marmaray’da imdat kolunu bile çektik.

Yazının Devamı

Yaşasalardı ne yapıyor olurlardı?

24 Kasım 2013

Rock Heaven isimli proje kapsamında genç yaşta ölen müzisyenler fotoşopla ustaca yaşlandırılmış. Hayatta olsalar böyle görüneceklerdi. İyi de acaba ne yapıyor olacaklardı? Biz de bu konuya eğilelim

Kurt Cobain: 1967 doğumlu Kurt Cobain yaşasa 46 yaşında olacaktı. Müziğe devam edecekti ama giderek daha az albüm yapacak, yaptıklarını artık sadık bir kesim dışında kimse dinlemeyecekti. Asla geri dönmek ve yıllar içinde kendisinin karikatürüne dönüşmek istemeyeceğinden bir süre sonra Nirvana dağılacak ve Cobain istemeden de olsa magazin kişiliğine dönüşerek giderek her şeyden soyutlanacaktı. Her konserinde seyirciden “Smells Like Spirit”i çalsana çığlıkları yükselecek, yeni şarkıları asla eskileri kadar etki yaratmayacaktı.
Buna dayanamayan Cobain, takım arkadaşları da çoktan başka işlerle meşgul olmaya başladığından müziği bırakıp resimle ya da edebiyatla uğraşmaya başlayacak, kendini kızı Frances Bean’e adayacak, sessiz sakin bir hayat sürecekti. Courtney Love mı? Çoktan bitmiş olurdu.
En kötü senaryo: Courtney Love ile evli kalarak zaman içinde
bir reality şov yıldızına dönüşmesi, “American Idol” jürisine katılması, Jennifer Lopez’in yanında oturması.

Yazının Devamı

Restoranlar, lokantalar, kafeler ve çalınan müzikler

23 Kasım 2013

Her gün yeni bir restoranın açılışı müjdeleniyor. Hepsi menülerine özeniyor, dekorasyona özeniyor, sandalyeye masaya özeniyor, güzel barlar yapıyor, kokteyller hazırlıyor, en iyi şefleri getirtiyorlar. Peki ya müzikler?

Karaköy, Tünel, Şişhane, Tophane ya da ne bileyim muhtelif “eski nesil” yeni gözde semtlerde, moda olan AVM’lerde bir sürü yeni mekan açılıyor. Paralara kıyılıyor, masrafa giriliyor, dekorasyonlar yapılıyor. Peki müzik?
Son dönem açılan biri Karaköy, diğeri Asmalımescit civarında iki restorana gittim. Birinde gece boyunca galiba dört kere falan John Coltrane’in “Blue Train” albümü döndü durdu. Kimse başka bir caz albümü koymaya kalkmadı. Ardından bir Chet Baker koyalım ya da bir Gerry Mulligan iyi gider diyen olmadı.
Caz çalmaya karar veren pahalı ve şık bir restoranda bir gecede çalmak için beş-altı tane caz albümü olmalı diye düşünüyorum. Çok şey mi bekliyorum?
Diğerinde son dönem en büyük kabusum olan rock ve pop şarkılarının caz cover versiyonları çalınıyordu. Tears For Fears’ın “Shout”ının caz cover’ı sırasında kendimi Karaköy’deki bu şahane manzaralı restoranın terasından aşağı atmak istedim, yetişip tuttular.
Kafelerde durum farklı sanıyorsanız

Yazının Devamı