Zaman zaman kızıyorlar ya.. Aslında her zaman kızıyorlar; böyle muhalefet olur mu diyorlar..
Türkiye’nin tek ve en önemli sorunu muhalefettir diye tutturuyorlar..
Haklılar mı?
Enteresandır; muhalefete yeteri kadar muhalif olmadığı için kızılmıyor da, iktidarın dümen suyuna girmediği için bozuk atılıyor!..
Girse ne olurdu?
Misal, bugün Suriye sınırında 550 kilometre uzunluğundaki, 350 metre enindeki arazi İsrail’in olurdu..
Muhalefet muhalifliğini yapmasa..
Türkiye kadar siyasi iklimi değişen başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum..
Bu ülke çok şey gördü..
Alttan gelen darbeyi de gördü..
Üstten olanını da, emir komuta zinciri içinde gelenini de..
Radyo ajansında okunan muhtıraya da tanık oldu, gece yarısına doğru internet sitesine konulanına da..
Açık darbeyi de gördü..
Postmodern dediklerini de..
Zamanı geldi, biri çıkıp şu açılımı anlatsa artık.. Neyin nesidir bilsek, öğrensek..
Bunca toplantı yapıldı..
Başbakan her kesimle kahvaltı yaptı, uzun uzun anlattı..
Toplantılara katılanlara soruyorum..
Daha şudur diyeni göremedim..
Ortada yapılan bir şey de yok.. Atılan tek bir adım..
Başbakan dün yine “Gelin bu sürece destek verin, gelin milli birlik ve kardeşlik projesine destek verin” diye çağrı yaptı..
Dün dilim döndükçe anlatmaya çalıştım.. Her sorunu, her olumsuzluğu AKP karşıtlığı gibi sunmaya kalkarsanız işin içinden çıkamayız.. Bu yaptığınızdan kimseye bir yarar çıkmaz.. Sadece çözümün önünü tıkarsınız, iktidarı yanlış yöne sevk edersiniz dedim..
Sabah kalktım..
Gazeteyi aldım, yazıya bir kez daha baktım, keşke alıntılar yaparak somut örnekler verseydim diye düşündüm.. Meramımı daha iyi anlatırdım..
Sonra öteki gazetelere geçtim..
Örnek anında karşıma dikiliverdi..
Bakın son hadiseleri nasıl açıklıyorlar:
“AK Parti’yi iktidardan indirmek için darbeler planlandı, olmadı. Ekonomik kriz çıkarmak istendi, olmadı. IMF vesayetiyle bütçe kontrol edilmek istendi, o da olmadı. Hükümet bir kısım iş dünyasının tuzağına düşmedi. Bu defa yargı kararlarıyla ve güvenlik sorunu yaratılarak AK Parti hükümeti zora sokulmak isteniyor.”
Rica etsem memleketteki her meseleyi ‘AKP karşıtlığı’ kılıfına sokmasanız..
Neredeyse sinek vızıldasa AKP’ye vızırdıyor diyeceksiniz.. Sivrisinek soksa muhalifler göndermiştir damgasını çakacaksınız..
Bundan bi yarar çıkmaz..
Sakin olun..
‘Ne olursa olsun, mutlaka hükümete karşı yapılmış bir eylemdir’ düsturundan vazgeçin..
Vazgeçin ki oturup sakin sakin konuşalım..
* * *
Gece yarısı.. 250-300 PKK militanı sınırı geçti, ağır silahlarla saldırdı..
Militanların geldiği yer; ‘Mam Celal’ ile ‘Kak Mesut’un ülkesi..
18 gün oldu..
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Kak (ağabey) Mesut diye hitap ettiği Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Ankara’daydı..
PKK ile mücadele sözü verdi..
PKK militanları dün gece onun kontrolündeki bölgeden ellerini kollarını sallayarak geçti.. Çıtı çıkmadı, haber vermedi..
Oysa 6 yıl aradan sonra geldiği Ankara’da ne büyük kıyak çekmiştik.. Misal, basın toplantısında Irak bayrağı koymadık..
Belli.. BİR: Yargıya getirilen seçim sisteminin demokrasiye aykırı olduğundan..
İKİ: Aşure anlayışıyla referanduma gidildiğinden..
Şaşırmaya, ‘aaa bu da nereden çıktı’ diye rol yapmaya gerek yok..
Anayasa Mahkemesi değişikliklerin üç maddesini iptal ederse, bu sebepten edecek..
Eder mi etmez mi bilemem.. Ama ederse sürpriz olmaz..
İktidar için de sürpriz olmamalı.. Anayasa değişikliği fırından çıktığı günden beri ısrarla yazdık..
Anayasa’ya hinlik, cinlik sokuluyor dedik..
Hemen her konuda ahkâm kesmeye bayılan Yeni Şafak gazetesi bu kez sustu kaldı..
Aslında sorum basitti..
Ya doğru söylüyorsun, aynen katılıyoruz diyeceklerdi ya da ne alakası var yakaladık mı manşetten çakarız yanıtını vereceklerdi..
İkisini de demediler..
Konu şuydu..
Çete kurmak, kamu ihalesine fesat karıştırmak, rüşvet alıp vermek suçuyla yargılanan Yeni Şafak gazetesi sahibi Ahmet Albayrak bir düğünde Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve Yargıtay üyesi İsmail Rüştü ile yan yana gelmişti..
Nikâh şahitliği yapmışlardı..