KCK operasyonunda gözaltına alınanları adliyenin önüne ellerine plastik kelepçe takarak dizdiler ya..
Seçilmiş belediye başkanlarını.. Eski milletvekillerini, BDP yöneticilerini..
Radikal açılım hatırası demişti!
Aslında açılıma son noktayı koyan hamleydi.. Beyinlere böyle resmedildi..
Peki, kelepçeyi kim taktı? Fotoğrafı kim dağıttı?
Polis mi?
İçişleri Bakanı’nın koordinatörlüğünde ‘polis koleji’nde başlayan açılım, ‘polis kelepçesi’yle kapanıyordu..
Ankara’daki suikast girişimi iddiası.. Eski adıyla Özel Harp Dairesi’ndeki kozmik arama.. Devlet sırları ortaya çıkacak, çıkmayacak tartışması..
Soruşturma bireysel mi, kurumsal mı merakı..
Kürt açılımını unutturdu..
Araya içlerinde belediye başkanlarının da bulunduğu PKK ile ilişkisi olduğu iddia edilen kişilerin kelepçeli fotoğrafları sıkıştı ama..
Birkaç kişinin ‘ne oluyoruz’ haykırışı dışında dikkatleri Karargâh’tan koparamadı..
Karargâh daha cazip geldi..
* * *
Memleket çok gergin.. Artık her gün bir olay patlıyor.. Haberciler nereye yetişeceğini şaşırmış vaziyette..
Ne olup bittiğini anlamakta zorluk çekiyoruz.. Daha önce görmediğimiz, duymadığımız olaylar gözlerimizin önünden akıp gidiyor..
İçimizdeki ses..
Biri bize anlatsa diye haykırıyor!..
Anlatsa..
Bu iyiye giden Türkiye’nin fotoğrafı mı?
Kötüye giden Türkiye’nin fotoğrafı mı?
Mesele geçiştirilecek gibi değil.. Başbakan Yardımcısı iddialı.. Kendine yönelik bir eylem olduğunu söylüyor..
Genelkurmay da iddialı.. İlgisi yok diyor..
Bu işte bi numara var!
Zaten Arınç da ısrar etti.. Dün de dedi ki; ‘binbaşı su istemiş, pet şişesinin kapağını açmış, bu sırada bir hareketlilik olmuş. Kâğıt görülmüş. Kâğıtta bizim apartmanın numarası yazıyormuş.’
Bi numara var demem bundandır..
* * *
Mesele şu..
Ankara’da acayip şeyler oluyor.. İki gündür ortalık çalkalanıyor.. Bir albay ile bir binbaşının Arınç’a suikast planı yaparken yakalandıkları iddia edilmişti ya..
O mesele dallanıp budaklanıyor..
AKP’ye yakın gazeteler Arınç’la yetinmeyip işi büyütmüşlerdi.. Hepsinde aşağı yukarı aynı haber vardı..
Devletin zirvesine suikast..
Bu albayla bir binbaşı sadece Arınç’ı değil, Cumhurbaşkanı Gül’ü de Başbakan Erdoğan’ı da hem izlemiş hem de fişlemiş!
Yazılanlar aynen böyleydi..
Cumhurbaşkanı nasıl izlenir ve fişlenir aklım kesmedi..
Bülent Arınç’a suikast girişimi haberinden bir şey anladınız mı?
Valla ben anlamadım..
Haberi okudum, gülsem mi, ağlasam mı bilemedim..
Ya birileri bizi salak zannediyor ya da hakikaten bu işlere kalkışanlar gerçekten salak..
*
Nedenini anlatayım..
Cumartesi akşamı 23.40’ta güvenlik birimleri bir ihbar üzerine Çukurambar 1424’üncü caddede bulunan iki aracı durduruyor..
Gelin son duruma bir göz atalım.. Siyasi gözlemcilerin ortak görüşü şu..
Öcalan eski gücüne yeniden kavuştu.. Ve deniliyor ki Öcalan muhatap alınmadan bu yolda ilerlemek artık imkânsız..
İktidar ya vazgeçecek.. (Ki artık çok geç deniliyor)
Ya da Apo ile pazarlık yapacak..
* * *
Peki, Öcalan ne istiyor?
Güneydoğu’nun Kürdistan Özerk Bölgesi ilan edilmesini istiyor..
Kabul edelim ki ortaya acayip bir durum çıktı.. Bırakın yabancıları, kendimize bile anlatamayız.. Siyaseten bile açıklaması zor..
Yani..
İzahı zor durum!
Ne olduğuna bakalım mı?
Açılımı bir yana bırakalım.. İktidar uzun süredir DTP’ye kızıyordu.. Başbakan ellerini sıkmıyor, yüzlerine bakmıyordu.. Erdoğan, DTP lideri Türk ile bir kez bile ‘başbakan’ sıfatıyla görüşmedi..
* * *
Kızıyorlardı.. Apo’nun adamları diye bakıyorlardı.. Onun direktifinden çıkmayan, PKK ile bağlantısını kesmeyen, PKK terörünü lanetlemeyen siyasetçilerdi onlar..