Biliyorlardı ama...

25 Aralık 2009

Bülent Arınç’ı izledikleri iddia edilen albay ve binbaşı geçen cumartesi gecesi yakalanıyorlar. Araçlarına el konuluyor. Daha sonra evleri aranıyor. Ve sabaha karşı savcı iki şüpheliyi serbest bırakıyor.
Belli ki Genelkurmay’ın 4 gün sonra yaptığı açıklamada belirtilen hususlar o gece kesinleşmiş. Savcı, iki görevlinin, Bülent Arınç’a suikast yapmak ya da dinlemek değil, başka bir şüpheliyi izlemek amacıyla orada olduklarına ikna olmuş. Olmuş ki subayları serbest bırakmış. Fakat buna rağmen...
Yandaş basın bu iki subayın Bülent Arınç’a suikast hazırlığı yaptıklarını manşete çıkarıyor.
İddia bir gün sonra da “Bülent Arınç’ı dinliyorlardı”ya dönüşüyor. Genelkurmay olayın Arınç’la ilgisi olmadığını 4’üncü günde açıklıyor. Arınç ve Erdoğan, Genelkurmay açıklamasına kadar olayın gerçek yüzünü bilmiyorlar mıydı?
4 gün süresince Genelkurmay’la temasa geçip olayın gerçek yüzünü öğrenemediler mi?
O takdirde büyük bir devlet zaafı söz konusudur.
Yok eğer... Erdoğan ve Arınç gerçeği bile bile senaryonun TSK’yı suçlama altında bırakacak şekilde gelişmesine göz yumdularsa... Bu daha da büyük skandal...

Yazının Devamı

Atatürk tahrikçi!

24 Aralık 2009

İlhan Yardımcı adlı vatandaş Bursa’nın CHP’li Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyet ediyor. İlhan Yardımcı yazının altında kimliğini şöyle belirtiyor:
“Eğitimci - Muharrir - Şair - Radyo Televizyon Programcısı, ‘Âşıklar, Yazarlar Şairler Derneği’ Başkanı”
Şikâyetçi zat, şair ve yazar olmasına rağmen Türkçesi ilkokul düzeyinde. Şikâyetini düzelterek aktarıyoruz:
“Nilüfer Belediye Başkanlığı tarafından yürütülen, belediye imkânlarının kullanıldığı “Cumhuriyet İçin Yürüyoruz” pankartları yanına, üzerinde Atatürk’ün kalpakla resmi bulunan altında ‘Devrimlerinin izindeyiz’ sloganlı bayrak ilave edilmiş bulunmaktadır.
Cumhuriyet adını ve Atatürk’ü kullanarak yürüyüş yapanların sloganları ve pankartları düşündürücü ve üzücü olmaktadır.
Nilüfer ilçesinde her eve dağıtılan bez posterlerin parası kim veya kimler tarafından ödenmiştir?
Bursa’da bir ayrımcılık ve cumhuriyete karşı tahrik unsuru taşıyan bu hareket için suç duyurusunda bulunuyoruz.”

Yazının Devamı

İsmailağa...

23 Aralık 2009

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in, İsmailağa cemaatiyle ilgili soruşturma başlatması üzerine başına gelenleri biliyorsunuz. Açılan davalardan toplam 26 yıl hapsi isteniyor...
Bu olayları araştırmak üzere geçen hafta Erzincan’a giden CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ala’ya soruyor:
“Sayın Cemil Çiçek... Bu yıl yapılan yerel seçimlerin hemen öncesinde... Mardin’den Sayın Başsavcı’yı telefonla aradınız mı? Kendisine, gözaltına aldığın cemaat mensuplarını serbest bırak, dediniz mi?
Sayın Efgan Ala... Soruşturma sürecinde Erzincan Valisi’ni aradınız mı? Kendisine, ‘Bu işler olurken sen niye bir şey yapmıyorsun? Biz seni oraya ne için gönderdik?’ dediniz mi?”
Ortada ağır bir suçlama var. Eğer suçlama doğruysa bu aynı zamanda yargı bağımsızlığının ne halde olduğunu gösteriyor...

SBS manzaralı!
Gazetelerde garip ilanlar çıkıyor: ‘SBS’de başarılı okul yanında ev’

Yazının Devamı

Yarbay’ın intiharı

22 Aralık 2009

Deniz Kuvvetleri’nde iki oramirale suikast planlayan ekipte olduğu iddia edilen Yarbay Ali Tatar, 5 Aralık’ta tutuklanmış, avukatının itirazı üzerine 16 Aralık’ta tahliye edilmişti...
Savcının itirazı üzerine 3 gün sonra hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Ali Tatar, kapıya gelen polislerden izin isteyerek içeri gitti ve beylik tabancasıyla intihar etti...
Ali Tatar neden intihar etti? Şu anda bilemeyiz.
İlginç olan... Yarbay toprağa verilirken kendisine suikast hazırlandığı iddia edilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in de eşiyle birlikte cenazede hazır bulunmasıydı...
Anlaşılan Oramiral Yiğit, Yarbay Ali Tatar‘ın kendisine suikast hazırlığı içinde olduğuna inanmıyor. Demek Deniz Kuvvetleri’nde Ergenekon’daki iddiaları doğrulayan bilgi yok.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un geçen hafta sonu Trabzon’da konuşmak için yer olarak bir firkateyni seçmesi de bazılarınca “Deniz Kuvvetleri’ne yönelik operasyonlara tepki” şeklinde yorumlanmıştı.
Deniz Kuvvetleri’nde görevli birçok subay, Ergenekon yargısınca tutuklanmış durumda. Genelkurmay’da, en azından komutanlara suikast iddiaları konusunda idari soruşturma başlatılmış olmalı. Ancak bugüne

Yazının Devamı

Apo siyasette...

20 Aralık 2009

Kapatılan DTP’nin yasaklı Başkanı Ahmet Türk yaptığı basın açıklamasında terör hükümlüsü Abdullah Öcalan’a “sayın” diyerek suçu ve suçluyu övme suçu işliyor. Üstelik Apo’nun talimatıyla istifadan vazgeçtiklerini açıklayarak terör örgütü üyeliği suçuna da adaylığını koyuyor. Ama ne gam.. Terör örgütü üyeliği deyince bu ülkede akla sadece Ergenekon sanıkları geliyor. Gazeteciler, yazarlar, öğretim üyeleri, emekli askerler olmayan bir örgütün üyeliğinden aylardır Silivri’de hapis yatıyor... Var olan ve dünya çapında tescilli terör örgütü PKK’nın liderinin adamları ise terör değil, parlamento üyesi sayılıyor. Kendilerine ayrıca maaş ödeniyor.
* * *
Açılımın vardığı nokta acaba gözleri açtı mı?
Terör örgütü lideri artık TBMM’de grup kurmuştur. Kendisi bir siyasi partinin gayri resmi başkanıdır.
Ahmet Türk’ün Meclis’e döneceklerini açıklarken Apo’nun adını açıkça vermesi meydan okumaktır. Anayasa Mahkemesi’ni ve yasaları takmıyoruz, demektir. Yasalar ayaklarının altına serilmiş, kendilerine engin bir cesaret verilmiştir.
ABD planı bu yönde tıkır tıkır işliyor.
PKK’ya af bu yoldan sağlanıyor. Apo’ya Meclis yolu açılıyor. Nasıl mı? Başbakan açıkladı: Hazmettire, hazmettire...

Yazının Devamı

DEMYAR geldi

19 Aralık 2009

YARSAV’a tepki olarak ‘Demokrat-Yargı’ adıyla yeni bir alternatif yargıçlar-savcılar birliği kuruldu.
Eminağaoğlu’nun başkanlığında YARSAV siyasete kaymakla suçlanmıştı.
Bu defa tarafsız bir meslek örgütü kuruluyor, diyenler vardı.
Profesör Ali Ulusoy “Demokrat Yargı”nın ilkelerini incelemiş... Akşam’da anlatıyor:
“Yeni Yargıçlar - Savcılar Birliği Tüzüğü’ne göre Türkiye’de demokrasinin en önemli sorunu ‘militarist milli güvenlik anlayışı’, hukuk devletinin önündeki en büyük sorun ise ‘militarizm’ imiş. Hatta yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına yönelik en esaslı tehdit de yine ‘militarizm’den geliyormuş. Silahlı Kuvvetler yargıya müdahale etmezse ülkede yargıya ilişkin sorunlar bitermiş!
Hiçbir ‘kurum’ siyaset üstü kalamayacağı için, örneğin ‘yargı siyaset üstü kalmalı’ demek totaliter bir düşünce imiş! Siyasi partiler güçleri oranında yargıda temsil edilmeliymiş! Mahkemelere yargıçlar dışından da üyeler atanmalıymış.
Prof. Ali Ulusoy ekliyor:

Yazının Devamı

Başbuğ tedirgin

18 Aralık 2009

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ dün Trabzon’da, Oruç Reis fırkateyninde yaptığı konuşmada kimi belli medya organlarına karşı TSK’yı savundu. İlginçtir, TSK düşman karşısında değil kendi ülkesinin bir kısım basını karşısında zorlanıyor.
Başbuğ diyor ki:
“Ne acıdır ki, özellikle Türkiye’de medyanın bir kısmının var oluşlarının temel nedeni, gerçeklere ve doğrulara dayanmayan, önyargılı ve özel amaç taşıyan eleştiriler yaparak, TSK’yı haksız yere her gün gündemde tutmak ve TSK aleyhine kampanya yürütmektir. Bunlar aynı zamanda kendilerini demokrasinin savunucusu olarak da göstermektedir...”
* * *
TSK içinde cuntacı - darbeci gelişmeler varsa elbet izlenmeli, eleştirilmeli.
Ancak yandaş medya eleştirmiyor, TSK’yı yalan haber, asılsız haber ve komplolarla dağıtmaya ve çökertmeye çalışıyor.
Bu gazetelerden birinin CIA tarafından kurdurulduğu yaygın kanaat.

Yazının Devamı

İşte Afganistan

17 Aralık 2009

Seksenlik delikanlı, Ahmet Binbir dostumuz telefonda:
- Yahu Melih’ciğim sen ikide bir Afganistan’a asker göndermemizi yazıyorsun, neden?
- Masum gençlerin yok yere ölmesini istemiyorum. Binlerce ailenin çocuklarının endişesiyle uykusuz geceler geçirmesini istemiyorum.
- Peki neden maden işçilerinin her sabah işe gitmesine karşı çıkmıyorsun?
- Yani...
- Yanisi maden ocakları Afganistan’dan çok daha tehlikeli de ondan...
Maden İş Sendikası’nın raporuna göz atıyoruz:

Yazının Devamı