“Ayıp Olmadan”

28 Kasım 2009

Aydın Boysan’ın yeni kitabı “Ayıp Olmadan” kitapçı raflarına çıktı...Ne var içinde.. İçki sohbeti var... Geçmiş zamanlar, var. Mimarlık var.. Sanat var... Var oğlu var...
Aydın Ağabey 90’ına ilerliyor. Şu sözleri yaşı konusunda daha iyi fikir veriyor:
- Ben doğduğumda Vahdettin tahttaydı... Henüz Cumhuriyet ilan edilmemişti...
Neyzen Tevfik’in yaşamı boyunca yaklaşık 70 ton içki içtiği söylenir. Aydın Ağabey’in ne kadar içtiğinin hesabı yapılmamıştır. Çünkü o hesabı yapmak için daha erken...
İçki neden içilir? Bu sorunun yanıtını dürüst şekilde veriyor Aydın Ağabey:
- Çoğu kişi zorlandığı için, başarısız olduğu için ya da başına gelen sıkıntılı işler, olaylar yüzünden içer. Kurtulacağını sanır büsbütün zora girer. Kendine hakim olmayan kişi avunmasını içkide ararsa aradığını hiç bulamaz. Yeteneksiz kişi kendini ararsa, bulması bulamamasından beter olur.”
En güzel içki hangisidir?

Yazının Devamı

Mutlu bayramlar

27 Kasım 2009

Kurban Bayramınız kutlu olsun... Mübarek gün kalbinizi mutlulukla, sevgiyle doldursun...
Kendinizi zaman zaman kurbanlık koyun gibi hissediyor olabilirsiniz...
Masaya adeta iple bağlanmış, aydan aya önüne bir otluk maaş atılan, diğer bir deyimle ot parasına talim eden biri gibi mesela.. Ama şükredin ki, kurbanlık olarak sadece koyunları kesiyorlar. Bizler bayram sonrası işimize dönüyoruz. Neticede koyundan kuzudan iyiyiz yani.
Bayramların bir iyi tarafı daha var...
Siyasetçilerin çenesi kapanıyor.
Vatandaş onları dinlemeyince, birkaç gün olsun, enayi yerine konduğunu hissetmiyor.
Bayramlar iyidir, iyi...

Yazının Devamı

Geceyarısı treni

26 Kasım 2009

Tabii ki gece yarısı trenden inmek kimsenin hoşuna gitmez... O yüzden Eskişehir ve Arifiye’de dün gece saat 12.00’de başlayan memur grevi nedeniyle yolda kalan yolcuların öfkesi anlaşılır bir şey. Ne var ki, bu grev sadece memur grevi değil... Milyonların grevi... Ezilen, soyulan, itilen, kakılan tüm emekçiler, tüm çalışanlar bu grevi desteklemek zorunda... Grevin sonuç vermesi için de etkili olması lazım... Hayatın gerçekten yavaşlaması lazım. O yüzden bizzat etkilenseler de çalışan kesimlerin greve olumlu bakmaları gerekiyor...
Dün yer yer böyle olmadı...
Örneğin Saat 01.30 sıralarında Ankara’dan İstanbul’a giderken Eskişehir Garı’nda duran Anadolu Ekspresi’nin yolcuları önce memurları yuhalamışlar. Sonra tezahüratın dozunu artırmış:
- Emniyet makinisti bize getir, diye tempo tutmuşlar...
Başbakan “Komşusu aç iken, tok yatan gerçek mümin değildir” diye hadis okuyor.
Ancak demokratik haklarını kullanan emekçileri fena halde azarlıyor.
1 lira maaş alan memur yıl sonunda çok çok 50 lira zam alacak...

Yazının Devamı

Muhbir nerede?

25 Kasım 2009

Son iki ayda üç ihbar mektubu gündemi salladı...
Beş sayfalık birinci mektuba ıslak imzalı metin de eklenmişti... Bu mektubu yazan ve meçhul subay olarak adlandırılan kişi çağrılırsa gelip tanıklık edeceğini söylüyordu. Ancak ortalarda görünmedi.
İkinci mektup medyada yine bomba gibi patladı. Bu defa postayla değil e - mail yoluyla gönderilmişti. Üç gün sonra haber fosladı, mektubun sadece medyaya gönderildiği savcılığa gitmediği ortaya çıktı...
Üçüncü mektup geçen hafta patladı... Mektubu yazan birer kopyasını savcılık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve siyasi partilere göndereceğini belirtmişti. Ancak medyadan başka hiçbir yere gitmediği anlaşıldı. Mektubu yazan subay üstlerinden “amirim” diye söz ediyordu. Bu bir subaydan daha çok polisin mektubuna benziyordu...
Gelelim sadede...
Birinci mektup postaneden adi postayla yollanmıştı. Postaya verildiği tarih ve postane belliydi. Postanedeki kamera kayıtları incelenerek bu kişi bulunabilirdi.
Bu tür bir çabayı hiç duymadık.

Yazının Devamı

Batum kazandı...

24 Kasım 2009

Önemli bir tazminat davası geçenlerde karara bağlandı... Mahkeme, Zaman gazetesi yazarı Prof. İhsan Dağı’nın, Profesör Süheyl Batum’a 10 bin lira tazminat ödemesine karar verdi...
Dava konusu ODTÜ profesörlerinden İhsan Dağı’nın bir yazısında Süheyl Batum’a “Ergenekoncu” ve “Darbeci” sıfatlarını yakıştırmasıydı. Süheyl Batum karşı tarafa 20 bin liralık hakaret davası açtı. Mahkeme 10 bin liraya karar verdi. Dava şu anda Yargıtay’da...
Süheyl Hoca, dava dilekçesinde şunu da belirtti:
“Bu tür baskı ve hakaretlerin amacı Türkiye’yi karanlığa götürmektir. Tarafıma ödenecek tazminatı, karanlığa mahkûm ettikleri Türkiye’nin genç kızlarını aydınlatmak için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayacağım...”
Yandaş basın neredeyse tüm emekli generallere “darbeci” damgası vuruyor. Ergenekon davasında hukuka uyulmasını isteyen kim varsa o da “Ergenekoncu” oluyor.
Süheyl Batum, bu yaftalara maruz kalan herkesi dava açmaya davet ediyor. Bu haksız kuşatma ve baskının hukuk yoluyla kırılması için tüm hakarete uğrayanları onurlarını korumaya çağırıyor...

Basketbol...

Yazının Devamı

Çağlayangil’den

22 Kasım 2009

Elimizdeki kitabın adı “Çağlayangil’in Anıları”... Madem Dersim’li günler yaşıyoruz, Çağlayangil’in Dersim anılarını okumakta yarar var. Seyit Rıza ve arkadaşları yakalanmış, mahkemeleri sürüyor. O günlerde Atatürk Elazığ’a gelip Singeç köprüsünü açacak. Seyit Rıza taraftarlarının Atatürk’ten toplu af talebinde bulunacakları haber alınıyor. Buna meydan vermemek için Seyit Rıza ve yandaşlarının idamı çabuklaştırılıyor. Çağlayangil:
- Biz mahkemenin kararını Atatürk gelmeden önce vermesini ve geldiğinde Seyit Rıza meselesinin kapanmış olmasını istiyorduk, diyor... Atatürk o durumdan haberli görünmüyor.
Kitabı okurken gözümüz bir başka konuya ilişiyor...
Ankara’da Atatürk’ün isteğiyle Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nün geniş salonlarında halk için eğlenceler düzenlenmiş...
Atatürk gece 12:00 sularında eğlenceye geliyor.
Önce genel müdürün odasına alınıyor. Daha sonra halkın arasına iniliyor... Kalabalık Atatürk’ün çevresine toplanıyor. Bir sohbet başlıyor. Derken bir genç adam diyor ki:
- Paşam, siz gelmeden önce ne güzel eğleniyorduk, dans ediyorduk...

Yazının Devamı

Dersimiz Dersim

21 Kasım 2009

Başbakan Erdoğan, Onur Öymen’i eleştirirken “Dersim katliamı” deyimini kullandı...
Böylece Türk Ordusu’nu suçlama altında bıraktı... Dersim bir katliam mıydı? Devlet arşivlerindeki bilgilerin sentezinden ortaya çıkacak sonuç nedir? Bu konuda en net bilgilere sahip olan kurum, TSK, nasıl yorumlamaktadır Dersim’i? Genelkurmay bir açıklama yapmalıdır.
Onur Öymen’in iki cümlesini yakalayanlar bunun üzerinden CHP’yi, Atatürk’ü, Cumhuriyet’i vurmak için yarışa girmiş durumdalar... Öymen’in sözlerini isteyen istediği gibi çarpıtıyor. Üzerine istediği yorumu konduruyor. Kürtlere ve Alevilere yağ yakmak isteyenler, demokrat görünmek çabasındakiler, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü gözden düşürmek isteyenler omuz omuza savaşıyor.
Acaba Tunceli halkı da böyle mi algılamıştır olayları? İsyancı Seyit Rıza’yı kahraman, CHP’yi katliamcı mı görmüştür? Bakınız... O olayların sıcaklığı sürerken...
1950 yılında Türkiye’de ilk genel seçim yapılıyor...
Tunceli’de DP oyların yüzde 60’ını alıyor, CHP yüzde 40’ını...
1954 seçimlerinde CHP oyların yüzde 53’ünü alıyor, DP yüzde 46’sını...

Yazının Devamı

Ege’de bir dekan

20 Kasım 2009

Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne yeni dekan atanacaktı.. Üniversite her zamanki gibi bir eğilim yoklaması yaparak YÖK’e gönderdi. Yoklamaya 87 öğretim üyesi katılmış, Prof. Serhat Çınarcık 60, Prof. Necdet Erdilek 16, Prof. Celal Artunç 9 oy almıştı.
YÖK’ün, oyların yaklaşık yüzde 70’ini alan Prof. Çınarcık’ı dekan seçmesi bekleniyordu. İnanılmaz bir kararla, YÖK, oyların yüzde 10’unu alan Prof. Celal Artunç’u dekan atadı.
Prof. Artunç’un gücü nereden geliyor?
Manisalı olmasından...
Aldığı üniversite dışı desteklerden.
Ege Üniversitesi Senatosu yayımladığı bildiride YÖK’ün aymazlığını kınadı. Şöyle dedi:
“Kurumsal geleneklerine ve demokratik teamüllere aykırı bir görüntü veren ve Ege Üniversitesi’nde ilk kez karşılaşılan bu dekan atama işleminin, üniversite ve genel kamuoyunda üniversiteye müdahale şeklinde algılanmasından duyduğumuz derin üzüntü ve kaygımızı paylaşmak istiyoruz.”

Yazının Devamı