Çamur mevsimi

14 Haziran 2008

AKP kapatma davası karşısında sıkıştı... Ayrıca 30 Ağustos yaklaşıyor... Bu nedenlerle Ankara’da psikolojik savaş hızlanıyor. Bu savaşın en etkili silahı medya... Taraf gazetesi manşetten Paksüt-Başbuğ görüşmesini patlatıyor dün... “Osman Paksüt, 4 Mart 2008 günü saat 17.00’de, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda Org. Başbuğ ile baş başa görüştü...”
Habere, “Komuta katı tamamen boşaltıldı. Giriş ve çıkıştaki güvenlik kameralarına karartma uygulandı” unsuru eklenince, 17.00’deki görüşme kendiliğinden esrarengiz bir hal alıyor!
Ne var ki yalanlama dün çabuk gelidi. Haber fosladı.
Bir gün önce Vakit, Orgeneral Başbuğ‘un Kudüs’te çekilmiş resimlerini yayımladı.
Star gazetesi, internet sitelerine dayanarak Genelkurmay 2. Başkanı Org. Saygun’un şeker hastalığıyla ilgili sağlık raporunu duyurdu.. Böylece halkı şekerden korumuş oldu!
Yeni Şafak gazetesinde dün şöyle bir haber: “CHP lideri Baykal, ‘hayırlı olsun’a gittiği Danıştay Başkanı Mustafa Birden’in makam odasında buluştuğu

Yazının Devamı

Doğan medyası

13 Haziran 2008

Radikal gazetesi yazarı, eski Bakan Hasan Celal Güzel, geçen cumartesi günü Adana’da Seyhan Kültür Merkezi’nde konuşurken “Doğan grubu gazetelerinin son dönemde hükümete karşı tavrı” konulu bir soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Satın almayın o gazeteleri. Satın alanlar sizlersiniz. Gerçi ben de o grupta yazıyorum ama artık beni de internetten okursunuz.” (Kaynak: Odatv)
Neden internetten okuyalım Hasan? Piyasada “AKP borazanı” gazete sıkıntısı mı var? Bir tanesinde yazarsın olur biter...
Gelelim boykot çağrısına?
Evet... 14 Nisan mitingi sonrasında bizim gazetelerin yayınlarını yetersiz veya duyarsız bulan kimi okurlar Doğan grubu gazetelerini boykot amacıyla satın almamaya başladı. Etkili mesajlar verdiler. Elbet o mesajlardan gereken dersler çıkarıldı...
Bugün geldiğimiz noktada ise manzara artık bambaşka...
Medyanın yarısı AKP sermayesinin eline geçmiş durumda... Devletin TRT’si dahil hepsi parti organı gibi çalışıyorlar. Ne hukuka saygı, ne medya etiği, ne gazetecilik ilkeleri... Böyle kaygılar hak getire...

Yazının Devamı

Ak sesli TeReTe!

12 Haziran 2008

TRT-1’de pazartesi geceleri yayımlanan “Enine Boyuna” adlı tartışma programının nasıl tek taraflı bir yayın sefaletine dönüştüğünü dün yazdık. Ama rezaletin boyutlarını maalesef tam yansıtamamışız. Bakın meğer daha neler olmuş...
Geçen cuma günü, Enine Boyuna programının yapımcısı, Profesör Ülkü Azrak’ı telefonla arıyor... Programa davet ediyor, katılıp katılmayacağını soruyor.. Ülkü Azrak, konuşmacı olarak başka kimlerin çağrıldığını soruyor... Yapımcı “Levent Köker, Yasemin Çongar ve Süheyl Batum” adlarını veriyor... Prof. Azrak programa katılabileceğini söylüyor. Bir gün sonra yine telefon... Bu defa adres alınıyor ve Azrak’a araç yollanarak evinden aldırılacağı bildiriliyor. Profesör Azrak o yüzden randevularını iptal ediyor. Evinde beklemeye koyuluyor... Ama ne gelen var ne giden... Üstelik bir telefon edilip davetten vazgeçildiği de bildirilmiyor. Ülkü Hoca evde bekleyedursun, canlı program başlıyor... Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı konusundaki programın katılımcıları,

Yazının Devamı

Paşanın hanımı

11 Haziran 2008

Hülya Avşar, programına konuk ettiği Başbakan Tayyip Erdoğan’a sormuş:
- Şeriat gelecek mi, gelmeyecek mi?
Gerisini şöyle anlatıyor:
“Bu soruyu evire çevire degil, direkt olarak sordum. Direkt olarak da cevap aldım. Sayın Başbakan’ın bana verdiği cevaplardan şeriat konusunda korkulacak bir durum olmadığını anladım. Tayyip Bey de korkulacak biri değil. Hatta şeriat getireceği yönünde düşüncelerin oluşmasına oldukça şaşırıyor...”
Bu satırlar bizi oldukça rahatlattığı gibi...
Almanya’dan doktor Seda Türköz de bir fıkra ekledi muhabbete..
Vakti zamanında bir Osmanlı paşasının hanımı hakkında başkasıyla kırıştırdığı yolunda bir dedikodu çıkmış... Paşanın çevresi bu dedikoduyu lisan-ı münasibiyle kendisine iletmiş... Durumun paşanın geleceği için endişe verici olabileceğini anlatmışlar.

Yazının Devamı

Kaptan Emel...

10 Haziran 2008

Hafta sonunu geçirdiğimiz İzmir’den İstanbul’a dün THY’nin Airbus 320 tipi Doğu Beyazıt uçağıyla döndük... Kaptan pilot uçağı o kadar yumuşak indirdi ki... Yanımızdaki gazeteci arkadaş da meraklandı, çıkışta kabin amirine kaptan pilotun adını sordu:
- Kaptanımız Emel Hanım’dı efendim, dedi kabin amiri, Emel Karakaş...
Emel Hanım geçen yıl kaptan olmuş... 36 yaşında... Eskişehir Sivil Havacılık Okulu mezunu.. Eşi de pilot... THY’de kaptan olmak için sıra bekleyen daha 7 hanım yardımcı pilot varmış... Kadınlara imkân ve fırsat verirseniz yaratamayacakları mucize yok... Birileri de işte  bundan korkuyor, onları türbanlara, çarşaflara sarıp eve hapsetmek için savaş veriyor...

Kimin savcısı?
Atatürk tarafından “Hukuk reformu yapmakla” görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a bir tartışma sırasında sorulur:
- Neden sadece savcılara ‘Cumhuriyet
Savcısı’ denilir? Neden Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi

Yazının Devamı

Karşı sorular

8 Haziran 2008

“Böyle bir rejime demokrasi denir mi?” Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili iptal kararı üzerine demokrasi de hatırlandı...
Pekiii... Bu ülkede demokrasi var mıydı? 
-  Millet iradesinin bulgur, pirinç, kömür rüşvetiyle teslim ve satın alındığı...
-  Seçim öncesinde seçmene binbir türlü vaatte bulunulup seçim sonrası hiçbirinin tutulmadığı... 
-  Seçim barajının yüzde 10 gibi olmayacak bir irtifada tutulduğu...
-  Sadece parası olanların siyaset yapabildiği, milletvekili olabildiği...
-  Kimlerin milletvekili olacağına lider ve çevresinin karar verdiği...

Yazının Devamı

Çokbilir beylere

7 Haziran 2008

Anayasa Mahkemesi’nin, üniversitelerde türbanı serbest bırakmayı amaçlayan anayasa değişikliğini laiklik ilkesine aykırı bularak iptal etmesi üzerine yine çirkin, saygısız, seviyesiz bir kampanya başlatıldı. Anayasa Mahkemesi’ne yöneltilen en önemli eleştirilerden biri: ‘Mahkeme hukuki değil siyasi karar vermiştir...’
Anayasa Mahkemesi neyi denetliyor? Siyasi bir organ olan TBMM’nin çıkardığı yasaları değil mi? Bu durumda verdiği kararlar elbette ve ister istemez siyasi nitelikli olacaktır...
İkinci mızıklanma: Mahkeme, Anayasa’ya göre sadece şekil denetimi yapabilecekken içerik denetimi yaparak yetki tecavüzünde bulunmuştur.
Hukukçu Noyan Özkan bu eleştirinin geçersizliğini şöyle anlatıyor:
- ABD ve Avrupa ülkelerinde yuksek mahkemeler, anayasanın temel ilkelerini korumakla da görevlidirler. Mahkeme, eğer önüne gelen düzenleme, cumhuriyetin niteliklerini düzenleyen, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk üç maddesini doğrudan ya da dolaylı ilgilendiriyorsa... Mahkeme içerik denetimi de yapmakta,

Yazının Devamı

Market yutuyor

6 Haziran 2008

Bursalı okurumuzdan telaşlı bir haber; “Dev marketler Bursa’yı işgal ediyor. Belediye Başkanı uyuyor... Son olarak Maya İnşaat ve Hollandalı Corio, Bursa’da 210 milyon dolar yatırımla ‘Anatolium’ adlı dev bir alışveriş merkezi kurmaya başladı...”
Bir başka okurumuz İstanbul’dan yazıyor:
- Starbucks ve Gloria Jeans’ler kahvehaneleri, pastaneleri yutuyor... Carrefour’lar, Metro’lar, Migros’lar bakkalları, tuhafiyecileri, kırtasiyecileri ufalıyor... IKEA mobilyacıları, uluslararası moda devleri butikleri, terzileri bitiriyor. Bırakınız bankaların, sanayiin, sigortaların yabancıların eline geçmesini, bakkal, çakkal, tuhafiyeci, ayakkabıcı, özsetle esnaf  büyük sermayeye yem oluyor... 
Yakınmaları dinlerken aklımıza Ali Sirmen dostumuzun tespiti geliyor:
“Halkımız hep sağ partilere oy verir, sol çözümler bekler.”
Sevgili okurlarımıza soralım...
- Halkımız oylarını sağ partilere verirken kapitalizme, liberalizme, küreselleşmeye vermedi mi? Bunun doğal sonucu da büyük balığın küçük balığı yutması değil mi? Başka ne

Yazının Devamı