Petrol oyunları!

28 Ocak 2007

Ajda Pekkan'ın Eurovision yarışmasında söylediği şarkı şu sözlerle biterdi:"Belki gideceksin bir gün gerçekten, Senin ardından ağlıyorum şimdiden"Ne var ki 17 Ocak'ta TBMM'de ülkenin petrol kaynaklarını tamamen yabancı şirketlerin eline bırakan bir yasa geçti... Ve kimse ağlamadı... Yeni yasada, "petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun kullanılması" şartı kaldırıldı. TPAO'ya tanınan ayrıcalıklar iptal edildi. Devletin payı yüzde 12'nin altına düşürüldü...vb...Ayrıca yasaya (Türkiye Barşını Arıyor konferasında istendiği üzere) çok ilginç bir madde 19 eklendi: "...karalarda elde edilen devlet hissesinin yüzde 50'si, petrol ve doğalgaz işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinin hesabına aktarılacaktır" hükmü konuldu... Eski bakanlardan Hikmet Uluğbay, kendi internet sitesinde "Böyle bir hüküm, bütçe yapmanın ademi tahsisi evrensel ilkesine temelden aykırıdır. Böyle bir yaklaşım doğal kaynaklar üzerinde bölgecilik akımlarını besler. Böyle uygulamalar ancak federatif veya federatif yapıya aday ülkelerde görülür" diyor... Bir de soru soruyor:"Bu durumda önümüzdeki günlerde krom, bakır, bor gibi madenlerin işletildiği illerin özel idareleri benzeri uygulamanın kendileri

Yazının Devamı

Geçmişe rahmet...

27 Ocak 2007

"Yeni kanun, İsmet İnönü'nün, - kapitülasyonları geri getiriyor - diye isyan ettiği 1954 tarihli Petrol Kanunu'nunu bile aratan hükümler içeriyor. O kanunu İngiliz British Petroleum'un (BP) danışmanı Max Ball hazırlamıştı. Sanırım bu yeni kanunu da yine yabancı bir petrol şirketi hazırlamış, bizimkilerin önüne konmuştur. Dünyada, bağımsız ve özgür bir ülkede tamamen yabancıların çıkarlarını korumaya yönelik böyle bir kanun çıkarılması aklamantığa sığmaz. Kanunun Anayasa'ya aykırı maddelerini saptayıp iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız." TBMM'de geçen hafta kabul edilen Petrol Kanunu konusunda Petrol Ofisi Eski Genel Müdürü, CHP Milletvekili Mustafa Özyürek dün bize dedi ki: Doğrudan Ticaret Tüzüğü hakkında AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nin (GİDİK) aldığı kararda KKTC hangi sözlerle tanımlanıyor biliyor musunuz?"Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin etkin kontrolü altında olmayan bölgeler" KKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı bu tanımdan üzüntü duyduğunu açıkladı geçenlerde...KKTC Cumhurbaşkanı M. Ali Talat geçen hafta bağımsız cumhurbaşkanı olduğunu ispat için TSK ile karşı karşıya gelmişti hani. Ve Lokmacı köprüsünü yıktırıp TSK'ya ve Türkiye'ye bağımsızlığını ispat

Yazının Devamı

Katil ulusalcı mı?

26 Ocak 2007

Örneğin "katil" ile "ulusalcı" kavramını yan yana getirmek için yoğun bir çaba var.Faşistlerin adamı ya da emperyalistlerin maşası olan katil ulusalcı olabilir mi? Nedir ulusalcılık? Mandacılığın tam tersi...Ulusalcılık dediğiniz; cumhuriyetçilik, laiklik, Atatürkçülük, bağımsızlıkçılıktır... Anti-emperyalist bir tavırdır.Ulusun zenginliklerinin ulus tarafından paylaşılmasını savunmaktır.Faşistin ve katilin ulusalcı olması ne alaka? ***Cinayet sonrası sloganlarda devlete özenle vuruluyor... İktidar partisi özenle korunuyor...Peki o meşum 301. madde kimin eseri? AKP'nin değil mi?Trabzon'daki linç olaylarına ve terör bataklığına göz yumanlar kimlerdir?İktidarın atadığı valiler ve emniyet müdürleri değil mi?İrticayı geliştirerek dinci faşizmi büyüten ve ırkçı faşizme kardeş üreten kimler?Ulusalcılar, Atatürkçüler mi? Yoksa iktidarda oturanlar mı?***İkinci cumhuriyetçi (işbirlikçi) aydın, ABD'nin çizdiği yolda cumhuriyet, laiklik ve Atatürkçülüğe karşı savaşıyor.Bu değerleri yok etmek için AKP ile işbirliği yapıyor...Dolayısıyla irtica ve dinci faşizmin gelişmesine katkıda bulunuyor...Sonra da kalkıp faşizmden yakınıyor. Laiklik ve cumhuriyet aşındıkça demokrasi de aşınır...Faşizmin

Yazının Devamı

Petrol tasası...

25 Ocak 2007

"Yasa bu haliyle yürürlüğe girerse halen ülkemizde çıkarılmakta olan veya ileride çıkarılacak doğalgaz ve petrolün artık bize hiçbir faydası olmayacaktır. Yasayla devlet payı kaldırıldı ve yabancı şirketlere ülkemizden doğalgaz ya da petrolün tamamını dışarıya satma hakkı tanındı. Bu şu demektir; yarın dünyada ciddi bir petrol krizi yaşansa, biz ülkemizden çıkan petrolden asla yararlanamayacağız. Kendi petrolümüzü bize dayatılan fiyattan satın almak zorunda kalacağız. Yabancı şirket, o sırada bize savaş açmış bir ülkeye dahi petrolümüzü rahatlıkla satabilecek, biz buna engel olamayacağız. Yasa, iç ve dış karasularımızda petrol arama alanlarını toplam 12 bölgeye ayırıyor. Bunların her biri büyük bölgeler olduğundan buralarda ancak mali yapıları çok güçlü büyük uluslararası şirketler arama yapabilecek. Bizim TPAO sadece seyredecek. Ayrıca kamu yararı olmasa bile, yabancı şirket istediği takdirde devlet onun adına zorla istimlak yapmak zorunda .."Bu meselenin en hazin yanı ise... Türkiye'nin petrol kaynağını peşkeş çeken bu yasanın kamuoyunda hemen hiç tartışılmaması... Ülke petrolünün çalınmasına kimsenin ses çıkarmaması... Toplumun hazin bir yenilmişlik ve teslimiyet

Yazının Devamı

Usta tertipçiler

24 Ocak 2007

On binler Hrant Dink'i sevgi ve saygıyla son yolculuğunda uğurladı...Türk halkı teröre, ırkçı ve dinci faşizme ve de her türlü ayrımcılığa karşı tek ağız, tek yumruk oldu...Keşke daha önceki terör eylemlerinde, örneğin HSBC patlamaları sonrasında da bu tepkiyi gösterebilseydik.Keşke diplomatlarımızın ASALA tarafından katledildiği ülkelerde dünkü duyarlığın binde biri sergilenebilseydi... Umarız on binlerin dünkü duyarlığı tüm dünyaya ders olmuştur.***Katil zanlısı nasıl oldu da tabancasını ve beresini cinayetten sonra bir köşeye atmadı? Bu kadar acemi tetikçi olur mu? Sabah gazetesinde bir üst düzey yetkili bu durumu şu sözlerle açıklıyor:- Zanlıyı kasten çabuk yakalattılar. Amaç bu iş çözüldü dedirtip esas tertipçileri gözden kaybetmekti...Ayrıca, "Örgütlü değil, acemi ve bireysel bir cinayet işlendi" görüntüsü vermek istemiş olabilirler...Bu cinayet Türkiye'de derin etkiler yaratıyor.Bir; ülkemizi dışarıdan kuşatıyor... İki... Ülke içinde cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü, ulusalcı çevreleri baskı altına sokuyor... Bölünmeyi ve çatışmayı hızlandırıyor...Birkaç manyağın işi gibi gösterilen Dink cinayetinin arkasında çok usta tertipçilerin olduğu izlenimi güçlülüğünü koruyor. Ardında

Yazının Devamı

Bilerek lades...

23 Ocak 2007

- Linç teşvik ediliyor, vahim olaylara davetiye çıkarılıyor.Rahip Santoro'nun ve Hrant Dink'in katilleri işte o iklimde yetişti... Belki ikisi de aynı örgütün maşası...Belki Rahip Santoro cinayetinde tetikçiyi kullananlar ortaya çıkarılsa Hrant Dink cinayeti işlenmeyecekti....Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast kendisini cinayete teşvik eden kişinin iki yıl önce Mcdonalds'ı bombalayan Yasin Hayal olduğunu söylüyor... Onun yönetiminde 10 kadar gencin uzun süre yaylalarda silah eğitimine tabi tutulduğunu itiraf ediyor. Bir aile durumu fark edip çocuğunu çekmiş. Devletin polisi ve gizli servisleri ise nedense bu hazırlığı görememiş!Durum Trabzon'da böyle de İstanbul'da farklı mı? Hrant Dink, tehdit edildiği ve bu tehdidi açıkça dile getirdiği ve yazdığı halde korunmuyor. Gazetesinin girişine bir polisin yerleştirilmesi dahi akıl edilmiyor... En ilginci ise İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ın dünkü şu sözleri:- Olayın örgüt bağlantısı ve siyasi boyutu yoktur...Türkiye'yi tarihinde görülmemiş ölçüde sarsan ve Batı ile ilişkilerini dinamitleyen her iki cinayetin arkasında Yasin Abi'den başkasının bulunmadığını düşünmek hiç mantıklı görünmüyor... Trabzon'da geçen yıl TAYAD'lılara

Yazının Devamı

Tetiğin arkasındaki

21 Ocak 2007

Sukastın ardından fanatik milliyetçiler çıkabilir. İlk bakışta, ilk akla gelen de cinayeti Türkiye içinden aşırı sağcı unsurların işlediği yönündedir. Ne var ki, tetikçilerin arkasında kimin bulunduğu daha fazla önem taşıyor... Abdi İpekçi 1979 yılında bu nitelikte kişiler tarafından öldürüldü. O cinayet 12 Eylül darbesinin hazırlığıydı. Tetiğin arkasında Amerika'daki kimi merkezlerin olduğu bizim inancımızdır. Çünkü 12 Eylül onların senaryosu idi...Hrant Dink cinayetinde de benzer bir tablo var. Bu olay Türkiye'de hiç kimseye siyasi avantaj sağlamaz. Diasporaya veya Türkiye'yi harcamaya niyetli odaklara güç verir.Cinayet, Türkiye'nin gözünü dışarıdan içeriye çevirmiştir. Gündemini değiştirecektir.Bu arada İran ve Suriye'ye saldırmaya hazırlanan ABD'nin, AKP iktidarına baskı şansı biraz daha artmıştır.Cinayet üzerine ülkenin ve basının gösterdiği tepki olumlu oldu. Hükümet cenazeye en üst düzeyde katılarak Türkiye'nin bu olaya tepkisini daha da net ortaya koymalıdır. Alçakça cinayet Türkiye'yi dünyanın gözünde bir kez daha küçük düşürdü. Bizi dünyanın gözünde mahkûm etmek isteyen Ermeni diasporasının elini muazzam güçlendirdi. Avrupa ve ABD kamuoyunu biraz daha aleyhimize

Yazının Devamı

Yine vurulduk...

20 Ocak 2007

Hrant Dink görüşlerini cesaretle savunan bir gazeteciydi. Sözleri kimi zaman keskin görülmüştür. Bazıları da maalesef istismar edildi. Ne var ki o her zaman barışçıydı. Demokrattı. Tartışmanın tılsımına inanıyordu.Onun şahsında Türkiye'de barış vuruldu... Hatta Türkiye vuruldu...24 Nisan'a doğru Ermeniler büyük merkezlerde yürüyüşlere hazırlanırken... ABD kongresindeki soykırım tasarısı bizim açımızdan daha da mahkûm edici hale getirilirken... Türkiye'nin çevresindeki kuşatma daraltılırken... Bu cinayet Türkiye karşıtlığına muazzam bir doping etkisi yapacaktır.Hrant Dink'i kim vurdu? Bu cinayetin kimi fanatikler tarafından işlenmiş olması mümkündür... Ermeni diasporasının taşeronlarınca işlenmiş olması ihtimalini de gözden uzak tutmayalım. En ilginci ise Aydın Engin'in sözleridir. Engin'e göre, Dink geçenlerde İstanbul Valiliği'ne çağrılmış, bir Vali Yardımcısı'nın odasında meçhul bir şahıs tarafından tehdit edilmiştir.Dün alçakça katledilen kişi bu ülkenin insanıdır. Yaratacağı dünya çapında sarsıntının ağır sonuçlarını da bu ülke yaşayacaktır... Yakınlarına ve tüm ülkeye başsağlığı diliyor, bu acı olayın ayrılıkları körükleyen değil, birliği pekiştiren bir vesile olmasını

Yazının Devamı