Arapların Arapçası

19 Ocak 2007

Yönetmeliğin ne kadar gerçeklerden uzak hazırlandığını, kimi Arap ülkelerinde bile Arapça bilmenin yeterli olmadığını dostlar dün bildirdiler. Mesela... Ali Eskiocak Dubai'den yazıyor:"... Dubai bir Arap ülkesi, anadili Arapça... Ancak halkın yüzde 70'i yabancı... Dubai Ortadoğu'nun ve Asya'nın ticaret merkezi olma yolunda ilerliyor... Her tarafta büyük projeler tüm hızıyla devam ediyor. Bunların başında da hep yabancılar var... Bunlar Avrupalı, Hintli, Pakistanlı veya Filipinli... Yani hiçbirinin dili Arapça değil... Ama ortak dil İnglizce... Dubai gibi artık birçok Arap ülkesinde çalışmak için Arapça yeterli değildir, ama tek başına İngilizce bilmek yeterlidir..."Katar'dan yazan Doğan Çırakoğlu diyor ki:"Burası Arap ülkesi. Ancak Katar nüfusunun yüzde 87'si yabancı ülkelerden gelip buralarda çalışan insanlardır. Hemen her yazı hem Arapça hem de İngilizce yazılmaktadır. Burada yalnızca Arapça konuşarak gereken iletişimi sağlayamazsınız." Resmi Gazete'de birkaç gün önce yayımlanan "Yurtdışında Sürekli Görevlendirilecek Personel Hakkında Yönetmelik"te rastlanan gariplikten söz etmiştik. Arap ülkelerinde görev yapmak için Arapça bilmek yeterli olacak. Ayrıca "Arapçanın yaygın olarak

Yazının Devamı

Arapçalı memurlar

18 Ocak 2007

Kanunun yabancı dil bilgisi yeterliliğiyle ilgili maddesi aynen şöyle:MADDE 9 - Personelin öncelikle görevlendirileceği ülkenin resmi dilini veya İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinden birini bilmesi şarttır. Ancak Arapçanın yaygın olarak konuşulduğu ülkelerde Arapçanın bilinmesi yeterlidir. Yabancı dil bilgisi yeterliliği için Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı'ndan en az seksen puan alınması veya buna denk kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip olunması şarttır.***Sadece Arapça bilen bir eleman resmi dili Arapça olan bir ülkede görevlendirilebiliyor... Bu tamam... Ancak bu eleman, yukarıdaki maddeye göre, "Arapçanın yaygın olduğu ülkelerde" de görev alabiliyor. Hangi ülkelerdir bunlar? Örneğin Fransa veya İngiltere'de de Arapça konuşan çok kişi var. Bu ülkeler de kapsama giriyor mu!? Hangi ülkeler giriyor?Ayrıca... Arap ülkesinde bile olsa... Türk memurun sadece Arapça bilmesi de yeter mi? Günümüzde İngilizce konuşmayan kaldı mı? Bir Arap ülkesinde sadece Arapça konuşan bir temsilcimiz diğer yabancılarla hangi dilden anlaşacak? Yönetmeliğin bu maddesi kimler için düzenlendi? Kim anlatacak? Bakanlar Kurulu tarafından

Yazının Devamı

Depreme karşı

17 Ocak 2007

Hükümet ve İstanbul Belediyesi böyle bir "slogan" ile hareket ediyor olmalı... Son olarak Ataşehir civarında okula ayrılmış bir alanın konut alanına dönüştürülmesi için verilen savaşı izledik. Anakent Belediye Meclisi alanın tümünü değilse bile yarısını konut alanına dönüştürmeyi başardı.Büyük deprem yaklaşıyor...İstanbul Anakent Belediyesi bir yandan nüfus yoğunluğundan yakınıp bir yandan da kentin konut ve gökdelenle doldurulmasına omuz veriyor...Peki yapılması gereken nedir?Yapılması gereken, depreme dayanıksız konutları saptamak ve bunları en kısa sürede boşaltarak sağlamlaştırmak ya da yerine yeni konut yapmaktır.Bu yolda Kadıköy Belediyesi olumlu bir girişimi başlattı...Yakında ihaleye çıkılacak... Bir (veya birkaç) firmaya Kadıköy'de 1998'den önce yapılmış konutların denetim işi verilecek. Konutların depreme dayanıklılığı ölçülecek. Bu işlem en geç bir yıl içinde tamamlanacak. Depreme dayanıksızlığı saptanan binaların yıkımı ya da onarımı şart koşulacak... Benzer uygulamayı diğer belediyeler de mutlaka yapmalıdır. Belediyeler rant paylaşımından arta kalan zamanlarında biraz da vatandaş için çalışmalıdır... İstanbul'da bir karış boş alan kalmayacak.. Her boş alan konut ve

Yazının Devamı

İstanbul vizesi

15 Ocak 2007

Başbakan, bu yıl öneriye bir parlak buluş daha ekledi: Otomobil plakası sınırlandırılsın...Neden? Çünkü trafik dayanılmaz bir hal aldı... Çünkü kent tam anlamıyla tıkandı.Toplu taşımacılıkta ilerleme yok.. Deniz yolu kullanılmıyor... Kentin merkezden dışarı taşınması için ciddi bir plan ve politika yok. Tam tersine, şehirde ne kadar arsa varsa üzerindeki imar izni artırılıyor... Her tarafa gökdelen inşa ediliyor... İstanbul ve diğer iki büyük kenti kurtarmak için önce nüfus artışını durdurmak gerekiyor. Peşinden Anadolu kentlerini yaşanır hale getirmek lazım... Nedense bu tür ciddi önlemler kimsenin aklından geçmiyor. Uygulamalar tam tersine kenti tıknefes etme yönünde...Bu konunun uzmanları var ülkemizde. İlgili meslek odaları var. Sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler var. Bu konularda kafa kafaya verilirse ciddi önlemler geliştirilebilir. Ne var ki bunlar ciddiyet, enerji, vizyon istiyor... İstanbul'a vizeyle girilsin önerisi Turgut Özal'ındı. Rahmetli bu parlak fikri gündemi değiştirmek istediği zamanlarda ortaya atar, sonra geriye çekilir, bıyık altından gülerek basındaki tartışmaları izlerdi. Tayyip Erdoğan aynı taktiği güdüyor. Bir iki yılda bir "İstanbul'a vize ile

Yazının Devamı

Osmanlı Saati...

14 Ocak 2007

"La Colonia Otomana a Mexico. Septembre de 1910"...Yani: "Meksika'daki Osmanlı Kolonisi... Eylül 1910"...Meksikalılara 92 yıldır zamanı gösteren Osmanlı saatinin mekanizması tıkır tıkır işliyor. Ancak çiniler hayli yıpranmış. Bu saat oraya nasıl ve niye gelmiş? Anlaşılan Meksika'daki Osmanlı kolonisi (kimlerse onlar) böyle bir şıklık yapmayı düşünmüş. İstanbul'a haber salınmış. Sultan Reşad Saray'a bağlı bir mühendis grubuyla yeterli miktarda İznik çinisini Meksika'ya göndermiş. Ortaya Osmanlı mimarisinden çizgiler taşıyan bu zarif saat kulesi çıkmış. Osmanlıca ibarelerden anlaşılıyor ki, saatin mekanik kısmı da İstanbul'dan yollanmış.Her şey iyi, güzel... Güzel de kuleyi süsleyen çiniler hayli yıpranmış. Meksikalılar bu çinilerin onarımını beklermiş. Acaba ülkemizden ilgilenen olur mu? Meksika'nın başkenti Mexico City'de, Bolivar Caddesi kavşağında, gövdesi İznik çinileriyle kaplı bir saat kulesi göze çarpıyor. Zamanında gösterişli bir anıt oluşturuyormuş. Şimdi biraz köşeye sıkışmış. Ama yine zarif ve güzel. Kulenin gövdesindeki plakette şu ibare okunuyor: Irak'ta ABD'den sonra en büyük can kaybını biz vermişiz. Normal... Orada silahsız savaşan tek ordu bizim işsizler

Yazının Devamı

Erteleme neden?

13 Ocak 2007

Tayyip Erdoğan, elektrik özelleştirilme ihalesini erteleme nedenini Lübnan dönüşü uçaktaki gazetecilere böyle açıkladı. Önceki gün ise ifade değiştirerek şöyle dedi:"Ben öyle bir şey demedim. İhaleyi, havai hatları yeraltına aldıktan sonra yapacağız. Bunu özel sektör yapsa, bu esnada kesintiler, şunlar bunlarla ülkenin başına gelecek olanların endişesini taşıyorum." Eski Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Dr. Süleyman Yaşar, dünkü Radikal'de aynen şöyle yazıyordu:"... Halbuki AKP hükümeti, elektrik dağıtım özelleştirmesinin en önemli gerekçesini "Elektrik dağıtım bölgelerinde havai hatların yeraltına alınması işleminin özel sektöre yaptırılması" olarak açıklamıştı. Çünkü, devlet parası harcanmadan özel sektör elektrik dağıtım şebekelerini yenileyecek, havai hatları yeraltına alacak ve elektrik dağıtım hizmetini böylece genişletecekti. Bu gerekçe ekonomik olarak mantıklıydı. Aynı gerekçenin özelleştirmenin iptali için kullanılması ise garip oldu. Şimdi yenileme ve genişleme için gerekli yatırım bedelleri devlet bütçesinden karşılanacak. Böylece 2006 yılına göre zaten beş kat artan 2007 kamu bütçe açığı daha da artacak..."***Devlet hangi bilgi, kültür ve mantık çerçevesi içinde

Yazının Devamı

Başbakanlık daveti

12 Ocak 2007

- Yahu Kemal Bey sen boşa dua etmezsin, dolar mı istedin, euro mu? diyor...Unakıtan da kişilikli bir cevap veriyor:- Efendim size ve arkadaşlara dua ettik, para istemedik...Acaba Başbakan hacdan dönen milletvekillerine devlet kesesinden bu daveti hangi münasebetle veriyor? Ortada bir başarı veya devlet hizmeti mi var? Tam tersinin söz konusu olduğunu haberlerdeki şu sözlerden anlıyoruz:"...Milletvekillerinin tek tek elini sıkıp 'Allah kabul etsin' diyerek haclarını tebrik eden Erdoğan, 'Gerçi Bütçe görüşmeleri sürerken bizden izin almadan gittiniz ama' sözleriyle sitem de etti...."Adamlar partiden izin almadan Bütçe görüşmeleri sırasında hacca gidiyor... Başbakan onlara ödül olarak devlet kesesinden yemek veriyor... Çok şaşırtıcı mı? Aslında pek de değil... Eğer Başbakan... Geçen yıl boyunca uluslararası alanda ödül alan bilim adamlarına... Uluslararası başarılara imza atan sanatçılara... Bir yıl içinde en çok okul bağışı yapan vatandaşlara... En başarılı öğretmenlere... En başarılı genel müdürlere vb. yemek daveti verse... O şaşırtıcı olurdu. Böylesi pek şaşırtmadı... Başbakan Erdoğan, partisinden bu yıl hacca giden 40'a yakın AKP milletvekilini Başbakanlık Konutu'nda özel bir

Yazının Devamı

Irak'ta iş ve ekmek

11 Ocak 2007

Kimse savaş ortamında karın tokluğuna çalışmak istemez... Binlerce insanımızın ateş ortasında çalışması fakirlik ve işsizliğin boyutlarını gösterir... Peki fakirlik ve işsizliği önleyemeyen bu hükümet, şirketlerin orada işçileri insan gibi çalıştırmasını da mı sağlayamaz? Sağlayabilir... Ne var ki ülkemizde egemen zihniyet çalışanı insan yerine koyan bir zihniyet değildir..."Eklenecek bir şey var mı? Okurumuz mektubuna, "Ben Irak'ta 16 ay kaldım, Eski Saray ve Musul havaalanlarında Serka şirketi için yönetici tercüman olarak çalıştım" diye başlıyor, devam ediyor: "Şu an Irak'ta binlerce Türk işçisi askeri üslerde veya koalisyon güçleri ile ABD'ye ait kamplarda çalışmakta, binlerce kamyon şoförü de karayoluyla bu kamplara malzeme taşımaktadır... Bu kamplardaki temel iş ve hizmetleri Türk işçileri yapmaktalar.. Ama bu insanların büyük bir çoğunluğu sigortasızdır. Bu işçiler haftanın 7 günü 12 saat çalışmaktalar.. Bazı şirketler işçileri uçakla taşıyor, son kazada görüldüğü gibi onların hali de içler açısı... ABD'nin terörist olduğundan kuşkulandığı kişileri kapattığı Küba'daki Guantanamo üssü 11 Ocak 2002 tarihinde yani 5 yıl önce bugün kurulmuştu... Kamptan bugüne dek 700 kişi

Yazının Devamı