Cunta malzemesi

26 Kasım 2006

12 Eylül günleri... Milli Güvenlik Konseyi işbaşında... Ali Baransel Çankaya Köşkü'nde Orgeneral Kenan Evren'in basın müşaviri... Bir sabah Konsey üyelerinden biri Ali Baransel'i telefonla arıyor, gazetelerden birindeki fıkraya dikkati çekiyor, bu konuda Kenan Paşa'nın fikrini almasını istiyor... Fıkra şudur:Şili Diktarörü Penochet'ye sormuşlar:- Turşu kurmak mı zordur, cunta kurmak mı?Pinochet şu yanıtı veriyor:- Tabii turşu kurmak... Bir teneke hıyar bulacaksınız, tuzlu suya basacaksınız, limon sıkacaksınız, haftalarca bekleyeceksiniz... Dünya kadar iş... Oysa cunta kurmak için 3 hıyar kâfidir...Baransel her sabah olduğu gibi o gün de Konsey Başkanı Evren'e basın özetlerini sunuyor. Araya, yukarıdaki fıkrayı sıkıştırıyor. Kenan Paşa üzerine alınma ve sinirlenme alametleri gösteriyor. Her zaman basından yana olan Baransel yine meslektaşlarını kolluyor:- Fakat efendim, dikkat buyurun 5 demiyor 3 diyor...Kenan Paşa bir daha bakıyor, yumuşuyor:- Haklısın diyor, adam 5 dememiş 3 demiş...Üzerine alınmıyor. Gazete iki farkla durumu kurtarıyor... Ali bizim sorularımızı yanıtlarken bu öyküye, Kenan Evren dönemini anlatacağı, "Esas Duruş" adlı kitabında da yer vereceğini söyledi.

Yazının Devamı

Cargill deveti!

25 Kasım 2006

Sanmıyoruz... CHP Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'a kulak verelim:- 4 Nisan 2006 günü Başbakanlık binasında, mahkemelerin kapatma kararı verdiği Amerikan şirketi Cargill'i kurtarmak için toplantı yapıldı. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin'in başkanlık ettiği toplantıya bazı kamu kuruluşlarının yanı sıra Cargill'in temsilcisi de katıldı. Toplantı sonunda Tarım Bakanlığı'na, biz şunların şunların yapılması gerektiğini düşünüyoruz, siz de gerekeni yapın, diyen yazı yazıldı.- Bu çok ciddi bir iddia. Emin misiniz?- Yazının kopyası elimde. Bakın size o yazıdan, toplantının amacını anlatan bir cümle okuyayım... Bunun üzerine, davalara karşı hazırlanabilecek dilekçelerle, izlenecek stratejiyi belirlemek ve yargı süreci sonunda varılabilecek olası bir aleyhte karara karşı incelenecek yol ve yöntemleri tespit etmek üzere Başbakanlık'ta bir toplantı yapılmıştır.- Başka neler var o yazıda?- Yazı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na yazılmış... Biz diyorlar, Cargill'i kurtaracak önlemlerin neler olabileceği düşündük, tespit ettik. Siz de bunlara bakın, varsa önerileriniz, onları da ekleyin ve Cargill'in kurtarılması için 5403 Sayılı Yasa'nın geçici 1. maddesini yeniden düzenleyin.

Yazının Devamı

CHP'yi sorgulamak

24 Kasım 2006

- CHP tarafından yapılan muhalefet, AKP'nin uygulamalarını ve amacını eleştirmekle sınırlı kalmaktadır. Ancak, CHP iktidara gelecek olursa, bu sorunların nasıl çözüleceği halka anlatılmamaktadır. Örneğin işsizlik sorunu gündeme getirilmektedir ama CHP'nin işsizliği nasıl ortadan kaldıracağı açıklanmamaktadır.- CHP, Kemal Derviş'in görkemli törenlerle partiye alınmasının çok ciddi bir hata olduğunu açıkça ilan etmedikçe ve bu konuda bir özeleştiri yapmadıkça AKP'nin ekonomik politikasını eleştirmesi anlamsızdır. Çünkü, AKP'nin izlediği ekonomik politika Kemal Derviş'in buyruğudur.- Her yıl 1.000.000'un (bir milyon) üzerinde kişi, 18 yaşını bitirmektedir. Bu, 5 yıllık bir seçim döneminde de 5.000.000'dan fazla yeni seçmenin devreye girmesi demektir. Bu denli genç seçmen kitlesi daima radikal siyasal partilere eğlimlidirler. Ne var ki, bu kitle eğitimsizdir, Türkiye'nin geçmişinden ve geleceğinden habersizdir. CHP'nin çaba göstermesi gerekir. Oysa, gençliğin kitlesel olarak CHP'nin içinde yer almadığı ortadadır...CHP bu eleştirilere açıklama getirmek zorundadır... Özellikle ikinci eleştiriye dikkat! CHP'yi AKP'ye alternatif olmaktan çıkarmak için halkın gözünden düşürmeye çalışmak

Yazının Devamı

Hibe dinamit!

23 Kasım 2006

"2005 - 2006 yılı patlayıcı maddelerinden bakiye kalan patlayıcı maddeleri (Dinamit 18 Kg., anfo 50 Kg., kapsül 10 bin 590 adet, fitil 5 bin 677 metre) bir şirkete (yazıda şirketin adı da verilmiş) hibe yolu ile devredilmiştir. Bilgilerinize."Bir kamu kuruluşu, kendine ait bir şeyi özel bir şirkete "hibe" edebilir mi? Üstelik de bu mal patlayıcı ise? CHP Milletvekili Erdal Karademir olayı araştırmış... DSİ yetkilisinden aldığı yanıt: "Haklısınız, o evrak gözümden kaçmış" şeklindeymiş. Şirket yetkilisi ise "Biz onu emanet diye kabul ettik", türünden gayri ciddi bir yanıt vermiş. Patlayıcılar ya çalındı ya da el altından satıldı, durum hibe kılıfıyla kurtarılmaya çalışılıyor... Erdal Karademir olayı Başbakan'a sordu, yanıt bekliyor... Ciddi bir ülkede bu yüzden ortalık birbirine girer.. Bizde kimsenin umurunda değil... Aşağıdaki resmi bilgilendirme yazısını, DSİ Kahramanmaraş Şube Müdürlüğü, geçtiğimiz temmuz ayında Kahramanmaraş Valiliği'ne yazmış: AB, limanlarımızı Kıbrıslı Rumlara açmamız için baskı yapıyormuş. Bu limanlar, bizim dış siyasetten nasipsiz imamların başına dert oldu. Finlandiya Başbakanı Vanhanen'in "6 Kasım'a kadar limanları açın" ültimatomuna, Türkiye olumlu yanıt

Yazının Devamı

Finliye cevap...

22 Kasım 2006

- Bugünkü sorun Kıbrıslı Rumlar Annan Planı'na "hayır" dediği için ortaya çıktı. Eğer Rumlar plana "evet" deselerdi bugün limanlar çoktan tüm gemilere açılmış olacaktı. Siz Rumların olumsuzluğunun bedelini Türkiye'ye ödetmeye çalışıyorsunuz. Ambargolar kaldırılacak diye açıklama yapıyorsunuz, kaldırmıyorsunuz. İlave bedel istiyorsunuz. Şunu ifade edeyim ki, Türk diplomasi gelenekleri arasında baskı altında taviz vermek diye bir şey yoktur.Umarız, "hükümet" de AB karşısında davayı bu kadar kararlı savunur...Önümüzdeki pazartesi günü Euromed toplantısı var. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu toplantıda çok sıkıştırılacağı söyleniyor. Geçenlerde Plan Bütçe Komisyonu'ndaki konuşmasında herkesin ağzını bir karış açık bırakan açıklamalar yapan ve "Finlandiya'ya takdirlerimizi sunuyoruz" diyen Abdullah Gül, acaba toplantıda Türkiye'nin çıkarlarını gereğince savunabilecek mi? Merakla bekleniyor! Finlandiya Başbakanı Vanhanen, Helsinki'de yapılan "Ulusal Parlamentoların AB Komisyonları" COSAC toplantısında ağır konuşuyor. Türkiye'ye, Kıbrıs Rum Kesimi'ne liman ve havaalanlarını açması için aralık ayının ilk haftasına kadar süre veriyor... Aksi takdirde Türkiye'nin çok olumsuz

Yazının Devamı

AB'ye geri vites

21 Kasım 2006

Gerek var mı? AKP bunu tek başına başarmıyor mu? AB ile ilişkiler bugün iki yıl öncesinin de gerisinde değil mi? Buraya nasıl gelindi?Hatırlayınız... Tayyip Erdoğan 17 Aralık'ta Brüksel'de bize AB yolunu kapatan bütün dayatmaları kabul etmiş, önemli olanın "müzakere tarihi almak" olduğunu söylemişti... Maiyetteki gazeteciler de bu şarkıya tempo tutmuştu. Müzakere tarihi alındı. Ama AB dayatması sonucu Ankara Anlaşması'nın 10 ülkeye daha genişletilmesi konusunda bir ek protokol imzalanması kabul edildi. Böylece limanları açmaya, Rumları tanımaya Türkiye söz verdi. Kıbrıs'ı satıyorsunuz diyenlere: - Ek protokol Rumları tanıma anlamına gelmez, dediler... Halkı uyuttular. Oysa attıkları imza o anlama geliyordu... AB bugün, "Söz verdiniz Kıbrıs Rumlarını tanıyacak, limanları açacaksınız, yoksa müzakereler biter" diyor. AKP susuyor. Ya Kıbrıs'ı vereceksiniz ya müzakereler duracak. Türkiye'yi bu noktaya "AB'den kopalım" diyenler mi getirdi? Yoksa "Türkiye'yi AB'ye sokuyor" sanılanlar mı? Türk halkını 2 yıl içinde AB'den kim soğuttu? Brüksel'de düşüncesizce imza atanlar değilse kim?Eğer Brüksel'de yanlış yapılmasa bugün AB ile ilişkiler yavaş ama gerçekçi bir temel üzerinde yürüyor

Yazının Devamı

Kızılay dramı...

19 Kasım 2006

Kızılay'ı "Hilali Ahmer" adıyla ilk kuran kişi Dr. Abdullah Bey imiş... Aslen Avusturyalı olan Abdullah Bey, ülkesinde tıp ve hukuk okumuş, ancak kimi sorunlar nedeniyle Osmanlı'ya sığınmış, Abdullah adını alarak Mekteb i Tıbbiye'yi Şahane'de hocalık yapmış... Üstün hizmetleri görülmüş. 1868'de Kızılay'ın kurulmasına önayak olmuş... 1874 yılında ölmüş...Dr. Abdullah Bey öldüğünde Eyüp Defterdar Camii haziresine gömülüyor. Ancak Menderes döneminde hazire yol yapımı nedeniyle küçültülürken mezar başka bir yere naklediliyor... 1994 yılında tarihçiler Abdullah Bey'in ölümünün 120. yılı nedeniyle bir toplantı düzenliyor... O vesileyle Eyüp'teki mezarını da yeniden inşa ediyorlar. Kemikleri bulup getiriyor, mezar taşını yeniliyorlar.O yıl yerel yönetimleri Refah Partisi kazanıyor. Bir yıl sonra Eyüp ve Anakent belediyelerinin marifetiyle "dönmedir" diyerek Abdullah Bey'in kemikleri Eyüp'ten alınıp başka yere taşınıyor, kabri dümdüz ediliyor...O gün Anakent Belediyesi Başkanı Tayyip Erdoğan'dır...Kızılay'ın kurucusu Abdullah Bey'in mezarı o günden beri kayıptır...Kızılay'ın üstün hizmet madalyasını verdiği kişi, Kızılay'ı kuran adamın mezarını yok edenle aynı kişidir.. Tam kara mizah...

Yazının Devamı

TÜSİAD ve onlar!

18 Kasım 2006

Şûra sürecinde dikkati çeken bir husus... İşveren kuruluşu TÜSİAD'ın laiklik çizgisinde tepki vermekte işçi kuruluşlarının önüne geçmesi oldu. Bir başka gözlemimiz... Genelde TÜSİAD'dan rüzgârlanan ve her konuda adeta TÜSİAD'ın katibi gibi yazı yazan kimi "büyük yazar"ların, laiklik konusunda TÜSİAD'a hiç destek olmamasıydı... Bunun sadece "Sonra Tayyip Bey bizi uçağına almaz" korkusundan kaynaklandığını sanmıyoruz... Anlaşılan bu takımın AKP ve destekçisi ABD'den beklentileri TÜSİAD'a yönelik beklentilerinden daha fazla... Milli Eğitim Şûrası'nda son dakikada araya sokuşturulan maddelerle imam hatip mezunlarına yine "vali, öğretmen" gibi mesleklerin yolu açıldı... Çoğunluğunu Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in belirlediği Şûra üyeleri görevlerini iyi yaptılar! Evet, kararlar tavsiye niteliğinde... Ama yine de bu kararlar gelecekte yasalara gerekçe gösterilecek, TBMM üzerinde baskı unsuru olacaktır... İmam hatiplilerle düz liselilerin eşit şansa sahip olması için ÖSS'den önce olgunluk sınavı yapılacakmış. Din devletine yönelik çalışmalar olgunluk aşamasına geldi anlaşılan... Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Ali Babacan, beraberindeki heyetle Kopenhag Havalimanı'na iniyor.

Yazının Devamı