Kızılay madalyası

5 Kasım 2006

"Kızılay Başkanı ödüle harcanan 21 bin YTL tutarın, kendi özkaynaklarından değil, bağışlardan geldiğini söylüyor. İki ihtimal var:1- Bağış yapan bunu Kızılay'a genel bağış niteliğinde yapmıştır. Bu durumda Kızılay kasasına giren para kurumun özkaynağı sayılır. Başkan'ın savunması dayanaksızdır.2 - Para 'Başbakan'a takılacak nişana harcanmak üzere' şartlı bağış olarak verilmiştir. Bu durumda ise parayı veren şahsın özel bir beklenti için bağış yaptığı ve Kızılay'ı buna alet ettiği şüphesi gündeme gelir...Kızılay Başkanı ikinci bir açıklama yapmalıdır."Profesör Yunus Kishalı da benzer soru soruyor:- Acaba nişan yaptırılmasına yönelik özel bir bağış türü mü var? Yoksa bizim bağış diye ihtiyaç sahiplerine bağışladığımız bağışları mı kastetmişler? Bir okurumuzun merakı da şu:- Başbakan devletin arsasını başka bir devlet kurumu olan Kızılay'a aktarmış... Cebinden bir şey vermemiş. Üstün hizmet bunun neresinde? Kızılay'ın Başbakan'a 21 milyar liralık madalya takmasına okurlarımızdan büyük tepki var. Prof. Cahit Özgür diyor ki: Erdoğan, "Papa siyasi noktada Cumhurbaşkanı'mız, din noktasında ise Diyanet İşleri Başkanı'mızla görüşecek" demiş. Kendisiyle görüşseydi her iki noktada da

Yazının Devamı

Doktorunu seç!

4 Kasım 2006

"Bizim hastanede hastalar artık istedikleri doktora muayene olabiliyor! Nasıl mı? Başhekimimiz Nurettin Karaoğlanoğlu'nun icadı dâhiyane bir yöntemle. Başhekim polikliniğin girişine bir barkovizyon sistemi kurdu. Ekrana belirli periyotlarla biz doktorların fotoğrafları geliyor... Alttan da hastalara ve yakınlarına hitaben şu yazı geçiyor:'Doktorunuzu istediğiniz gibi seçebilirsiniz' Yani, artık hastanemize gelenler fotoğraflarımıza bakıyor. Sonra da herhalde tipimiz hoşuna gitmişse, ilgili servise başvurup pazardan karpuz seçer gibi, ben bunu seçtim, beni o muayene etsin, diyor. Bunun adı da, hastanın istediği hekimi seçmesi oluyor! Başhekime, bu yöntemin akılla, mantıkla, bilimsellikle bir izahı var mıdır, diye sorduk. Aldığımız yanıt, 'Ben öyle uygun gördüm' oldu. Bu uygulama başladığından beri inanın kendimizi randevuevinde çalışan kadınlar gibi hissetmeye başladık..."Bakalım iktidardaki zihniyet ve onun devlet kurumlarına atadığı değerler daha ne akla hayale gelmedik görüntüler yaratacaklar... Keçiören Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ndeki doktor hanım dün telefonda ağlamaklıydı: Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, hortumlanan Müslümanlarla ilgili olarak, "Vatandaş

Yazının Devamı

Kızılay Oskarı...

3 Kasım 2006

- Abdülhamit döneminde bu ödül ve nişan Osmanlı paşalarına verilmiştir. Bu Kızılay'ın Oskarı olabilir. İnsani yardım kuruluşlarının da bazı ödülleri olması lazım. İnsanlarımızı yardıma teşvik etmek için. Biz bunu özkaynaklarımızla yapmadık. Bağışla yaptık...Okurlarımız elbet merak ediyor... Ve soruyor:- Kızılay Başkanı'nın yukarıya yaranmak istediği izlenimi veren bu ödüllendirme Kızılay'a olan güveni ve yardım isteğini artırır mı? Azaltır mı? Kızılay Başkanı Tekin Küçükali, Başbakan Tayyip Erdoğan'a üstün hizmet nişanı veriyor... Cumhurbaşkanı kabul etmemiş... Başbakan hak ettiğine inanıyor olmalı ki kabul etmiş. Kızılay Başkanı Küçükali 25 milyar liraya mal olan nişanla ilgili diyor ki: Yimpaş'la AKP arasındaki bağ araştırılıyormuş... Gönül bağı olduğu kuşkusuz ama onun da belgesini bulmak zor... CHP'ye not... CHP Genel Merkez binasının tepesinde kırmızı neon lambalarıyla yazılmış CHP harflerinin H'si kırılmış. K gibi okunuyor. "CKP" amblemi garip duruyor... Dikkatlere sunulur... Ülker grubu sözcüsü Metin Yurdagül, Ramazan'da kola satışlarının yüzde 10 arttığını söylüyor... Halkın yüzde 60 - 70'i oruç tutup günde iki öğün yemek yediği halde kola tüketimi nasıl olur da yüzde 10

Yazının Devamı

Yaş 65, yolun...

1 Kasım 2006

Yukarıdaki laflar Tayyip Erdoğan'a ait, geçen gün Denizli'de söyledi. Başbakan bunları söylerken kendisinin de emekli olduğunu unuttu anlaşılan. Evet, kendileri de emeklidir. Bir süre öncesine kadar SSK emeklisiydi. Oradan aldığı maaşı az bulunca yasanın tanıdığı hakkı kullandı, şimdi Emekli Sandığı'ndan emekli... Bu arada AKP Ordu Milletvekili Enver Yılmaz, milletvekili yaşını 65 ile sınırlayan değişiklik için imza topluyor... CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'na, milletvekili olma yaşını 65 ile sınırlayan Anayasa değişikliğine ne dediğini soruyoruz. Yanıtı:"Değişikliğe bir tek şartla destek veririm. AKP'liler de bu yasayla ilgili olarak benim vereceğim değişiklik önergeme olumlu oy kullanırlarsa. O değişiklik de şu: Hakkında yolsuzluk dosyası bulunanlar yargıda aklanmadıkça milletvekili olamaz. Gerçi bu durumda kabinenin yarısı ile AKP milletvekillerinin yaklaşık üçte biri bir daha Meclis'in yüzünü göremez ama ne yapalım. Benimki sadece bir teklif...."65 yaşla ilgili bir başka öneri de eski bakanlardan Metin Gürdere'den:"Milletvekili adayları ata binecekler. Hayvanın üzerinde iki dakika kalabilirlerse tamam... Yok, kalamazlarsa o zaman da sine - i millete devam."

Yazının Devamı

Son resepsiyon...

31 Ekim 2006

Cumhurbaşkanı Sezer ve eşinin elleri heyecan içinde sıkılıyor... Kutlama yanında... Köşk'te 7 yıl boyunca Atatürk'e layık görev yapan, cumhuriyeti türlü sıkıntılar pahasına cansiperane savunan bu soylu adama, A. Necdet Sezer'e şükran ifadeleri sunuluyor...***Sohbetlerin baş konusu tabii ki önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi... Yeni cumhurbaşkanının eşinin türbanından çok kendisinin kişiliği tartışılıyor artık... Anlaşıldı ki, o yüce koltuğa Anayasa'ya uygun görev yapacak, halkı kucaklayacak, laik cumhuriyeti savunacak bir ismin oturması her şeyden çok önem taşıyor...AKP'nin ve Erdoğan'ın bir dediğini iki etmeyecek bir yeni cumhurbaşkanının Erdoğan'dan ne farkı olur? Sohbete katılan bir rektör diyor ki:- Bu Meclis cumhurbaşkanını seçemez. Seçmemelidir. Yüzde 25 oyla cumhurbaşkanı seçilmez...Demirel ile Baykal da bu çizgiyi savunuyorlardı. Baykal değişti... CHP lideri, dünkü Sabah'ta, Çankaya için "Meclis içinden birinin" bulunabileceğini söylüyordu. Acaba Deniz Bey de önümüzdeki nisana kadar bu konuda sussa... nasıl olur? Cumhurbaşkanı Sezer'in 29 Ekim davetindeyiz... Işıl ışıl salonda binin üzerinde davetli zarif bir görüntü oluşturuyor... Neşeli sohbetlere arada kimi kaygılar

Yazının Devamı

Tanrı'ya yakarış

22 Ekim 2006

Ulu Tanrım,Her zaman her yerde ve her konuda benim de konuşmam gerektiği düşüncesinden beni arındır.Çevremdeki insanların hayatlarını yönlendirme ve hatalarını düzeltme arzusundan beni kurtar.Konuşurken gereksiz detayları anlatmamam için beynimi serbest bırak ve bir an önce konuşmanın sonuna varmamı sağla... Başkalarının ağrı ve acılarını dinleyebilme nezaket ve sabrını ver ve bu arada kendi ağrı ve sızılarımı onlara anlatmamam için dudaklarımı mühürle... (Çünkü yıllar geçip yaşlandığımda, ağrı ve sızılar artıyor ve bunlardan herkese bahsetmek bana ayrı bir zevk veriyor)... Lütfen Tanrım bana arada sırada benim de yanılabileceğim gerçeğini öğret; Beni olabildiğince iyi insan yap. Beni melek yap da demiyorum, zira bu tip insanlarla yaşamak zordur... Tanrım ummadığımız yerlerde güzel şeyler, beklemediğimiz insanların güzel işler yapabildiklerini görebilmemi sağla ve bana bunu onlara söyleyebilme inceliğini ver. Beni mantıklı bir insan yap, kötümser yapma, benim insanlara yardımcı olabilmeme yardımcı ol, fakat onlara hiçbir zaman patronluk yapma hevesi verme bana. Her ne kadar benim çok derin bir akıl stokum olduğuna ve bu stoktan başkalarının da faydalanmamasının çok büyük kayıp

Yazının Devamı

Soykırıma savunma

21 Ekim 2006

Peki konuyu nasıl savunmalı?.. Prof. Fazıl Sağlam, Cumhuriyet'teki yazısında yararlı bilgiler veriyor... Diyor ki:- Önemli olan, tehcir (zorunlu göç) sırasında gerçekleşen ölüm ve öldürme fiillerinin Türkiye'nin de taraf olduğu "BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi" anlamında bir "soykırım" niteliği taşımadığının bilimsel titizlikle savunulmasıdır...Profesör Sağlam, Fransız Meclisi'nin aldığı "soykırım olmamıştır diyene hapis cezası verilmesini öngören" yasaya karşı çıkışımızın fazla etkisi olmayacağı görüşünde... Yahudi soykırımına ilişkin benzer bir yasanın Avrupa'nın birçok ülkesinde geçerli olduğunu hatırlatan Prof. Sağlam, ifade özgürlüğünün sonsuz olmadığını, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, dinsel nefret savunuculuğu gibi nedenlerle zaten sınırlanabildiğini belirtiyor...Sayın Profesör özetle... Fransa'yı "ifade özgürlüğü" kavramına tutunarak eleştirmek yerine... Türkiye'nin soykırımla suçlanamayacağını, hukuki çerçevede savunmanın daha uygun olacağını kaydediyor... Bilgilerimizi BM'nin yukarıda belirtilen sözleşmesi üzerinde yoğunlaştırmamız gerekiyor... Ermeni soykırımı ile suçlamalar karşısında yıllardır her kafadan ayrı ses çıkıyor... "Biz onları

Yazının Devamı

Kaf Dağı'nın ardı

20 Ekim 2006

- PKK'lı dağda silahlı gezeceğine düz ovada siyaset yapsın... Bir af konusunda hükümete destek vermeye hazırım...Ağar'ın önerisi ilk bakışta barışçı bir çıkıştı ama... Altı sağlam değildi... CHP lideri Deniz Baykal bu konuda yerinde sorular sordu:- Af çıkaracağız! Peki, karşı taraf, sen af çıkarırsan ben de silahı bırakacağım, diyor mu? Hayır. Ya ne diyor? Ateşkes ilan ettim, gelin benimle pazarlık masasına oturun, diyor. Yani, silah bırakmayacak. Gerektiğinde yeniden kullanmak üzere elinin altında bulundurmaya devam edecek. Ülkeyi bölmekten, ayrı bir devlet kurmaktan vazgeçeceğim... Üniter devleti kabul edeceğim, diyor mu? Hayır, bunları da demiyor. Sen af çıkarırsan arkasından ne gelecek?"Sağ olsun! Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, merakları çabuk giderdi, af çıksa arkasından hangi tekliflerin sökün edeceğine ilişkin ipuçları verdi. Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada Batman'daki petrol rezervlerini, bölgedeki hidroelektrik enerji santrallarının gelirini istedi... Valilerin seçimle işbaşına gelmesini önerdi... Bununla bitecek mi? Hayır... PKK ve siyasi sözcülerinin istekleri "Türk Anayasası değiştirilsin, demokratik cumhuriyet adı altında bir Türk - Kürt

Yazının Devamı