- Türkiye'de siyaset tartışması yok, rejim tartışması var...Tartışılan sağ veya sol siyaset değil Anayasa ve laik demokratik Cumhuriyet'tir...Meclis Başkanı Arınç ve Başbakan Erdoğan bu hedefleri vurma başarısında iddialaşıyorlar.Arınç, üstü kapalı, Erdoğan'ı türban ve imam hatip konularında mutabakat aramakla suçluyor... Laikliğe ve Anayasal kurumlara karşı kendisinin daha cesur çıkışlar yaptığı izlenimini veriyor.Başbakan ise kendisini "çatışma ve kargaşaya yol açmamak için sustuğunu" söyleyerek savunuyor. Arınç'tan geri kalmadığını göstermek için Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, TSK ve YÖK'ü hedef alan göndermeler yapıyor... Cumhurbaşkanlığı'nın yetkilerinin cazibesi AKP'yi hareketlendiriyor. Parti içi yarış hızlanıyor.Bu yarışın yönü, geleceğe ilişkin karanlık bulutları da beraberinde taşıyor... Cumhuriyete ve Anayasal kurumlara kafa tutma yönünde gelişen yarış, yarın Cumhurbaşkanlığının AKP'nin eline geçmesi ve tüm yetkilerin bu partide toplanmasıyla birlikte laik Cumhuriyet'in de sonunu getirecektir. Çankaya'daki koltuğa Erdoğan, Arınç ya da birbaşka AKP'li oturmuş, ülke açısından farketmeyecek... Planladıkları rejim modeli aynıdır... Meclis Başkanı Arınç ve Başbakan
- Hanım, babasını da alıp getirseydin bari...Meclis'te 23 Nisan kutlamasında kürsüye çıkan çocuğumuz da böyle bir şaşkınlık yarattı... Çocuk Meclisi'nin başkanı olan yavrumuz 21 yaşında bir imam hatip öğrencisiydi. Büyüklerini ufaktan tehdit etti.- İmam hatipliler olarak engel tanımayız, bilin ki zirveye çıkacağız...vb...Bizim bildiğimiz çocuk 18 yaşına kadar olan insan yavrusudur. 18'i aşan yavru artık çocuk değildir. Efendim önemli olan orta- öğretim öğrencisi olmasıdır, deniliyorsa... Açık lisede 50 yaşında öğrenciler var. Onlar niye yok, diye sorulabilir...Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan konuşması dün Deniz Baykal tarafından bir kez daha eleştirildi. Baykal dedi ki:- Meclis Başkanı'nın sözleri, onun Türkiye'de hukuk düzeniyle, anayasal düzenle, ciddi bir çelişki ve çatışma içinde olduğunu gösteriyor. Bu ilk kez bu kadar açıkça ifade edilmiştir.Anayasal düzenle kavgalı olan, sadece Meclis Başkanı değil, AKP'nin tüm lider kadrosudur... Türkiye'yi adım adım İslam Cumhuriyeti'ne götürmekte olan bu kadro, 2007'de kendi adayını cumhurbaşkanı yaptıktan sonra belli ki laik demokratik Cumhuriyet'i de tarihe gömecektir... Bunu hayli açık şekilde belli ediyorlar... Anneler
TBMM'nin, hükümetin ve sivil toplum örgütlerinin bu tasarıya karşı hemen harekete geçmesi gerekiyor... Türk - İş ilk çıkışı yaptı, eğer tasarı yasalaşırsa Fransız mallarını boykot edeceğini açıkladı...Ancak... Yasa çıktıktan sonra boykot neye yarar? Boykotu ve Fransız Meclisi'ni baskı altına alacak her türlü etkinliği hemen başlatmak zorundayız... Kendinde güç gören her yurtsever harekete geçmeli. Fransız Meclisi'nin 16 Mayıs'ta görüşeceği yasa tasarısı... "Soykırım olmamıştır" görüşünün açıklanmasını yasaklıyor, bunu söyleyene 5 yıl hapis cezası getiriyor... Habertürk'te, Basın Kulübü programında Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın görevden alınması konuşuluyor... Orada sorulan bir soru havada kalıyor. Şu... DGM'nin devamı olan Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Şemdinli'ye savcı Sezgin Kanmaz'ı gönderiyor. Kanmaz, olay yerine gidip dönüyor. Bu olayın kendi alanlarına girmediğini söylüyor. Bu defa Ferhat Sarıkaya'ya soruşturma görevi veriliyor. Mahkemede görev yapan 4 savcı var. Neden bu dava, diğer savcılara değil de, hapiste intihar eden Enver Arpalı ve Yücel Aşkın davalarıyla başı hayli sıkışık olan Ferhat Sarıkaya'ya veriliyor? Basın Kulübü programında bu soru ortaya atıldı, hayli merak
Peki bugün hâlâ öyle midir? Millet Meclisi'nden geçen yasalar halkın istedikleri mi yoksa IMF'nin emrettikleri midir?Milletvekillerini halk mı seçer, yoksa liderler mi?Egemenlik milletin midir yoksa ABD ve AB'nin mi?Atatürk, tarihin en umutsuz günlerinde konuşuyor:"Düşman devletler Osmanlı Devleti'ne maddi ve manevi olarak saldırmış bulunuyorlar. Padişah ve halife olacak kişi, kendi yaşamını ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Ordu, adı var, kendi yok durumda..."Peki çare nedir? Ata konuşuyor:"Bu durum karşısında bir tek karar vardı: Ulus egemenliğine dayalı tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak"Hedef ve ilkemiz ne olacak? Ata anlatıyor:"...Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan daha yüksek bir işlem görmeye layık olamaz.."* * *Türkiye, Atatürk'ün 80 yıl önce öngördüğü ilkelerin çok uzağındadır. Ne halkın egemenliğini yansıtan bir demokrasi var, ne bağımsızlık onuru... Ulusal bayramlarda artık var olmayan gururların var olmayan coşkularını kutluyoruz... Kendimizi
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) hakkında olumlu - olumsuz yorumlar yapılıyor.Nedir bu tartışmaları kesmenin ve hukuku korumanın yolu?Verilen kararın gerekçesi ve dayandığı raporları kamuoyuna açıklamak...Gerekçeli kararı tam metin halinde internet sitesinde yayımlamak...HSYK'den bu açıklama bekleniyor? Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkındaki meslekten çıkarma cezası yoğun biçimde tartışılıyor... ABD Dışişleri Bakanı Rice 26 Nisan'da Türkiye'ye geliyormuş. İran'a saldırı planları son aşamasına geldi anlaşılan... Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk dün Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Göztepe'ye cami konusunu görüştü. Parka cami konusu halen yargıda. Öztürk dünkü toplantıda cami için yeni bir yer gösterdi. Caddebostan Kültür Merkezi yakınındaki bu yeri Kadir Topbaş uygun buldu. Ne var ki çıkışta dinci basın "Başkan geri adım mı atıyorsun?" diye Topbaş'ı sıkıştırdı. Bölgede cami bol. Onların derdi cami değil... Semt insanının nefeslendiği Göztepe Parkı'nı betonlamak. Dün bir kez daha o görüldü... Göztepe camii Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcı Sarıkaya meslekten ihraç edilmiş. Her şey planladığı gibi yürüse muhtemelen terfi alacaktı... Eski
Geçenlerde ABD'li Kongre Üyesi Tom Lantos, Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupta bakınız ne diyordu:- Bir hafta önce değerli büyükelçinizle ilk görüşmeyi yaptım. Kendisi bana Türkiye'nin büyük dış politika kararlarında ABD'nin yanında olacağını söyledi...Bağımsız bir ülke, gözü kapalı, kaderini başka bir ülkenin kanlı planlarına bağlar mı?Belli ki AKP'nin kendisini sıkıştıran Washington'a şirin görünmek için yapamayacağı şey yok. Ancak böyle şeylerin de elbet bedeli var. Nitekim Hizbullah lideri Harrazi birkaç gün önce NTV'ye açık açık söyledi:- ABD ile işbirliği yaptığı takdirde Türkiye'yi de hedef alacağız...New Yorker dergisinden ünlü gazeteci Seymour Hersch de geçen hafta NTV'ye: "Bir savaş halinde ABD'nin Türkiye'den destek isteyeceğini, bu durumun ülkemizde istikrarsızlık hatta iç savaş yaratabileceğini" söylüyordu...ABD önümüzdeki günlerde İran'daki nükleer tesisleri bombalayabilir. Ama ne girişeceği savaşı kazanması mümkün, ne de Türkiye'nin bu serüvenden kazançlı çıkması. Sadece karşı bombardıman ve teröre hedef olmakla kalırız. Türkiye, ABD'nin kuyruğunda ateşle oynuyor. Amerika, İran'a karşı savaş hazırlıklarını yoğunlaştırırken... Ve bu savaşın bölgeye büyük felaketler
... Rahmetlinin ölümünün bugün birinci yıldönümü...Başarıları övülüyor, adı rahmetle anılıyor.Günün diğer olayları Tansu Hanım Amerika'da IMF'ye teslim oluyor, yurtta RP'li Belediye Başkanı (Tayyip Erdoğan) İstiklal Marşı yerine Fatiha ile işe başlıyor. Geleceğe ilişkin model şekilleniyor:"Amerika'nın kucağına oturmuş bir İslam devleti."Türkiye'nin 1980 - 93 dönemine egemen olan rahmetlinin hedefi bu muydu?Türkiye'yi dış borca batırıp Amerika'nın kucağına oturturken içeride antilaik ortamı genişletip günlük hayatı şeriata teslim etmek miydi?TC'yi Suudi Arabistan'a döndürmek miydi amacı?Eğer öyle idiyse başarıları bol bol övülmelidir.Değil idiyse şu soruya yanıt aranmalıdır:"Öyleyse bugün neden bu haldeyiz?" * * *Gelelim bugüne... Turgut Özal ölümünün 13. yıldönümünde anılıyor... Övgüler, iltifatlar, yüceltmeler... Özal bir efsaneye dönüştürülüyor. Evet, kültürümüzde ölüler hayırla yâd edilir. Gidenin arkasından kötü konuşulmaz. Ancak siyasetçiler ve liderlerin icraatı tartışılmaz diye de bir kayıt yok. Aksine tartışmalı, tarihe doğru notlar düşmeliyiz.Turgut Özal zenginlerin adamıydı. "Ben zengini severim" derdi. Bir kez olsun bir sendikanın kapısından içeri adımını
- İngilizce öğretmenimiz yok, diyor hocanım, geçen yıl da yoktu zaten...- Çocuklar hiç İngilizce öğretmeni görmediler mi?- Maalesef hayır...- Peki ne yapıyorsunuz İngilizce dersinde...- Başka konular işliyoruz...Konuyla ilgilendiğimizi görünce ekliyor:- Müzik öğretmenimiz de yok... Resim, beden, elişi öğretmenlerimiz de...Bilgisayar dersleri varmış. Ama derste çocuklara gösterecekleri bir cihaz yokmuş... Yoklar bitmiyor:- Gece ve gündüzü bir kürenin üzerinde anlatmam gerekiyor, ama küre yok sınıfta, diye ekledi...Tekrar dikkatinizi çekeriz.. Bu okul İstanbul'un göbeği sayılacak bir yerdedir... Varın uzak yörelerin durumunu siz hesap edin... Anadolu'dan hemen her gün e - posta geliyor...- Okulumuzda kitap yok bize kitap gönderin.Okullarda kütüphane yok, laboratuvar yok... Yukarıda anlattığımız gibi, bir küre dahi yok.Başbakan rüyada olmalı... Bilgisayarsız okul kalmadığından söz ediyor...Babanda para varsa çağa hazırlanıyorsun... Eğer yoksa halin duman...Vurguncunun, kaçakçının, hırsızın cebini dolduran devlet, çocuğunu böyle okutuyor... Kartal - Maltepe İstanbul'un göbeği sayılır... Maltepe'de bir ilköğretim okulunda görevli öğretmenle konuşuyoruz... Söz İngilizce öğretimden