Demet Taner

30 Mayıs 2004

Demet Taner hanımefendi bu nitelikleri kişiliğinde toplamış ender insanlardan...Kendileri ünlü yazarımız Haldun Tanerin eşidir...Esas mesleği eczacılıktır... Geçmişte Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesinde çalışır, yolumuz hastaneye düştüğünde yardımcı olmak için elinden geleni yapardı. Geçenlerde bir davette ayaküstü sohbet ederken hastaneyi bıraktığını, artık Galatasaray Üniversitesinde tiyatro tarihi dersleri verdiğini anlattı...- Efendim nasıl olur eczacılıktan tiyatro hocalığına?Onu da anlattı...Haldun Taneri 1986 yılında kaybetmiştik... Demet Hanım 1989 yılında, 43 yaşında iken üniversitede doktora yapmaya başlamış... 1996 yılında doktorasını tamamlamış... 50 yaşında üniversitede hocalığa adım atmış...Artık gençlere tiyatronun tarihini ve bu arada tabii ki sevgili eşinin eserlerini anlatma fırsatını buluyor... Tiyatro dünyasında yaşıyor...Ne azim... Ne mutluluk... İrade, güç, zarafet, yaşama sevinci, yararlı olma duygusu... Başbakan Erdoğanın Londradaki demecinden iki cümle: - Kişiler laik olamaz. - Ben de imam hatip mezunuyum ve laikim... Hale Özdemir, 33 yaşında bir genç hanım... Küçük yaşlarda geçirdiği ateşli hastalık yüzünden bacakları tutmuyor. Yürüyemiyor.

Yazının Devamı

Sabataycı avı

29 Mayıs 2004

- Soner Yalçın, "Efendi" kitabıyla ilgili eleştirilerimi yanıtlarken, kitapta adı geçen bazı kişilere Sabatayist demediğini, sadece onlarla ilgili olguları alt alta sıraladığını, kararı okuyucuya bıraktığını savunmuş... Yalçının "alt alta sıraladım" dediği olgular "efendi" unvanları ile bir dizi evlilik öyküsünü içeriyor. Gerçekten bunlar doğru da olabilir. Biz, kimin hangi atasının unvanının efendi olduğunu, kimin kiminle evlendiğini tartışmıyoruz. Bizce, bunlara yüklenen anlamlar asılsız..Soner Yalçın, Osmanlıda Sabatayistlere "efendi" denirdi buyuruyor. Kitabını da bu nedenle, "Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı" olarak adlandırıyor... "Beyaz Türk" diye Sabatayistleri, yani görünüşte Müslümanlığa dönmüş Yahudileri kastediyor. "Efendi" unvanını da, sadece kendi içlerinde evlendiklerini söylediği Sabatayistlerin büyük sırrı olarak sunuyor. Sonra başlıyor, şunun sülalesindeki şu kişinin unvanı efendiydi, o efendinin oğlu bu efendinin kızıyla evlendi diye alt alta sıralamaya. Burada okuyucuya bırakılan karar bir tür boşluk doldurmaktan ibaret...Daha önce yazmıştım... "Efendi" Sabatayistlere özgü gizemli bir unvan değil. Aralarında şehzadelerin, din adamlarının da olduğu, iyi

Yazının Devamı

BOPa balıklama

28 Mayıs 2004

Başbakan Erdoğan, projenin ana hatları belli olmadan adını "gönüllüler" listesinin başına yazdırdı; "Diyarbakır BOPun yıldızı olacak" diye müjdeyi de patlattı. Başbakan, BOPun görüşüleceği G - 8 zirvesine katılmak üzere 8 Haziranda ABDye gidecek...Aynı tarihte kimi diğer Ortadoğu ülkeleri de ABDye davet edildi.Ne var ki Mısır, Katar, Tunus gibi ülkeler daveti kabul etmediler...Ürdün Kralı, geçen ay Türkiyeye yaptığı ziyaret sırasında bizimkileri BOPun uzağında durmaya davet etmişti...ABDnin demokrasi, kalkınma, özgürleştirme adı altında Irakta nasıl kan ve ölüm saçtığını gören ülkeler BOPtan uzak duruyor...Kimse bizim gibi balıklama dalmıyor BOP adı verilen meçhul projeye...Üstelik o ülkelerin başına çuval geçirilmedi.. Amerika, PKK ve Türkmenler konusunda bizi aldattığı kadar o ülkeleri aldatmadı... Her aşağılamayı sineye çeken teslimiyetçilere kimse saygı göstermez. Her belada ön safa onlar sürülür. Bunu hiç unutmayalım. BOP poker oyununda geçen bir deyimdir... Artık milletçe hayatımıza giriyor... Amerikanın İslam dünyasını terbiye etme projesinin adı BOP... Büyük Ortadoğu diye adlandırılan ve Pakistandan Fasa kadar uzanan bölgede bir dönüşümü öngörüyor... Bölgeyi kültürel ve

Yazının Devamı

Yalçının cevabı

27 Mayıs 2004

Bu konudaki yazımıza Soner Yalçın dün şu yanıtı gönderdi..."...Her yazar için eleştiri kaçınılmazdır. Eleştiri olmalıdır da... Ancak Uluç Gürkanın "Efendi" kitabıyla ilgili yorumları hakkında, "herhalde kitabı okumadı" diye düşünmekten kendimi alamadım. Enver Paşa için Sabatayist demedim. Ne dediğim kitapta yazılı. Ayrıca ne Talat Paşa ne de Menderes ve Zorlu için Sabatayist demedim, sadece olguları alt alta sıraladım, kararı okuyucuya bıraktım. Neyse zaten mesele kitaptaki bilgilerin doğruluğu, yanlışlığı değil, Uluç Gürkanın bunlara bir yanıtı yok. Uluç Gürkan kitapta yazılanlara yanıt vermiyor, sadece birtakım "sonuçlar" çıkarıyor. Kitabı okuyan her insanın çıkaracağı sonuç başkadır, Sayın Uluç Gürkan öyle anladıysa buna ne denir! Ama keşke polemik yapacağına kitapta yazılanların yanlış olduğunu ispatlasaydı...Ben, daha önceki 7 kitabımda kontrgerillayı, derin devleti, mafyayı, Gladionun elinde oyuncak olan birtakım ülkücüleri, CIAin güdümüne giren bazı Türk istihbaratçılarını yazdığımda da "vatan hainliğiyle" itham edilmiştim. "Efendi" kitabı nedeniyle benzer saldırıların yapılması beni şaşırtmaz, ancak beni yaralayan, "dostun attığı bir güldür!" Uluç Gürkan, Soner Yalçının

Yazının Devamı

Tüpraş sürprizi

26 Mayıs 2004

Aradan 20 yıl geçti... Bu sürede nice özelleştirme yapıldı. Bunların çoğu mahkemelik oldu. Bir bölümü yargıdan döndü. Bir bölümü yargıdan geçti. Ve Özelleştirme İdaresi hâlâ hukuka uygun özelleştirme yapmayı öğrenemedi... Üstelik Tüpraşla ilgili Ankara 10uncu İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararında tek bir hukuksuzluk sayılmıyor. Pek çok hukuksuzluk söz konusu..Petrol İş avukatı Gökhan Candoğana soruyoruz:- Özelleştirme İdaresi bunca hukuksuzluğu bir araya nasıl getirdi sizce?- Bir kere hukuka saygıları yok. Ben yaptım oldu şeklinde bir anlayışları var. İkincisi, hukuku da bilmiyorlar. Binlerce dolar verip yerli - yabancı onlarca danışman çalıştırmalarına karşın sürekli hata yapıyorlar... Sonuçta devleti milyonlarca dolar zarara sokuyorlar. Bence boşu boşuna harcanan bunca paranın ÖİB yetkililerinden tahsil edilmesi lazım...- Bundan sonraki hukuki süreç ne olacak? - Özelleştirme İdaresi mahkemenin kararına itiraz ettiği için dava şimdi Bölge İdare Mahkemesinde. Bölge İdare Mahkemesinin kararı ne yönde olursa olsun dava yeniden 10. İdare Mahkemesine gelecek ve mahkeme bu kez esastan karar verecek. Biz bundan sonraki süreçte sonucun değişeceğini pek zannetmiyoruz. Türkiye,

Yazının Devamı

Uyuşturucu okulda

25 Mayıs 2004

"Uyuşturucu ilkokulda"Dergiye göre İstanbulda 70 rehber öğretmen uyuşturucu satan ve kullanan öğrencileri saptamak için görevlendirilmiş. Bu öğretmenler iki yıl casus gibi çalışarak satıcı ve alıcıları belirlemiş. Ne var ki kimse bu öğretmenlerden ne rapor istiyor ne onları dinliyor... NOKTA dergisi, İstanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrahtan konuyu görüşmek için randevu istemiş. İstekleri kabul görmemiş... Bu gelişmeler bizi şaşırtmadı...Eğer mafya liderleri ellerini kollarını sallayarak yurtdışına kaçabiliyor, devlet güçleri ve yargı ne onlara ne suç ortaklarına dokunamıyorsa...Güç dengesi devlet aleyhine bir hayli bozulmuş demektir...Elbet uyuşturucu mafyası da aynı serbestlikle hareket edecektir...Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının en çok hassasiyet gösterdiği konulardan biri neydi? Alkol...Tayyip Erdoğan Belediye Başkanlığı sırasında kendine bağlı mekânlarda alkol içilmesini "gençliğe zararlı" diye yasaklamıştı...Uyuşturucu alkolden kat kat zararlı... Ama iktidarın bu konuda ciddi hiçbir hamlesine tanık olmuyoruz...Peki neydi o alkol hassasiyeti? Göründüğü kadarıyla Müslüman seçmene yönelik ucuz şov... Her şey çok ucuz... Nokta dergisinin bu

Yazının Devamı

Bir gün ormanda...

23 Mayıs 2004

Tavşan koşu dersinden A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaç tırmanmada da her zaman zayıf nota talim ediyordu.Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra toprak kazma notu hâlâ F olmasına rağmen, uçma notu Cye düşmüştü. O da ağaca tırmanmada çok zorlanıyordu.Sonuçta sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekâlı yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu, çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna "geniş tabanlı eğitim sistemi" dediler.(OSHOnun "Sezgi" kitabından) Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelip okul açmaya karar verdiler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturdu. Tavşan, müfredatta "koşma"nın bulunmasını istedi... Kuş, "uçma"nın, balık "yüzme"nin, sincap ağaca "tırmanma"nın, mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip bir müfredat programı yaptılar ve bütün

Yazının Devamı

Tüpraş biraz yaş!

22 Mayıs 2004

Ne var ki bu özelleştirmenin iptali için İdare Mahkemesine dava açan Petrol - İş Sendikası aynı iyimserliği paylaşmıyor...Petrol İş Hukuk Müşaviri Gökhan Candoğan satışın yargıdan döneceği iddiasında...- Neden?- Çünkü Rekabet Kurumu TÜPRAŞa talip olan konsorsiyumdan sadece Efremov Kautschuku mali ve teknik açıdan değerlendirerek bu karara varmıştır. Oysa değerlendirmenin tam ve sağlıklı olabilmesi için konsorsiyumun diğer ortaklarının durumunun da incelenmesi gerekiyordu. Eğer bu yapılsaydı belki rekabet hukuku açısından o ortaklara ilişkin bazı sakıncalar tespit edilecekti. Nitekim Kurulun iki üyesi bu temel eksikliğe dikkat çekerek karara muhalefet şerhlerini koymuşlardır. Sadece bu eksiklik bile Kurulun verdiği kararı hukuken geçersiz kılmaya yeterdir...Buyrun buradan yakın... Tüpraş yönetimi 28 Mayısta kuruluşu Efremov Kautschuk - Zorlu ortaklığına devredeceğini söylüyor. Görünüşte işlemler tamam. Gününü faydalı bir şekilde kullanmayı bilen insan için asıl mutluluk akşam vaktinde gelir. Tayyip Erdoğan Amerikanın bir düğün yerini bombalayıp onlarca Iraklıyı öldürmesine çok kızmış... "Bunun affedilir bir yanı yok" diyor. Amerikanın Irakı yalan gerekçelerle işgal etmesinin ve

Yazının Devamı