Hani o gençlik yıllarımızın şen kahkahalarını eski fotoğraflarda saklayan plaj... Eski İstanbul deyince akla ilk gelen resimlerden biri...Dün ihalesi yapıldı... Kadıköy Belediyesi Kadıköy sahillerinde deniz suyunu inceletmiş. Marmara Üniversitesinin yaptığı incelemeler sonucu Bostancı ve Moda kirli çıkmış... Ancak Moda - Bostancı arasında kalan Fenerbahçe, Dalyan, Caddebostan, Suadiye temiz...Şimdi Moda - Bostancı arasında 5 plaj açılıyor. İkisi paralı, üçü ücretsiz. Yatırımı yapan, iki plajı üç yıl boyunca işletecek. Masrafını bu şekilde çıkaracak... Plajların bu yazın sonuna yetişmesi bekleniyor... Kısacası... Kadıköy yakası yeniden şenleniyor...***Bir iyi habere ek olarak bir de kötü haber...İstanbul Anakent Belediyesi, Moda Sahil Yolu projesini tekrar canlandırıyor...Kurbağalıdere Köprüsü inşaatını Anıtlar Kurulu durdurmuştu. İzin çıkmış.Yeni projede Kadıköyü Bostancıya bağlayacak yol eski projedeki gibi Mühürdardan yeraltına giriyor, eski Kadınlar Plajında yer üstüne çıkıyor...Kalamışta Yelken Kulübü önündeki daralmanın da Yelken Kulübünün yıkılarak bir üst yola bağlanma şeklinde aşılacağı bildiriliyor...Bu projenin Kadıköyün nefes aldığı Moda sahilini duman edeceğini, otoban
"AKPnin Kızılayda kadrolaşma çalışması bütün hızıyla devam ediyor. Geçenlerde bir gecede 100 kişinin işine son vermişlerdi, şimdi de 1000 kişiyi daha atmak istiyorlar. Yeni Kızılay yönetimi bu iznin verilmesi için İçişleri Bakanlığına yazı yazdı, izin gelir gelmez hemen kıyıma başlayacaklar. Tabii yerlerine kendi adamlarını alacaklar.Kızılayın destek depoları denilen depoları var. Bu depolarla ilgili bir ihale açtılar. İhaleye katılan firmalardan biri 500 milyar, diğeri 1 trilyon lira fiyat verdi. İhaleyi 1 trilyon veren firma kazandı!Yine Kızılayın Boğaziçinde Vaniköy Yalısı diye bilinen bir yalı var. Hibe yoluyla verilmiş bu yalıyı geçenlerde sattılar. Günlerdir soruyoruz, kime, nasıl, hangi yöntemle ve kaça sattınız diye, bir türlü yanıt alamıyoruz.Kızılay, yıllardan beri yoksul öğrencilere burs verir. 2004 yılı için bu fona 2.4 trilyon liralık bütçe ayrıldı. Ama bu fon kullanılmıyor. İlk kez bu yıl yoksul öğrenciler Kızılaydan burs alamadı. Kızılayın her yıl açtığı gençlik kampları da ilk kez bu yıl açılmadı..."Kızılay yöneticilerinin bu iddialara bugün yanıt vereceği söyleniyor. Hadi bakalım... Deniz Baykal dünkü Grup toplantısında Kızılayla ilgili suçlamalarda bulundu.
"... Meslek liseleri olayında, özellikle meslek liselerinde yavrularını okutanlar, çocuklarının durumuna sahip çıkmamışlardır. Bunun karşısına dikilenlere toplum gereken cevabı vermemiştir... Toplum buna hazır olduğu zaman bu adım atılır..."Meslek liseleri (imam hatipler) konusundaki yasanın karşısına dikilenlerler kimlerdi? Ordu, üniversiteler, demokratik kuruluşlar, aydınlar vs... Başbakan Erdoğan tabanındaki sivil halkı işte bu kurumların karşısına dikilmeye, kitlesel cevap vermeye, yürüyüş, gösteri vs. yapmaya çağırıyor...CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi:- Kafalarının arkasındakini gerçekleştirebilmek için hangi yollara başvurabileceklerini ortaya koydular, diyor...CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadolun teşhisi ise şu:- Tabanını sokağa dökülmeye çağırmak Başbakanlık sorumluluğuyla bağdaşmaz...Şimdi bazı sorular...1 ) Halk sizi Başbakan yaparak gereken yetkiyi vermiş... Mecliste Anayasayı değiştirecek çoğunluk elde etmişsiniz. Bu destek yeterli değil mi? Halk her yasada sokağa dökülüp destek mi verecek?2 ) Şimdiye kadar yasa çıkarıp affetmediğiniz hırsız, uğursuz, vurguncu, soyguncu kalmadı... Bunları, halk sahip çıktığı, aman bir an önce çıkarın diye sokaklara
- Aslında bizim halkın yüzde 93ü aptaldır. Anayasaya evet oyu veren herkes aptaldır. Ama ben ayıp olmasın diye oranı düşük tuttum...Bu kadar aptal mıyız gerçekten? İsterseniz daha önce Kaan Arslanoğlunun "Yanılmanın Gerçekliği" adlı kitabına bir göz atalım:"... Aziz Nesinin Türkler için söylediği "çoğunluğu aptaldır" sözü aslında tüm toplumlar için geçerlidir. Nesinin kolayca benimsenen bu görüşünün bir tehlikeli yanı daha vardır. Pek çok aydın kendini Nesinin ilan ettiği akıllılar arasında saymakta ve toplumun geri kalanını kolaylıkla aptallıkla suçlayabilmektedir. Oysa aptallık toplum içinde Nesinin söylediği gibi kesin dağılımlar göstermez. Her insanda bir ölçüde aptallık, bir ölçüde akıllılık vardır. Yalnızca, aptallığın ve akıllılığın bireylerdeki oranları değişiktir. Aptal saydığımız herhangi biri, bir konuda akıllıca düşünebilirken, akıllı saydığımız bazı aydınların aptalca düşündüğünün örneklerini sık sık görmekteyiz." Aziz Nesini dün ölümünün dokuzuncu yılında saygıyla andık... O bize yıllar yılı bir şeyleri mizahla anlatmaya çalıştı. Biz onu fıkra yazarı sandık. Gülüp geçtik. Sonunda "Türklerin yüzde 60ı aptaldır" dedi. Biraz uyandık. Bir punduna getirip Aziz Ağabeye
Almanyadan yazan Berk Kermen, Frankfurttaki Büyükelçiliğimiz önünde benzer eziyetin çekildiğini, orada bekleşen yurttaşların dışarı taştığını bildiriyor...Münihte benzer manzaranın yaşandığını geçen yıl yazmıştık...Bir şey daha yazmıştık...Münihin Türk dostu Belediye Başkanı Christian Udenin tepkilerini...Christian Ude, Türkleri ve Türkiyeyi çok sevmesine rağmen Münih Konsolosluğumuzda verilen davetlere gitmeyi reddediyordu....Sebebi mi? Münihteki Türk Konsolosluğu önünde yurttaşlarımızın bekletilmesi...Bu tepkinin benzerini bugüne dek bir Türk yetkiliden görmedik...Ne dışardaki kepazeliği... Ne Ankarada yurttaşlarımızı ağaç eden yabancı elçilikleri bu şekilde protesto eden bir tek Türk siyasetçi ve bürokratın adını duymadık...Neticede... Türk vatandaşının, Türk veya yabancı elçiliğin önünde perişan edilmesi Türkiyede kimseyi Münih Belediye Başkanı Ude kadar ırgalamamaktadır... Cebine kırmızı pasaportu koymuş Türk siyasetçisinin (hatta sorunu bir türlü düzeltemeyen Dışişleri Bakanlığının) bu konuyla ilgisi fazla değildir. Yurttaşını elçilik önlerinde işportaya düşüren bir ülkenin saygınlığı kalır mı? Azerbaycanın başkenti Bakûdeki Büyükelçiliğimiz önünde Azerilerle birlikte kendi
"Dünyadaki diğer uçak şirketlerinde olduğu gibi biz de fiyat politikamızı genelde arz - talep durumuna göre belirleriz. 200 dolar olmasına karşın uçaklarımız Kıbrısa hep dolu gidip dolu gelmektedir. Elimizdeki uçak sayısı da az... Ancak önümüzdeki dönemde uçak sayısını artırınca fiyatı düşürmeyi düşünebiliriz..."Larnaka - Atina arası uçak fiyatları 120 - 140 dolar civarında... İstanbul Ercan 200 dolar... THY bu hatta rekabet olmamasından istifade ederek fiyatı yüksek tutuyor. THY birkaç kuruş kazanırken Kıbrıs fakir kalıyor.Peki çözüm? Kıbrıs ekonomisinin yolcu sayısının artışıyla canlanacağına inanan bir dostumuz diyor ki:- Türkiye, KKTC hükümetine verdiği yardımın bir bölümünü oradan alıp yolcu sübvansiyonuna vermeli. Mesela Ercana ayak basan her yolcuya 50 dolar ödemeli. Bu şekilde bir yardım Kıbrısa daha yararlı olur... Yolcu sayısının artması Kıbrıs ekonomisini her şeyden önce ve çok canlandırır... Kıbrıs izlenimlerimizi aktarırken Lefkoşa - İstanbul uçak biletinin 200 dolar gibi yüksek bir rakam olmasını eleştirmiştik. THYden adını vermek istemeyen bir yetkili dün dedi ki: Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, "ABD ile dost olabiliriz ama uşak değiliz" demiş. Adı lazım değil,
Aynı anda birkaç kilometre ötede Türk polisi kendi vatandaşını copluyor, biber gazıyla bayıltıyor, anasını ağlatıyor. Neden? "NATOya hayır" demiş de ondan. Polisimiz NATO adına vuruyor. Bakanımız NATO hatırına avuç açıyor.Gazetelerde manşetler:"Türkiye merkez ülkesi oluyor"Bodrumda bir motor ustası vardı. Kartvizitinde "İstismara müsait" diye bir ibare bulunurdu. Bizim de kimliğimizi o şekil düzenlememiz iyi olur:"Her türlü hizmete maydanoz, istismara müsait, merkez ülkesi Türkiye..."Kapitalizmin vurucu gücü NATOya yarım asır önce üye olduk... Komünist dünyaya karşı Batının kalesi olarak milli gelirimizin yüzde 30 - 40ını sürekli silaha ve orduya yatırdık... Fakir kaldık...Dünkü Varşova Paktı ülkeleri; Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Estonya, Letonya vs. bugün hem NATO hem AB üyesi... Türkiye ise Batıya onca hizmetine rağmen AB kapısında ağaç oluyor... İçeri alınacağı falan yok. Ama "Merkez ülkesi" olarak ABD ve Avrupa kapitalizmine hizmet etmeye aday... Gururluyuz... Türk büyükleri Galatasaray Üniversitesindeki konuşmasının ardından George Bushun elini sıkmak için tek sıra olmuş... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile Devlet Bakanı Beşir Atalay en ön sırada... Her
Demet Taner hanımefendi bu nitelikleri kişiliğinde toplamış ender insanlardan...Kendileri ünlü yazarımız Haldun Tanerin eşidir...Esas mesleği eczacılıktır... Geçmişte Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesinde çalışır, yolumuz hastaneye düştüğünde yardımcı olmak için elinden geleni yapardı. Geçenlerde bir davette ayaküstü sohbet ederken hastaneyi bıraktığını, artık Galatasaray Üniversitesinde tiyatro tarihi dersleri verdiğini anlattı...- Efendim nasıl olur eczacılıktan tiyatro hocalığına?Onu da anlattı...Haldun Taneri 1986 yılında kaybetmiştik... Demet Hanım 1989 yılında, 43 yaşında iken üniversitede doktora yapmaya başlamış... 1996 yılında doktorasını tamamlamış... 50 yaşında üniversitede hocalığa adım atmış...Artık gençlere tiyatronun tarihini ve bu arada tabii ki sevgili eşinin eserlerini anlatma fırsatını buluyor... Tiyatro dünyasında yaşıyor...Ne azim... Ne mutluluk... İrade, güç, zarafet, yaşama sevinci, yararlı olma duygusu... Başbakan Erdoğanın Londradaki demecinden iki cümle: - Kişiler laik olamaz. - Ben de imam hatip mezunuyum ve laikim... Hale Özdemir, 33 yaşında bir genç hanım... Küçük yaşlarda geçirdiği ateşli hastalık yüzünden bacakları tutmuyor. Yürüyemiyor.