Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ahmet Nesin Paris’te yaşıyor. Oturduğu yerden Türkiye’ye cevap yetiştiriyor (Ne de olsa Aziz Nesin’in oğlu). Başbakan’ın konuşmasını almış ele bu sefer. Bakınız ne cevaplar yetiştirmiş:
“Dünyanın değişik yerlerinde böyle çevreciler var. ‘Ne yaparsınız’ dersin, ele avuca gelecek hiçbir işleri yoktur. Sadece boş vakitlerini değerlendirmek için yaptıkları iş budur. Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim.”
“Haklısınız Sayın Başbakan, biz boş vakitlerimizi değerlendiriyoruz, siz de beş vakitlerinizi. Biz bu konuda biraz daha şanslıyız size göre, bizim boş vakitlerimizin kazası yok. Hatta elimizde fazla olduğundan, ne yapacağımızı bilemedik, isterseniz takas yapabiliriz. Siz çevrecinin daniskasısınız Başbakanım, çevrenizde de dişli dişli adamlar var, çevredeki arsaların daniskasını bilen.”
“Hortumlar büyük ölçüde kesildi, kesilmeye devam ediliyor.”
“Evet, efendim hortumları kestiniz de, sanırım yanlış kestiniz. Ankara ve Istanbul’da su sorunu çok ciddi durumda. Diğer anlamda hortumlara gelirsek, sanırım pek kesemediniz. Şu anda bir arkadaşınız dişlemekle meşgul...”
“Biz sözümüzü verdik, kurduk. Rize Üniversitesi’nin artık tıp fakültesi de var. Bütün bunlar iş bilenin kılıç kuşananın anlayışıyla attığımız adımlardır.”
“Bir tek burada itiraz edeceğim Sayın Başbakanım, benim duyduğum ve bildiğim kadarıyla, bu iş kılıçla değil de, neşter midir nedir, onunla oluyormuş. Cebinizdeki çakı bile kılıçtan daha iyidir. Delikanlılığın daniskasıdır çakı.”

Haberin Devamı

Kuş...
NTV yayınlarından çıkan “Cahillikler Kitabı” en basit konularda ne kadar cahil olduğumuzu          görmemiz bakımından yararlı bir eser... Mesela soru: “Dünyada en fazla bulunan kuş hangisidir?” Yanıt: Piliç. Dünyada 52 milyar piliç varmış. Adam başına 9 tane düşüyor. Piliç eski yıllarda yumurtaları için beslenirmiş. Romalılar etini yemeye başlamışlar. Alman piliçleri gak gak diye, Hollanda piliçleri tok tok diye, Türk piliçleri gıt gıt gıdak diye, Fransız piliç ve tavukları kotkotkodat diye ötermiş..

Kadı usulü çözüm!..
Bir fırının önünden geçerken kadı efendinin burnuna güzel kokular gelmiş.
Bakmış, vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek yatıyor. Kadı, fırıncıya ‘Ben bunu aldım’ demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: ‘Hani bizim ördek?’
Fırıncı boynunu büküp ‘Uçtu’ deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarmış, sonra korkup kaçmaya başlamış...
Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üzerine düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Koşarken çarptıkları Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda zaptiyeler hepsini yakalayarak kadı efendinin karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, ‘Bu adam ördeğimi hiç etti’diye şikâyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’
Fırıncı ‘Uçtu’ demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar ‘Uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil’ diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşın şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: ‘Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkarırsa o müslimin tek gözü çıkarıla..’
Davacı ‘Ne olacak?’ diye sorunca kadı, ‘Şimdi’ demiş, ‘Fırıncı senin gözünü çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’
Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, ‘Tamam’ demiş, ‘Karını bir geceliğine teslim edeceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.’
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi’ye:
‘Senin şikâyetin ne?’
Yahudi ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi’ demiş, ‘Adaletinle bin yaşa sen e mi?’
Kıssadan hisse: Ananı öpen kadı ise kime şikâyet edeceksin?

Haberin Devamı

Arsenik
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Kızılırmak suyunu Ankaralılara haftalarca habersizce içirmesinin ardından patlayan tartışmalarla köşeye sıkışmıştı. İzmir’in suyunu ortaya atarak kendini unutturma yoluna girdi... Son iddiası da şu:
- İzmirlilere yüksek oranda arsenikli su içirilmesi nedeniyle İzmir’de kanser patlaması yaşanıyor...
Acaba iddiasında gerçeklik payı var mı? Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer diyor ki:
- Gökçek yine demagoji yapıyor. İzmir’de görülen artışın en önemli nedenlerinden biri, vakaların daha sağlıklı olarak kayıtlara geçirilmesidir. İzmir’de kısa adı KİDEM olan “Kanser İzleme ve Denetim Merkezi” tarafından uygulanan kanser vakası kayıt sistemi Türkiye’de bir ilk olma özelliğindedir. Sağlık hizmetlerinin sunumu artarken, hastalarda kanser konusunda farkındalık yaratılmış olması da bu artışın nedenleri arasındadır. Artık insanlar düzenli kontrol yaptırmakta, kanser tanısı konduğunda da tedavi görmektedir. İzmir’deki kanser olguları artışında doğrudan arsenikle bağlantı kurmak mümkün değildir.

Haberin Devamı

Bir yanda küresel ısınma Bir yanda soğuk savaş...
Hayat her şeye rağmen güzel ama Umutlar da tükeniyor yavaş yavaş...
Haldun Ertem