Atraksiyon...
Medyanın bir toplumun yaşamında ne kadar önemli unsur olduğunu bir kez de Rasmussen olayı vesilesiyle gördük.
Bizim Başbakan NATO toplantılarında diklendi ama dik duramadı malum.
Batılılar bastırınca Rasmussen’in genel sekreterliğini kabul etti.
Basınımız ertesi sabah Başbakanı korumaya aldı:
- Rasmussen özür dileyecek... Rasmussen Roj TV için söz verdi... Obama güvence verdi vb...
Ama Rasmussen bu haberleri 24 saat içinde yalanladı.
Yalanlama haberleri satır aralarında kayboldu...
Rasmussen İstanbul’daki konuşmasında doğal olarak özür dilemeyince bu defa :
- Rasmussen sözünde durmadı, diye başlıklar atıldı...
Oysa Rasmussen söz vermemişti ki...
Medyamız aynı kıyakçılığı 2004 yılında Brüksel’deki AB Konseyi toplantılarından sonra yaptı.
Uluslararası planda başarı kazanmaya hasret olduğumuzdan zaten yenilgi haberlerini zafere dönüştürme yolunda bir içgüdü var medyada!
Brüksel’den de zafer haberleri geçildi sürekli...
Oysa orada sadece müzakere tarihi alınmış, karşılığında Kıbrıs’ı teslim sözü verilmişti...
Erdoğan ve Gül zafer kazanmış komutanlar gibi döndü Brüksel’den. Ankara’da havai fişeklerle karşılandılar.
Bugün AB üyeliği artık hayal. Kıbrıs’ın teslimi içinse hazırlıklar tamam.
Şükür ki balık hafızalı bir toplumuz. Kimse “Yahu siz dün şunu demiştiniz hani ne oldu?” diye sormuyor.
Meslek atraksiyoncuları da genellikle toplumun bu saflığına güveniyor.
Daily Telegraph gazetesine göre Türkiye’yi NATO’da büyük görevler bekliyormuş.
Tabii... “Parasız askerlerimiz” her daim hizmetlerindedir...
Haldun Ertem
* Obama’nın çelik tuvalet tankı CIA korumasında ABD’ye götürülmüş.
Tüh, eğer götürülmeseydi bazılarımız içinde boncuk bulurdu...
Akif Kökçe
Kapının sapı...
Başkan Obama’nın Türkiye’de yaptığı görüşmelerde üzerinde durduğu konulardan biri Türkiye - Ermenistan sınırının açılması idi. Wall Street Journal gazetesi, Türkiye - Ermenistan sınırının 16 Nisan günü imzalanacak anlaşmayla açılacağını yazdı. Azerbaycan sıkıntılı görünüyor. Peki bizim kapıyı açmak için yaklaşık 15 yıldır dayattığımız üç koşul ne oldu?
Onur Öymen bakınız ne diyor:
- O üç koşul şuydu... Bir; Ermenistan Anayasası’ndan ve benzer temel belgelerden Türkiye’nin toprak bütünlüğüne aykırı hükümleri çıkartacak. İki; Türkiye aleyhindeki soykırım iddiasından vazgeçecek. Konunun tarihçilerden oluşan ortak heyetler tarafından araştırılmasını kabul edecek. Üç; işgal altında bulundurduğu Azerbaycan topraklarından geri çekilecek.
Şimdi sorulacak soru şudur; biz bu koşullarımızı Ermenistan’a kabul mu ettirdik yoksa Kuzey Irak’taki kırmızı çizgilerimizde olduğu gibi bunlardan da vaz mı geçtik?
- Size göre?
- Bilmiyoruz. Sanırım yakında anlayacağız.
YHT
Pazartesi sabahı (önceki gün) saat 11:00’de Ankara’dan Eskişehir’e hareket eden hızlı tren, 12.15 sularında, Eskişehir’e varmasına 15 dakika kala aniden durdu. Bekleyiş tam 1 saat 10 dakika sürdü. Tren hareket ettiğinde özür için ücretsiz meyve suyu dağıtan hosteslere bekleme sebebi soruldu. Hostes Han›m yolculara şu bilgiyi aktard›:
“Trene elektrik sağlayan demiryolu üzerindeki direklere leylekler yuva yapmış, yağmur yağınca bu yuvalar kısa devreye sebebiyet vermiş, o yüzden elektriğimiz kesilmiş.”
Cevap yolcuları hayli düşündürdü...
Netlik
Dubai’den Mert Poyraz yazıyor:
“Yabancı iş dünyası ile ilgili haberleri genelde msnbc.com’dan takip ediyorum. Bu site, bir Microsoft - Rupert Murdoch ortaklığıdır. Verdikleri haberler eğer sahiplerden biriyle ilişkili ise, bunu haberin içinde belirtiyorlar. Mesela Microsoft’un bir firmayı satın almaya çalışmasıyla ilgili haberin altında “msnbc.com, Microsoft’un hissedarı bir şirkettir” ibaresini düşürüyorlar. Bizim medyamızda da aynı yöntem uygulansa hoş olmaz mı?”
Olur tabii... Bu işe bizde de “msnbc” öncülük edebilir.
Trajik
Başbakan Erdoğan’ın dile getirmekten hoşlandığı iki unvanı vardı:
”Amerika’nın stratejik ortağı.”
“BOP eşbaşkanıyım.”
Obama Türkiye’deki konuşmalarında ne stratejik ortaklıktan söz etti, ne BOP’tan. Anlaşılan BOP Projesi rafa kalktı. Stratejik ortaklık ise zaten bizim icadımızdı. Prof. Dr. Çağrı Erhan onu güzel izah etti:
“Bu, Bush’un Erdoğan’la yaptığı görüşmede kullandığı ‘stratejik işbirliği’ lafının ‘stratejik ortak’ diye yanlış tercüme edilmesiyle ve bizim bu yanlış tercümeyi pek sevmemizle kullanılmaya başlandı. Oysa iki ülkenin stratejik ortak olması mümkün değildi. ABD’nin stratejik ortağı İngiltere’dir mesela..”
Portre fotoğrafı nasıl çekilir? Fotoğraf objektifi ve fotoğrafçı, gözün göremediğineleri görür?
Soruların yanıtı için Güner Sarıoğlu’nun fotoğraf sergisini mutlaka gezmelisiniz. Sergi İstanbul Tarlabaşı Bulvarı No 272’de, İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde 26 Nisan’a kadar açık...
Gazeteler NATO Genel Sekreteri Rasmussen’intuvalette veya merdivende düştüğü için kolunun çıktığını yazıp duruyorlar. Rasmussen yalan söylüyor. O kol düşme sonucu çıkmamış, Recep tarafındanbilek güreşinde haşat edilmiştir. İspatı yukardaki haber.
Günel Altıntaş
