Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu sütunda 18 Aralık 2008 günü yani bundan tam üç ay önce yayımlanan yazıda Tayyip Erdoğan’ın bütçe konuşmasına yer vermiştik. Erdoğan bütçe konuşmasında aynen şöyle diyordu:
“Bakın, göreve geldiğimizde yüzde 10.3 işsizlik vardı, şu anda Türkiye’de yine 10.3 işsizlik var.”
Üç ay sonra bugün.. İşsizlik yüzde 13.6 olarak ifade ediliyor.
Üç ay arayla yüzde 3.3’lük bir artış... Sanayi çatırdıyor. Adeta bir savaş ekonomisi yaşanıyor.
Ve... Uluslararası planda hükümetler şirketleri ve ekonomileri kurtarmaya çalışırken...
Sayın Başbakan enerjisinin daha büyük bölümünü şirket batırmaya ayırıyor.
Doğan Yayın Holding’in 30 milyon borcunu üç ay geç ödemesini 826 milyon liralık vergi cezasına dönüştürdüler. Resmen batırma operasyonuna giriştiler...
Suçumuz mu? Deniz Feneri yolsuzluğunun AKP’nin kapısına kadar dayandığını ortaya çıkarmak. Başbakan’ın oğlunun kuyumcuya ortak oluşunu sorgulamak... Biat etmemek...
Bunlar bizim yarattığımız haberler de değildi... Sadece başka kaynaklardan gelen haberleri dürüstçe yayımlama, iktidarı sorgulama suçu işledik. Görmezden gelmeyi ya da Başbakan lehine saptırmayı başaramadık...
Başbakan öyle görünüyor ki, eğer 25 bin kişiye istihdam sağlayan Doğan Yayın Holding’i batırabilirse rahatlayacak. O arada tabii kentlerin talanı, rantların bölüşümü, sermayenin el değiştirmesi de gözlerden uzak tutulabilecek...
Hayırlısı, diyoruz...

Haberin Devamı

Şovmen Mehmet Ali Erbil seyircilere, “Siz böyle koyun gibi olursanız tek parti dönemine geçeriz” demiş.
İyi de, koyun gibi olmayınca da Emniyet veya Maliye’nin kurbanı oluyorsunuz...
Haldun Ertem

Dodi Dodi...
Sabah motorla Kadıköy’den Eminönü’ne geçiyoruz... Yolcular arasından bir genç kız ayağa kalktı:
- Dodi dodi dodi dodi dodi dodi... diye bağırmaya başladı. Biraz ötede oturan sakallı delikanlı elini yanı başındaki büyük çantaya soktu, bir adet “Dodi” çikolatayı aldı, koşturararak kıza verdi. Yerine geçti. Anlaşıldı ki ayağa kalkıp “Dodi dodi” diye bağıran herkese bir adet Dodi veriliyor. Yolcu motorunun içinde ayaklanıp “Dodi dodi” diye bağıranlar çoğaldı. Delikanlı koştura koştura hepsine birer adet “Dodi” yetiştirdi. Doğrusu etkili reklamdı...

Haberin Devamı

Başcumhur...
AKP’nin il başkanı gibi çalışan valiler dillere destan.. Başı Tunceli Valisi Mustafa Yaman, Kırklareli Valisi Hüseyin Avni Coş, Aydın Valisi Mustafa Malay çekiyor... Arkalarında “Ben - AKP’ye çalışan- valimi yedirmem” diyen Başbakan var.
Kimdir vali? İllerde devletin temsilcisi...
Peki devletin düzenli işleyişinden sorumlu olan Cumhurbaşkanı neden bu konuda hiç ağzını oynatmıyor?
Bu sorunun yanıtı da belli değil mi?
- Cumhurbaşkanı da zaten devletin değil AKP’nin cumhurbaşkanı ki...

Unutulan hukuk
Amerika’dan yazan okurumuz Ergenekon davasını ele almış:
- Amerika’da en önemsiz davada bile ele geçirilmiş kanıtlar gizli kalır. Bunların medyaya aksetmesi halinde dava düşer. Çünkü o takdirde jüri etki altında kalır, mahkemenin adil bir karar alması imkânsız hale gelir...
Bizim hukukumuz Amerika’dan aşağı mı? Yok canım... Bizde de soruşturmanın gizliliği esastır. Üstelik Ergenekon davası üzerinde ikinci bir gizlilik kararı da var. Buna rağmen devlet görevlileri gözaltına alınan kişilere ait belgeleri işlerine geldiği şekilde medyaya sızdırıyor. Tetikte bekleyen yandaş basın da işi yargıya bırakmadan, kişileri kamuoyu önünde mahkum ediyor. Yargısız infaz yapıyor...
Elinizde yeterli ve sağlam kanıtlar varsa neden adil yargının vereceği sonucu beklemiyorsunuz?
Neden yargıyı peşinen etki altına almaya çalışıyorsunuz?
Aceleniz ne?
İktidar partisinin bu mahkûmiyetlerden oy beklentisi mi?
Bu tür beklentilerin demokrasi ve hukukla ilgisi var mı peki?
Adalet Bakanı M. Ali Şahin kanıtların medyaya sızdırılmasının suç olduğunu, bu konuda 923 dava açıldığını bildiriyor. Ne var ki, tetikçi basın demokrasi ve hukukun bu noktadan iğfaliyle hiç ilgili değil...
Mustafa Balbay’a gelirsek... Günlükler ona mı ait? Yoksa yazıları için malzeme mi biriktiriyordu? Bilmiyoruz. Darbe teşebbüsü varsa onu da yargı ortaya çıkarır ve karara bağlar. O zaman her birlikte kınarız. Gazetecilerin gazetecilikten başka işle uğraşmamasında, demokrasi dışı tertiplere bulaşmamasında hemfikiriz. Ancak önce suların aydınlanmasını, neyin ne olduğunun anlaşılmasını beklesek daha iyi değil mi?

Haberin Devamı

Başbakan, kredi kartı mağdurlarını
dürüst bulmuyormuş!
Siz hiç gerçek bir “sahtekâr”ın kredi kartı
mağduru olduğunu gördünüz mü?
Metin Altay

Oğuz Haksever AKP’li belediye başkan
adayına soruyor:
“Büyük Düşün”ün arkasında ne var?
Ben söyleyeyim: “Büyük Götür” var.
Mustafa Kakat


Romanların atıldığı Sulukule’ye Deniz Feneri
noteri İsmet Büyükkılıç, milletvekili çocuğu, AKP’li meclis üyeleri, tarikat lideri Mahmut Hoca yerleşmiş.
Mübarek kentsel değil, köşesel dönüşüm...
Gülhan Elmas