Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kemal Kılıçdaroğlu ile giriştiği düellodan sonra bir süre ortalıkta görünmeyeceği sanılan Dengir Mir Mehmet Fırat, dün yine gazetecilerin önüne çıktı, birtakım karşı hücum ve savunmalara girişti...
Kılıçdaroğlu da peşinden konuştu. Dengir Bey yeniden golleri yedi...
Aslında yalnız o değil.. Bütün Türkiye gol yeme antrenmanında...
Ülkenin cumhurbaşkanı New York’ta Fethullah Gülen cemaatinin verdiği iftara katılıyor... Zimbabve’nin kanlı diktatörü ile aynı masaya oturuyor. Aynı Cumhurbaşkanı, bütün dünyanın soykırımcı diye nitelediği Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’i de Ankara’da ağırlamış olup dünyanın en gerici liderlerinden Suudi Arabistan Kralı Abdullah’a devlet şeref madalyası vermiş, karşılığında değeri açıklanmayan şahsi hediye almıştır... İftihara geçmiştir...
Dünya ekonomik sarsıntılar geçirirken Türkiye “Bayrama Şeker mi desek Ramazan mı?” tartışması yapıyor.
Maliye Bakanı’nın çocukları alınteriyle kazanıldığına kimsenin kuşku duymadığı sermayeleriyle 600 milyon dolara elektrik santralı kuruyor...
Radyo televizyonların ahlaklı yayın yapmasından sorumlu kurumun başındaki Zahid Bey ramazan ayının en çok ve en usta yalan söyleyen kişisi unvanını alıyor...
“Laik Türkiye” sloganıyla yollarda yürüyenler hapiste... Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan hüküm giyen parti iktidarda...
Herkes her şeyi biliyor bu ülkede. Anayasal düzen, demokrasi, hukuk, ahlak nasıl geri gelecek? Kim geri getirecek? İşte bunu kimse bilmiyor...

Haberin Devamı

Kanal 7’nin başkanı Karaman, Deniz Feneri olayını dolandırıcılık olarak değil, iş kazası olarak görüyormuş.
Siz hiç bu kadar planlı programlı iş kazası duymuş muydunuz?

Bolçi
Bolçi’ye olan     aşkımızı biliyorsunuz... Günün
birinde Ankara
dönüşü Bolu
Dağı’nda yarım
kiloluk bir
kutu Bolçi çikolatası almıştık.. İstanbul’a varana kadar bütün kutuyu tek başımıza bitirdik... Öylesine bir lezzet... Bu
çikolotayı Bolu’da mütevazı bir
pastane sahibi
Hasan Aksoy icat
etmiş... Adını Bolu Çikolatası’nı
kısaltarak Bolçi
koymuş. Hasan
Aksoy’dan her yıl daha güzel haberler
alıyoruz... Dün yine konuştuk:
- Bu yıl ihracata başladık, dedi,
Kıbrıs’a, Tunus’a,
İspanya’ya
gönderiyoruz..
Croca diye bir ürün daha ekledik
imalatımıza... Bolu dışında reklam
yapmadığımız halde Van, Adıyaman gibi yörelerden talep
geliyor... Çok hızlı gelişiyoruz...
Bolu’da bir adam tamamen yerli imkânlarla dünya çikolata pazarında yarışacak kalitede bir ürün meydana çıkardı. Sürekli
geliştiriyor.. Alkışlamaz mısınız?

Haberin Devamı

Biz
İnsanız, en şerefli mahlukuz
Deyip de pek fazla
Övünmemiz haksız
Atamız elma çaldı cennetten
Biz o hırsızların çocuklarıyız
 O.  Seyfi Orhon

Tilki 
Kurnaz tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür.
Açtır ama
şüphelenir, kontrol ederken anlar ki,
bu bir tuzaktır.
Geyik budu bir iple bombaya
bağlıdır.
Epeyce uzağa
gider ve başını
kollarının üzerine
koyarak yatar, biraz sonra çakal gelir,
budu görür ve yatan tilkiye sorar:
- Burada bir but var ya...
- Evet var
- Neden
yemedin?..
Tilki sakince
cevap verir;
- Bu gün
oruçluyum...
Çakal kendinden emin:
- Hımmmm, ben yiyeyim o zaman.
Tilki ‘Buyur
afiyet olsun’ der.
Çakal buta uzanır uzanmaz bir
patlama, ortalık toz duman, çakal yaralı vaziyette iki
seksen yerde...
Çakal gözlerini açınca ne görsün.. Tilki biraz uzakta
butu kemirmeye
başlamış bile...
Sorar:
- Lan şerefsiz
hani oruçtun?
Tilki pişkin pişkin sırıtır;
- Biraz önce
top patladı
duymadın mı?

Haberin Devamı

AB ve yolsuzluklar
Milliyet’in dünkü başyazısı şöyle bitiyordu: “AB, ünlü 301’inci madde konusunda haklı olarak gösterdiği kararlı tutumu, konu Türk demokrasisini ahlaki ölçülerde daha temiz bir zemine oturtmaya geldiğinde neden sergilemiyor?”
Aslında AB’nin Türkiye’deki yolsuzluklara hepten gözünü kapattığı söylenemez... Ancak bu konuda pek ısrarcı davranmadığı da gerçek...
Örneğin Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2004 yılı ‘İlerleme Raporu’nun  28 ve 29’uncu sayfalarında ‘Anti-Corruption Measures’ (Yolsuzluğa Karşı Ölçümler), 141’inci sayfasında da ‘Fight against fraud and corruption’ (Sahteciliğe ve yolsuzluğa karşı mücadele) başlıkları altındaki bölümlerde Türkiye’nin geçmişindeki yolsuzluğa karşı mücadele deneyimi ve  ‘yolsuzluk’ olgusu ana hatlarıyla irdeleniyor...
Türkiye’de bir ‘Yolsuzlukla Mücadele Birimi’ kurulmasına ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu’nun çıkarılmasına dair tavsiyede bulunuluyor.
Ne var ki, AB bu tür istekler konusunda fazla baskıcı davranmıyor... Bu konunun takibinde Kıbrıs ve azınlıkların sorunlarında olduğu kadar titiz değil... Bir yandan da AKP’li  dostlarını bu hassas konuda zorlamak istemediği düşünülebilir AB’nin!
Başbakan iki sözün biri hortumları kestiğini anlatıyor...
AB, fazlası için ısrarcı değil.. Anlaşılan yolsuzluklarla mücadelede gayret yurtiçinde temiz toplumdan yana güçlere düşüyor...