Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Erdoğan, Mardin’de halka yaptığı konuşmada görevi aldıklarında işsizliği yüzde 10,7 olduğunu, dünya krizinin buna üç puan eklediğini söyledi ve ekledi:
“Ben burada söz veriyorum; Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, eğer işsizliğe bir çaren varsa açıkla, o çareyi eğer yerine getirmeyen bir Tayyip Erdoğan varsa, ben siyaseti bırakmaya hazırım”...
Birincisi; Demek kriz teğet geçmemiş, çalışan kesimi fena vurmuş...
İkincisi Başbakan Erdoğan iktidara “Ben bu sorunları çözerim” iddiasıyla gelmedi mi? İşsizlik o görevi aldığında da ülkenin bir numaralı sorunu değil miydi? Kendisinin çözümü yoksa bu işi neden üstlendi?
* * *
Başbakan Yozgat’ta sanki Aydın Doğan’ın para cezasını hakettiğini anlatmaya çalışıyor. Diyor ki:
“Benim Sayın Aydın Doğan’a bir sözüm oldu. Dedim ki ‘Bak, belden aşağı vurmayın. Çocuklarımızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gelip de gazetelerinize basmayın”
Peki Doğan Grubu Erdoğan ailesine belden aşağı vurdu mu? Oğlan ve gelin kuyumcuya gizli şekilde ortak olmuş, bunu Kılıçdaroğlu siyasi mesele yapmış, bunu yazmak belden aşağı vurmak mı? Daha neler? Başbakan Doğan grubunun beline vurmak için bahane arıyor.

Haberin Devamı

Erdoğan muhalefetten yardım istemiş: “İşsizliğe çözüm üret, yerine getirmezsem, siyaseti bırakırım.”
Demek ki AKP’liler sadecekendi çocuklarına iş üretebilecek kapasiteye sahipler...

The Guardian gazetesi, Türkleri “Demokrasi konusunda zıt duyguları olan insanlar” olarak göstermiş.
Örnek olarak da Erdoğan gibi özgür basına alerjisi olan birinin büyük çoğunlukla başbakanlığa seçilmesi gösterilebilirdi...
Haldun Ertem

ÇANKAYA HAVASI
Çocuk babasına soruyor:
- Baba Cumhurbaşkanı ne iş yapar?
Babası yanıt veriyor:
- Oğlum gördüğün gibi kendisine hükümetten gelen kanunları, kararnameleri sektirmeden imzalar, iktidarın kadrolaşmasına destek verir, geri kalan zamanlarda da devletin uçağı ile bol bol gezer, daha önce görmediği memleketleri görür...
- Deniz Feneri davası, ekonomik kriz, işsizlik, yolsuzluk, seçim rüşveti falan gibi konularla uğraşmaz değil mi baba?
- Öyle ufak tefek işlerle uğraşmaz... Ha bir de Köşk’te zaman zaman yemek verir, çünkü hep tek başına yemek yerse canı sıkılır...

Haberin Devamı

ÇANTANIN SIRRI...
AKP’nin mitinglerinde dikkatinizi çekmiştir... Başbakan sahnede konuşurken sağa sola hareket ediyor, arkasında elinde çantayla duran bir şahıs da onunla birlikte dolaşıyor. Kim bu adam? O çantada ne var? Söyleyelim... Efendim, o çanta aslında çanta değil. Çanta görünümlü koruma aygıtlarından biri... Başbakan’a yönelik herhangi bir silahlı ya da bombalı saldırıda düğmesine basılır basılmaz derhal koruyucu çelik kalkana dönüşüyor. Eskiden bir saldırı halinde korumalar korudukları kişiyi hemen yere yıkıp üzerine kapanırlardı.
Günümüzde koruma artık böyle yapılıyor...

Korkulu mizah
Yılmaz Erdoğan’ın Kanal D’deki “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlı programını yapan öğrencileri, Davos’u çağrıştıracak şekilde kısacık bir “one minute” esprisi yaptılar. Yılmaz Erdoğan ardından sahneye çıkıp “İnşallah Sayın Başbakan’ı kızdırmamışızdır. Aslında ben Sayın Başbakan’ın Davos’taki tavrını tasvip ediyorum” diye açıklama yapmak gereğini hissetti.
Korku imparatorluğunda mizahın sınırları böyle çizilmiş durumda...
Zaten artık siyasi mizah yapan da kalmadı.
Deniz Baykal, “Vatandaş telefonda iktidara küfür edemiyor” diyor..
Ne küfürü... İktidarı ucundan kıyısından eleştiremiyor, AKP’nin adını bile anamıyor vatandaş... Çünkü ucundan kıyısından kesilmiş telefon konuşmalarının Ergenekon’a bile malzeme olduğunu biliyor.
İktidarla ilgili görüşünü nasıl belirtecek vatandaş? Eğer mitinglerde sızlanmaya kalkarsa korumalar önce dayak atıp sonra nezarethaneye götürüyor. Eğer medyada eleştiriyorsanız maliyeciler duruma el koyuyor, astronomik vergi cezaları giydiriyor.
AKP Türkiyesi bir demokrat ülkeye değil, Hitler Almanya’sına benziyor... Korkunun da mizahı olmuyor...

Haberin Devamı

Ana’nın tadı...
Bu hafta Diyarbakır dönüşü Başbakan’ın uçağına binen Sabah yazarı Emre Aköz kahvaltıyı anlatıyor:
“Misafirlere önce çiklet ve sıcak havlu servisi yapılıyor. Sabah kahvaltısı gayet zengin: Peynirler, meyveler, bal - kaymak, börekler, gözleme, yumurta çeşitleri (menemen, omlet, sucuklu), meyve suları, çay, kahve... Tabii bunlar bembeyaz örtüler üstünde yeniliyor.”
Başbakan hakkında doğruları yazan, (eğrileri de doğrultarak yazan) basın erbabı görüyorsunuz nasıl iyi besleniyor. Ona göre işte...

Erdoğan muhalefeti meydanlaraçağırıyor.
Meydanlara o kadar güveniyorlarsa 1 Mayıs’ta emekçilere niye yasaklıyorlar?
Gülhan Elmas