Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir İngiliz fıkrası vardır hani...  Kont hazretleri çıktığı uzun yolculuktan erken dönmüş...Yatak odasına girince ne görsün...
Leydi yatakta sırtüstü yatıyor, üzerinde bir delikanlı hareket halinde...
Kont, soğukkanlı biçimde Leydi’ye uzun bir nutuk çekmiş...
Ve sözü şöyle bağlamış:
- Size gelince delikanlı... Hiç olmazsa ben konuşurken durabilirdiniz...
AKP’ye de benzer bir sitem yöneltilebilir...
Hiç değilse kapatılma davası sürecinde biraz derlenip toparlanabilirdi... Ama hiç o havada görünmüyorlar...
Dünkü gazetelerde açık lise sınavlarından görüntüler vardı. Ve Radikal’de bir haber:
“Samsun’un Vezirköprü ilçesinde, açık lise sınavlarına bazı kız öğrenciler türbanlarını çıkarmadan bazıları ise kara çarşafla girdi. Kapıda sınava giriş belgeleri tek tek kontrol edilen öğrenciler türbanlarını çıkarmadan sınav salonuna alındı.”
Bir başka lise haberi:
“Kars’taki Cumhuriyet Lisesi’nde türban, öğretmen odası ve sınıflara kadar girdi. Lisedeki türbanlı öğrenci ve öğretmenler, okulun koridorlarında ve bahçede rahatlıkla dolaşıyor.”
Cumhuriyet Lisesi Müdürü Kaan Ilgar “İnceleme başlatacağız” demiş...
Malumunuz müdürler olsun Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik olsun, böyle olayları hep basından öğrenir ve anında soruşturma başlatırlarlar! O soruşturmaların sonu ne olur? Onu kimse bilmez...
Türban hem okullarda, hem kamuda hız kesmeden yayılıyor... AKP’nin frene basacağı falan yok...
Anlaşılan pek de umurlarında değil kapatılma..

Haberin Devamı

Es es...
Birinci lig final maçında Eskişehirspor, Boluspor’u 2 - 0 yenerek Süper Lig’e çıktı. Bu yıl Süper Lig’de Kocaeli ve Antalya ile birlikte Eskişehir’i de izleyeceğiz... Anadolu takımlarının Süper Lig’e çıkması o kentlere hem heyecan getiriyor hem ekonomilerine katkı yapıyor... Kutluyoruz üç kenti..
Eskişehir - Bolu maçı sonunda Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan kupayı takım kaptanı yerine Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a verdi. O da tek tek elini öpen futbolculara devretti. Bolu taraftarları o sırada “Siyaset dışarı” diye bağırıyordu. Oysa spor siyasetin elini öpüyordu...

Haberin Devamı

Kader utansın!..
Yazar Sungur Savran, Radikal gazetesinin 11 Mayıs tarihli pazar ilavesinde yer alan yazısına şöyle başlıyordu:
“Radikal İki’de kimi yazarlar, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den ve Türkiye’nin AB’ye aday üye olduğu 2004’ten bu yana, Türkiye soluna ve demokratlarına belirli bir analiz çerçevesinde belirli bir siyasi çizgiyi öneriyorlar. Şimdi bu analiz çerçevesi ve siyasi hat, 1 Mayıs’la birlikte paramparça oldu
1 Mayıs 2008 olayları AKP’nin işçi sınıfı düşmanı yüzünü, kimsenin görmezlikten gelemeyeceği şekilde açık biçimde ortaya koydu. Ama sadece bu kadar değil. AKP’nin demokrasi anlayışı bakımından 12 Eylülcü bir parti olduğunu da berraklaştırdı.”
Savran yazıda, Fuat Keyman ve Ahmet İnsel’in adını veriyor. Sözü Baskın Oran’a da getirerek şöyle diyordu:
“Baskın Oran ise (milletvekili adaylığı sırasında) AKP’ye daha hayırhah yaklaşıyordu. Seçilirse bu parti milletvekilleri arasında kendinden bile demokrat olanlarla gayriresmi bir grup bile kuracaktı.”
Prof. Baskın Oran, geçen pazar aynı ilavede çıkan yazısında özeleştiri yapmak yerine ulusalcıları suçladı... AKP 2004’e kadar iyiymiş. Ancak... “Ulus - devleti demokratik devlete dönüştürmeye çalışan AB reformlarının yarattığı ulusalcı tepki”yi görünce yüzgeri etmiş. Sınıfsal niteliği sırıtmış... O “sefil” kasaba kültürü kendini her yere bulaştırmaya soyunmuş... İl merkezlerinde bile içkili restoran bırakmamayı marifet sayan bir terör estirmeye başlamış, vs. vs.
Baskın Oran özetliyor:
“Ulusalcı ideoloji PKK’yı nasıl yaratıp büyüttüyse, AKP’yi de aynen öyle yaptı. Utansın bizi AKP’ye mahkûm ettiği için.”
İyi yaşama hayalleriyle kötü yola düşen kadınların da buna benzer acıklı mazeretleri vardır. Onları kötü yola düşüren hep başkalarıdır. Ancak onların öyküleri yine de biraz daha inandırıcıdır...

Haberin Devamı

Duman
Sigara yasağı       uygarlığa doğru bir adımdır... Bazıları “Efendim uygulanması mümkün değil” cinsinden temenni ile tahmin karışımı
görüşlerle yaklaşıyor konuya... Ama
uygulanacaktır...
Hatırlayınız,
şehirlerararası
otobüslerde,
trenlerde, uçaklarda insanlar fosur fosur sigara içerdi. 1996’da yasak
kondu. Ceza
uygulamasına bile
gerek kalmadı.
İnsanlar ağır ağır bu yasağa uydular...
Neden? Çünkü dumansız, kokusuz ve sağlıklı hayatın tadını aldılar. Türkiye’de uygulanacak yeni sıkı yasaklar 2 yıl önce
İrlanda’da yürürlüğe girdi. İrlanda gibi dik başlı bir toplumda
uygulamanın başarısı yüzde 98... İçiciler de yüzde 80 oranında yasaktan memnun. Çünkü yalnız kendi sigaralarını içiyorlar. Bu yasaklar sigara tüketimini yüzde 25 - 30 oranında düşürüyor. O yüzden sigara
tekelleri telaşlı.
Prof. Elif Dağlı’nın verdiği rakamlara
göre... Türkiye yılda 20 milyar dolar
yabancı sigaraya,
30 milyar dolar da
sigaradan doğan
hastalıkların
tedavisine harcıyor. Yasaklar müthiş bir döviz tasarrufu da getirecek. Söndürelim...

Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” demişti... Bugün ise “Gençliğin gelecekten ümidi yok...”
Haldun Ertem

Medya, üniversite, siyaset, asker, polis, yargı... Herkes dinleniyormuş.
“Demokrasi” diye diye ülkeyi
“Dinlenme tesisi” haline getirdiler...
Akif Kökçe