Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkemiz küreselleşmeye ayak uydurmuş, liberal ekonomi bütün kurumlarıyla yerleşmiştir. O yüzden memlekette iş yok. İş bulursan da ancak karnını doyurursun. Ama herkese her an zengin olma yolu açık. Bu yönden en talihli ülkeyiz. Şans kapınızı her gün çalabilir. Önemli olan kupon doldurmayı ihmal etmemek...
Pazartesi “On Numara”...
Çarşamba “Şans Topu”...
Perşembe “Süper Loto”...
Cumartesi “Sayısal Loto”...
Pazar “Spor Toto”...
Cumartesi, Pazar “Spor Loto”...
Her gün “İddaa”...
Her gün “Kazı Kazan”...
Her ayın 9, 19, 29’unda “Milli Piyango”...
İki günün biri “At Yarışları”...
İnternette her gün poker...
Geri kalan vaktinizi de güzelleştirme derneklerinde zar atarak değerlendirebilirsiniz.
Avukat Erdem Akyüz, “Bir sosyal hukuk devletinde insanca yaşamanın ve umudun bu kadar yitirilmesi ve kumara bağlanması görülmemiştir” diyorsa da kulak asmayın... Nasihat karın doyurmaz...
Ha bu arada televizyonlardaki şans yağmurunu unuttuk...
“Var mısın, Yok musun?” “Şansa Bak”, “Düello”, ”Çarkıfelek”, “Rus Ruleti”, “Şans Yolu”, “Şans Kapıyı Çalınca” ve daha neler neler.
Dünyada hiçbir ülke vatandaşına bu kadar çok şans kapısı açmamıştır!
Kaybeden çoğunlukta ama kazanınca da tam kazanıyorsun..
Ara sıra mızıklananlar olmuyor değil... Oluyor...
Ne var ki, bu siyaset ve ekonomi modelini millet bizzat oylarıyla tercih etti... Kaybedince mızıklamak o yüzden centilmenliğe sığmıyor!

Haberin Devamı


Prof. Şerif Mardin, “Kemalizm kuru bir ideoloji” demiş.
Kendileri için öyle olmaması lazım... Çünkü yeteri kadar sulandırdılar...
Haldun Ertem


Değer
“Cumhuriyet döneminin saygınlık değerleri içinde kendi gücüyle başarmak, kendi gücüyle kazanmak, çok önemli bir yer tutardı. Anadan babadan destek almadan, geçmişe dayanmadan çalışmak ve başarmak, Cumhuriyet değerlerinin özüydü. Cumhuriyet de geçmişinden güç almadan, kendine güvenerek, geleceği biçimleyerek kurulmuştu. Buradaki güç kaynağı da emekti, bilinçti, insanlık değerleriyle bütünleşmek hedefiydi...”
Dr.Erdal Atabek


F - 35 son sürat geçti!
Türkiye’nin 11 milyar dolar ödeyerek 100 adet F - 35 uçağı satın almasını öngören anlaşma TBMM’de görüşüldü ve süratle kabul edildi. Öne sürülen kaygıları Savunma Bakanı Vecdi Gönül bu defa da yanıtlayamadı.
Sorun malum... ABD bu uçakları yazılım kodlarını vermiyor... Vermeyince siz milli yazılımı monte edemiyorsunuz.. ABD’nin düşman saymadığı füzeler ve benzer radar güdümlü tehditlere karşı savunmasız kalıyorsunuz. Örneğin yarın PKK, ABD malı füze kullanırsa bu uçaklarımız keklik gibi avlanacak. Günün birinde Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulursa herhalde ABD füzeleri kullanacak ve bizim uçaklarımız bir çatışma halinde o füzelere karşı da etkisiz kalacak...
Yunanistan’la çatışma halinde de uçakları kullanmak mümkün değil.
Türkiye’nin son satın aldığı 30 adet F- 16 Blok 50 uçağında da milli yazılım yoktur...
CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ milli yazılımsız uçaklara verilen adı TBMM’de açıkladı: “Uçan soba borusu”
ABD, milli yazılımı neden vermiyor? Elekdağ’ın görüşü:
“ Amerika’nın bölgesel çıkarları için uygun olmayan strateji seçeneklerine Türkiye’nin başvurmasını önlemek.”
F 35’lerden sürekli, “Dünyanın en iyi uçağı” diye söz ediliyor. CHP’li Onur Öymen Meclis’te soruyor:
- Eğer F 35 dünyanın en iyi uçağı ise Almanya, Fransa, İspanya, Yunanistan bu projeye neden katılmıyor? Neden üç komşumuz Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya, Eurofighter alıyor?
Öymen, yazılım kodlarının verilmemesi üzerine İngiltere’nin projeden çıkmaya karar verdiğini, Blair‘in Bush‘la yaptığı görüşme sonucu İngilizlerin projeye geri döndüğünü anımsatıyor. İngiltere ile aynı hakları almamız halinde projeyi destekleyeceklerini belirtiyor...
Milyarlarca doların boşa gitmemesi için milli yazılımda ısrarcı olmamız gerekiyor.

Haberin Devamı


Altın 
Bir İngiliz bankasının raporunda “Türkiye’nin altın çağı sona eriyor” deniyormuş.. Demek altın çağı yaşıyormuşuz da haberimiz olmamış! Yeri gelmişken fıkrayı anlatalım...
80’lik bir ihtiyar sağda solda:
- Sekste altın çağımı yaşıyorum, diye caka satıyormuş...
- Nasıl oluyor bu, anlat hele babalık demişler...
O da anlatmış:
- Elime bir avuç cumhuriyet altını alıp kızlara çağrı yapıyorum; “Kim beni tahrik edebilirse bu altınlar onun olacak” diyorum. Hiçbiri tahrik edemiyor. Altınlar da bana kalıyor. Altın çağımı yaşıyorum.

Haberin Devamı


Adil
Şeyh Sadi anlatır... Nuşirevan-i Adil Sultan ava çıkmış, bir yerde konaklayıp av etini pişirmişler, kebaba serpecek tuz yokmuş, uşaklardan birini tuz için yakındaki köye gönderecekken sultan demiş ki:
- Tuzu para ile al!
Çevresindekiler:
- Sultanım bir parça tuzdan ne çıkar?
Nuşirevan:
- Sonra köyden parasız tuz almak hükümetçe âdet sayılıp köy harap olur; halkın bahçesinden sultan bir elma yerse uşaklar ağacı kökünden çıkarır, bir yumurta alırsa çevresindekiler bin tavuğu şişe geçirir...