Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası genel başkanlığı ile ilgili soruya Baykal:
- Bizim liderlik sorunu gibi bir gündemimiz yok, diyor.
Oysa dışardan bakınca CHP’nin bir numaralı sorunu “liderlik”miş gibi görünüyor!
Deniz Bey, liderliğini, parti içi demokrasiyi sürekli daraltarak sürdürebiliyor. Enerjisinin yarıdan fazlasını koltukta tutunmaya harcıyor. O nedenle parti içinde biatçılar, teşrifatçılar, yağcılar öne çıkıyor. Nitelikli insanlar geri plana düşüyor. Parti kaliteden uzaklaşıyor.
Deniz Bey’in artık herkesin öğrendiği bir yaşam kuralı var:
“İktidarı almam, muhalefet liderliğini de başkasına kaptırmam.”
Deniz Bey iktidara göz dikerse muhalefet koltuğunu da kaybedeceğinden korkar. Güç odaklarının kendisine çok çok o rolü verdiğini düşünür.
O yüzden ısrarla bir iktidar programı yapmaz, CHP iktidara geldiği takdirde neyi nasıl çözeceğini halk dahil kimse bilmez... Bilmediği için de oy vermez.
Deniz Bey’in politikası sosyal demokratları ömür boyu muhalefete mahkûm eder.
Bundan sonraki seçimde eğer AKP çökerse CHP yine iktidar olamaz... En kötü ihtimalle bir AKP - MHP koalisyonu kurulur...
Kendisini severiz, sayarız, yeteneklerini takdir ederiz.
Ama şunu da biliriz; Deniz Bey’le CHP buradan daha ileri gitmez.
Son seçimde elde edilen parlaklık Kılıçdaroğlu’nun, Akaydın’ın, Aziz Kocaoğlu’nun çabalarıdır. Eğer iktidara yürümek istiyorsa CHP liderlik sorununu çözmelidir. Deniz Bey CHP’nin önünden biraz olsun çekilmelidir...
Liberal yazarlar AKP’yi sorguluyormuş.
Haklarıdır... O kadaryıkama ve yağlamadan sonra ortaya böyle bir sonuç çıkmamalıydı...
Haldun Ertem
AKP’li müdür...
Seçimden bir hafta önce yazmıştık... Büyükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Avni Sandıkçı, AKP Büyükçekmece belediye başkanı adayı İlker Gürbüz’ün tanıtım programında görev almış, ellerini havaya kaldırmıştı... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e “Bu müdürü açığa alacak mısınız, yoksa terfi mi ettireceksiniz?” diye sormuştuk.
Hüseyin Çelik’ten bu yazıya cevap gelmedi. Demek harekete destek var.
AKP’nin nedenleri!
Seçim öncesi tahminler genellikle anket şirketlerine dayandırılıyor. Seçim sonrası ise kimsenin aklına anket şirketlerine, “Hangi parti neden kaybetti, neden kazandı?” gibi bir araştırma yaptırmak gelmiyor. Gazeteciler bu işi bizzat yapıyor.
O yüzden AKP’nin seçimi neden kaybettiği konusunda piyasada 60’a yakın sebep dolaşıyor!
Olay bize neyi mi hatırlatıyor... Değerli büyüğümüz rahmetli Hasan Esat Işık, 70’lerde Milli Savunma Bakanlığı’ndan istifa etmişti. Nedenini en yakınlarına bile söylemiyordu. Günaydın gazetesinde, “İşte Işık’ın 10 istifa sebebi” diye, muhtemel sebepleri alt alta sıralayıp bir masa başı haber yapmıştık.
Ertesi gün muhabirimiz Meclis kulisinde Hasan Bey’e raslamış, haberi nasıl bulduğunu sormuştu. Cevap:
- Güzeldi... İstifamın bazı sebeplerini de sizden öğrenmiş oldum...=
NATO’ya şakamız!
Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi, diye anlamlı bir türkümüz de vardır... Ama nedense işin sonunu düşünmek konusunda fazla ciddi değilizdir... Misal...
Cumhurbaşkanı Gül, Danimarka Başbakanı Anders Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasından memnunluk duyacağını açıklıyor.
Aynı gün Kanal 24’te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, tam tersi yönde konuşuyor. Roj TV olayını hatırlatıyor. Kimi Arap ülke temsilcilerinin kendisini aradığını, karikatür krizinin mimarı Rasmussen’in, NATO Genel Sekreteri olmasına karşı çıkılmasını istediklerini söylüyor.
Türkiye’nin Rasmussen’in göreve gelmesini veto etme hakkı var.
Başbakan Erdoğan bu hakkı kullanabilirmiş tonunda konuştu...
Peki, sözünü tutacak mı?
Keşke, ama ne gezer?
NATO’nun 60. yılını kutlamaya hazırlanan Avrupa şimdiden ateş püskürüyor. Tepki, Avrupa basınına bakınız hangi cümlelerle yansıyor:
“NATO, sırf İslam ülkelerinde kendisinden nefret edildiği için Rasmussen’i Genel Sekreterlik görevinden mahrum bırakırsa, ahlaki açıdan dağıldığı anlamına gelir.”
“...Durum, Türkiye’nin İslam dünyası ile fevkalade bir ‘köprü fonksiyonu’ olduğundan hâlâ övgüyle söz edenleri ve ülkenin kesinlikle AB dışında bırakılmaması gerektiğini söyleyenleri düşündürmelidir.”
“Bu Başbakan’ın Türkiye’deki demokratik reformların garantörü olduğunu düşünmek pek de iç açıcı olmasa gerek...”
Erdoğan, paşa paşa Rasmussen’e onay verecektir. İmzasını atarken etrafa “Şaka yaptık...” diye gülümserse durumu biraz kurtarır!
RTE’den şikâyet
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek diyor ki:
“Adaylık sürecinde ne yolsuzluğumuz,
ne hırsızlığımız, ne çoluk çocuğumuz kaldı.
Sadece medya değil, ilk adaylık sürecimin
geciktirilmesi ve partimin içindeki bazı genel
başkanların, başkan yardımcılarının ve
bakanların aleyhimde bazı bilgileri kamuoyuyla
paylaşması mutlak manada beni etkiledi...”
“Genel Başkan’dan şikâyet” ilginç...
* AKP’nin geleceğine ilişkin en kısa ve özlü
yorum, Yeniçağ’da Sabahattin Önkibar’dan:
“Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz....”