Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

29 Mart öncesi Başbakanı’yla, bakanlarıyla vatandaşı tehdit ettiler. Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız, hesabınızı ona göre yapın, dediler. Vatandaş düşündü, taşındı, cevabını verdi.
“Sizin tehditlerinize pabuç bırakmıyorum. Haydi başka kapıya.”
Hüsamettin Cindoruk, DP Genel Başkanlığı’na aday olacağını açıklar açıklamaz AKP’lisi, 2. Cumhuriyetçi’si, dincisi, liberali, düğmelerine aynı anda basılmışçasına saldırıya geçti. Çünkü merkez sağı bir araya getirebilecek en kuvvetli isim Cindoruk idi. Salvolar “yaşlı” diye başladı. Doz giderek artırıldı; darbeci, Ergenekoncu iftiraları havada uçuşmaya başladı. Ama hesap burada da tutmadı, Cindoruk, seçildi.
Ve Tandoğan’daki cumhuriyet mitingi... Miting Ergenekoncuların mitingiydi! Katılanlar Ceza Yasası’na göre suç işlemiş olacaklardı! Yasadan kaçabilseler de kameralardan kaçamayacaklar, soluğu Silivri’de alacaklardı. Onun için yapılacak şey pazar günü Tandoğan Meydanı’ndan uzak durmaktı.
Sonuç mu? Ellerde bayraklarla kırmızıya kesmiş Tandoğan Meydanı... “Bizi de çekin” diye kameralara el sallayan gençler - yaşlılar...
Cumhuriyetin, hukukun, çağdaşlığın, aydınlığın onurunu savunmak için yurdun dört bir yanından gelip Ata’nın huzuruna çıkan on binler...
Üç olay... Üç tehdit... Üç cevap.
Yandaş kuvvetler yalanlarının artık sökmediğini görebiliyor mu?

Haberin Devamı

Bırak, çek, gönder
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ‘Dünya Sigarasız Günü’ ilan edilen 31 Mayıs kapsamında İstanbul’da da bir kampanya düzenleniyor:
“Bırak, Çek, Gönder. Sen de Taksim’de Yüzünü Göster”
kampanyası kapsamında sigarayı bırakmaya karar verenler, bir fotoğraflarını çekerek mesajlarıyla birlikte ‘www.birakcekgonder.com’ adresine gönderecekler. Bu resimler Taksim Meydanı’ndaki dev ekrandan 31 Mayıs’tan sonra yayımlanacak...

Cevap ‘C’ şıkkı...
Doğrusu hafta sonu yayımladığımız ALES sorusunun bu kadar ilgi göreceğini hiç tahmin etmemiştik... Yüzlerce yanıt geldi. Doğru yanıt C şıkkıydı. Okurlarımızın çoğu doğruyu bildi. 10 kişiye kitap göndereceğiz demiştik. Sayı az geldi, 25’e yükselttik. Yarın fırsat olursa göndereceğimiz kitap adlarını vereceğiz... Kuradan çıkanlar:
Fatma Aslı Demiralan, Dr. Naci Sağlam, Özge Başargan, Hülya Şimşek, Aslı Çalışkan, Atakan Yıldırım, Şenol Çekin, Volkan Kaz, Sercan Aslan, Kerem Ali Yavuz, Hasan Kayın, Utkucan Ağca, Gönül Şahin, Özgür Yanılmaz, Murat Erol, Selen Eser, Rüzgar Aydın Can, Fatih Mintaş, Fatma Nurhan Kıncı, Pınar Taştutan, Aslı Çalışkan, Erengül Çiçek, Ertuğrul Işık, Oğuz Öztekin, Seval Özdemir.

Haberin Devamı

Bir efsaneydi o...
Hayatını çocukların okumasına, toplumun aydınlanmasına, ülkenin çağdaşlaşmasına adamış bu aziz insanın heykelini dikmeli, alkışlarla uğurlamalıydık... Olmadı...
Ömrünün son günlerinde saldırıya uğradı, hasta haliyle, en düzeysiz tartışmaların ortasında kaldı...
Hem evi, hem yıllar yılı bin bir emekle meydana getirdiği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği basıldı... İktidar yanlısı basın hakkında en iğrenç iftira ve yalanları üretti. Ömrü kısaltıldı...
Neden? Çünkü ülke çocuklarının ve gençlerinin tarikatların eline düşmesine karşıydı da o yüzden...
Çağdaş ve aydınlık Türkiye istiyordu, kız çocuklarının okuması için çırpınıyordu da ondan...
O artık çok bilinen öyküyü, Türkan Saylan’ın kısa yaşam öyküsü olarak onun ‘Güneş  Umuttan Şimdi Doğar’ adlı kitabından aktaralım:
“Bir adam sahilde yürüyormuş. Denizin kıyısında bir başka adamın eğilip yerden bir şey alarak denize doğru fırlattığını, bunu defalarca yaptığını görmüş. Adama yaklaşıp ne yaptığını sorduğunda, adam, ‘Karaya vurmuş yıldızları ölmesinler diye denize atıyorum’ demiş. Öbür adam ‘İyi de, milyonlarca yıldız var burada, ne fark edecek?’ deyince, yıldızları kurtarmaya çalışan adam yere eğilip bir yıldız almış, denize fırlatmış, ‘Bakın onun için fark etti’ demiş.”
Türkan Saylan ömrünün son saatlerinde yazdığı vasiyetinde de sadece çocukları düşündü; Kızlara burs, her köye okul, her kasabaya kız yurdu istedi...
Bu eşsiz insanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Onu unutmayacağız... Saygıyla...

Haberin Devamı

Bir sabah vakti...
Yaklaşık iki yıl önce... Sabahın köründe bir kitap kampanyası için Nevşehir’e gidecektik. Atatürk Havalimanı’na saat 06 sularında geldik. Baktık Türkan Saylan Hoca bir köşede oturuyor. O gün üç okul dolaştık. Akşam Ürgüp’e geldiğimizde yorgunluktan birer koltuğa çökmüştük ki Türkan Hoca vedalaşmaya geldi:
- Nereye böyle hocam?
- Yarın Antalya’da bir yurt açılışı var, oraya yetişmem lazım çocuklar...
Bir fazla çocuğun okuması veya yurt imkânına kavuşması için girişmeyeceği zahmet ve fedakarlık yoktu Türkan Hoca’nın... Gücü kuvveti de bu yüce duygularından kaynaklanıyordu kuşkusuz.

Bir “Atatürk kızı”nın, Atatürk’ün bağımsız ve çağdaş Türkiye için Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak amacıyla Samsun’a ayak bastığı günde toprağa verilecek olması tek tesellimizdir...
Haldun Ertem

* Aragones bir an önce ülkesine dönse iyi olur...
Hem muhalefete düştü hem de yaşı Ergenekon’u tutuyor...
Elif Eral