İktidardaki partinin genel seçimden sonra gelen yerel seçimde oylarını artırması genel kuraldır. Nitekim AKP, 2004 yerel seçiminde oylarını bir önceki genel seçime göre 8 puan artırmıştı. Bu defa tam tersi oldu, son genel seçime göre 8 puanlık oy kaybetti. Hem de onca rüşvete, tehdide, faullü oyunlara rağmen...
AKP şimdi hangi yolu tutacak?
Başbakan Erdoğan bu sonuçtan ders çıkartacaklarını son derece sakin ve makul cümlelerle anlatıyor... Demokrasinin gereklerine daha fazla uyacakları izlenimi veriyor...
Acaba Erdoğan bu sözünü tutabilecek mi?
Yoksa Adnan Menderes’in 1957 seçimindeki hezimetten sonra yaptığını yapacak, demokrasinin mengenesini daha fazla sıkma yoluna mi gidecek?
Kendisine seçeceği yeni çevrenin bu tercihte etkisi büyük olacak kuşkusuz...
Nalan Hocanım Bursa’dan seçimin özetini yapıyor:
“Seçimin özeti, seçmenin artık AKP’ye de pek bayılmadığı ama yerine bir şey de bulamadığı”dır.
Baykal yönetiminde sekizinci seçim yenilgisini alan CHP’nin bu seçimdeki yüzde 2 artışı kazanç diye nitelemesi züğürt tesellisi olur.
MHP’ye gelince... Umulur ki bundan böyle artık AKP’ye koltuk değneği değil muhalefet cephesinin güçlü partisi olmaya yönelir...
Doğu’nun yarısı ve Güneydoğu’nun tamamında yarışın cumhuriyete inanmayan iki parti arasında geçmesi, ülkenin geleceğine ilişkin soru işaretidir.
Netice... Seçim sonuçları ferahlatıcıdır... Vatandaş oylarıyla AKP’nin bodoslama gidişine “dur” demiştir. Şimdi geleceği yeniden inşa için “düşünme zamanı”dır.
Bir oy bir oydur
İstanbul’da 8 milyon 805 bin seçmenden 7 milyon 068 bini oy kullandı.
Bu oyların 6 milyon 878 bini geçerli sayıldı...
Büyükşehir Belediyesi için AKP’nin aldığı yaklaşık oy: 3 milyon 046 bin...
CHP nin aldığı yaklaşık oy : 2 milyon 537 bin...
Aradaki fark: 508,973
Oy kullanmayan sayısı 1 milyon 736 bin...
Herkes oyunu kullansa ortaya ne çıkardı bilinmez... Ama 1 milyon 700 bin kişinin oy kullanmamış olması yine de demokrasi adına üzerinde durulması gereken bir durum...
Karton kulübe
Sandığa gittik... Ülkede taşları yerinden oynatacak, milyonların kaderini tayin edecek bir seçimde oy verdik. Eskiden oy kulübesi diye bir şey vardı. Bu defa mühürü pusulalara iki tarafı kartonla kapatılmış uydurma mekânlarda bastık. Kimi sandıkta görevliler zarfların kapatılmasını istiyor, kimisinde istemiyordu. Kimi sandıkta zarflar seçmenlere tek tek veriliyor, kimisinde üçü birden teslim ediliyordu. Görevliler iyi eğitilmemişti. Yakalarında kimlik kartı yoktu. Oy atılan sandıklar haraptı. Mühürün mürekkebi iyi çıkmıyor ayrıca bulaşıyordu. YSK’nın sağlayacağı en iyi şartlar bunlar mı?
Ne mesaj verdi?
Her seçim sonrası olduğu gibi halktan yine yağmur gibi mektuplar, sms’ler, mailler, telefonlar gelmekte... Biz bu seçimde ne mesaj verdik? Oylarımızla kime ne demek istedik? Ne demek istemedik, soruları sorulmakta... Seçmen sarrafı Fahrettin Fidan, bu sorularla tek tek ilgilenmekte, topluca şu derin analizi yapmakta:
Seçmenin bir bölümü, “Ben yolunmayı zevk edindim. Doymak yok, yolunmaya devam” mesajı vermiştir.
Bir başka bölümü, “Tamam, beni yolun da bu işi adam gibi yapın. Canımı çok yakmadan, beni fazla bağırtmadan...” demiştir.
Diğer bir bölümü, “Bal tutan tabii ki parmağını yalar. Ama bize de tamamen avuç yalatmayın” uyarısı göndermiştir.
Tuncelili vatandaşlar “Siz çok yoruldunuz elektrik ve suyu da başkaları getirsin” demiştir.
Trakya, İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy, Çankaya seçmenleri, “dinci faşistlere, laiklik ve Atatürk düşmanlarına geçit yok, oy yok, hatta su da yok. Gerekirse arsenikli su içeriz, yine de aydınlığı seçeriz” kararlılığını vurgulamıştır.
Antalyalı seçmen Prof. Mustafa Akaydın’ı rektör atamayan YÖK ve Cumhurbaşkanı’na kırmızı kart göstermiştir.
Türkiye Deniz Baykal’a, “Onursal Genel Başkanlığa ne dersin?” sorusunu yöneltmiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Tamam, sen çok dürüst adamsın ama bu kadar dürüstlük beni bozar. Ya bana biraz zaman tanı ya sen biraz bozul” haberi göndermiştir.
Ş. Urfa “Havalar ısınıyor, cekete gerek yok” demiştir.
Ordu halkı “Büyük düşün” öğüdüne uymuş, DSP’ye oy vermiştir.
Manisa malum kişiye “Şeyini şey ettiğimin şeyi” demiştir...
Eskişehirli seçmen kendisine, “Elimdeki paranın tozu bile sizi ihya eder, oyunu ona göre kullan” diyen, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a, “Cleveland’a kadar yolun var, hızlı trene atla ve kaybol” raporu vermiştir.
Deprem Dede Işıkara son depreme; “artçı değil öncü”, demiştir...
Göbeğini kaşıyan adam Bekir Coşkun’a “değişiyorum” mesajı göndermiştir.
Bahara doğru ülkemizin dağlarına az da olsa umut yağmıştır...
* “Fosforun zekâ gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin...”
Can Akkaya
AKP, beyaz eşya dağıttığı Tunceli’de seçimi kaybetmiş. Eşyaları geri istemezler herhalde...
Haldun Ertem