Soruşturma gizlidir... Üstelik Ergenekon soruşturması üzerinde ayrıca gizlilik kararı var. Ancak AKP’li basın bu yasalara aldırmıyor. Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay hakkında üç gündür akla hayale gelmedik suçlamalar AKP’li medyada dalgalanıyor:
- Bilgisayarından darbe planları çıktı... Genelkurmay istihbarat raporu bulundu... Genelkurmay’dan aldığı bilgileri İsrail’e sızdırıyordu... vs..vs...
Yargıçlar muhtemel tahliye taleplerine karşı bu şekilde baskı altına alınıyor. İfadelerin basına yasa dışı ve yalan yanlış biçimde servis yapılmasına karşı yargı ve hükümet duyarsız. Ülkemizin “evrensel hukuk” diye mangalda kül bırakmayan “sahte demokrat” ları da tabii suskun...
Yargı kadar hastaneler ve doktorlar da baskı altında.
GATAkulli söylentileri malum... Bazı emekli albay veya generallerin aylardır haklarında iddianame hazırlanmadan hapiste tutulması çok olağan karşılanıyor ama hastalandıklarında GATA’ya yatırılmaları adeta hukuk cinayeti sayılıyor! Şüpheli olarak tutuklu bulunan Emekli Albay Arif Doğan’ın kızı Arzu Doğan, yaralı babasının üç gün boyunca hastane hastane dolaştırıldığını, hiçbir hastanenin kabul etmediğini anlatıyor... Hekimler ve hastaneler sindirildi. Süreç, cumhuriyeti ve ulusal değerleri savunanlara karşı intikam savaşına dönüştürüldü. Bir yandan da yolsuzluklar almış başını gidiyor. Ama hukuk orada işlemiyor. Çünkü iktidar ve medyası, hukuku adalet aracı olmaktan çıkardı, kendi muhaliflerini cezalandırmak için linç aracı haline getirdi.
Böylesi darbe dönemlerinde bile yaşanmadı...
Zilan Bulvarı...
Batman Belediye Meclisi, eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in adını taşıyan bulvara ‘Zilan Bulvarı’ adı verilmesini kararlaştırdı.
DTP’li Belediye Başkanı, ‘Zilan’ adını Valiliğin de uygun göreceği haberini veriyor.
Kimmiş Zilan? 1996 yılında Tunceli’de intihar saldırısı düzenleyip, 9 askerin şehit olmasına, 33 askerin de yaralanmasına neden olan canlı bomba PKK’lı Zeynep Kınacı’nın kod adı...
DTP Başkanı Ahmet Türk zaman zaman demokrasiden, kardeşlikten, barıştan dem vurur. Bu mu demokrasi ve kardeşlik? Bu resmen düşmanlık değil mi? Valilik bu ayıba boyun eğecek mi?
İntiharın sırası!
Başbakan’ın Mersin mitingi sırasında işsiz bir vatandaş, meydandaki elektrik direğine çıkarak intihar etmek istiyor. Meydandaki bazı densizler önce “Atla, atla” diye bağırıyorlar. Başbakan ilginin dağıldığını görünce, o her zamanki insan sevgisiyle, “Boş verin siz onu. Biz alıştık bunlara. Görevliler ilgilenir” diye sesleniyor... Görevliler tarafından direkten inmeye ikna edilen vatandaşı, AKP’liler pankart sopalarıyla dövüyorlar... Yaratılanı severim yaradandan ötürü gibi özdeyişler, yorumunu bu şekilde buluyor...
Obama hayrola...
Obama geliyor... Heyecan yüksek... Gazeteler şenlikli:
“Obama Türkiye’ye yeni bir dönemi başlatmak için geliyor”
“Obama’nın Türkiye’ye yapacağı ziyaret tarihe geçecek”
Sempatik Bayan Clinton ne dedi:
“Başkan Obama Türkiye ile dostluğu çok önemsiyor.”
Gelin de heyecan ve telaş yapmayın bakalım...
Ne var ki, heyecanlanınca hemen unuttuğumuz bir genel kural var:
“Büyük liderler küçük ülkelere bir şey vermeye değil, almaya giderler.”
Obama’nın isteyeceklerini de AP ajansı dünyaya yaydı zaten:
“ABD’nin Irak’tan çekilmesine, Afganistan savaşının gidişatının değiştirilmesine ve İran’ın nükleer heveslerinin bloke edilmesine” yardım isteyecek...
ABD’nin Irak’tan asker çekmesine yardım konusu ilk bakışta basit bir transit hizmeti gibi görülebilir. Ancak bu istek o kadar masum olmayabilir. ABD ara istasyon bahanesiyle Kazakistan’da kapattığı üssün yerini tutacak yeni bir üs açmak isteyebilir.
Afganistan’a gelince... Orada uzun sürecek belalı bir savaş var. Afganistan’daki müttefik güçlerinin eski komutanı, emekli General David Barno, oradaki savaşın daha 25 yıl sürebileceğini anlattı geçenlerde Senato’da...
Obama Afganistan’daki 33 bin kişilik güce 17 bin kişilik takviye kararını imzaladı. Ancak ABD’nin orada daha fazla muharip güce ihtiyacı var. Ne demişti Soros:
- Türkiye’nin en önemli ihraç maddesi askeridir...
Obama mesajı almış görünüyor...
* Gaziantep’te Cemil Alevli İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencisi Ersin Kesen akşam eve kolunda bir yazıyla dönmüş... Çocuğun kolunda “TEM PAR” yazıyormuş... Annesi sormuş:
- Kim yazdı oğlum bunu?
- Öğretmenim yazdı.
- Ne demekmiş bu?
- Temizlik parası demek... 2 TL temizlik parasını götürmezsem öğretmen okula almayacak...
Gazeteciler baba Ahmet Kesen’e ne diyeceğini soruyorlar:
- Öğretmenler “yok”tan anlamıyorlar mı?
Cebimde 2 TL olsa vermez miyim?...
İşte size bir dünya devi olma yolundaki ülkemizden ibretlik tablo...
Mersin’de “Türkiye’nin 2. Atatürk’ü Erdoğan” yazılı pankart Başbakan’ın korumaları tarafından indirilmiş.
Sağ olsunlar, Atatürk’ün yüce şahsiyetini de korumuşlar...
Haldun Ertem