Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


Fatih Altaylı‘yı bir dostu aramış... Bizim Habertürk’le ilgili yazımızdan söz etmiş. Altaylı bizim Milliyet’te yazdığımızı duyunca şaşırmış! “O hâlâ yazıyor mu?” diye sormuş. Dünkü yazısında diyordu ki:
“Son olarak yıllar önce okumuştum. Oğlu evlenmişti. Köşesinde oğlunun düğününü anlatıyordu.”
* * *
Fatih Bey, gazete okumaması bir yana, neyi ne zaman okuduğunun da farkında değil. Bizim oğlan yıllar önce değil, sadece üç hafta önce evlendi. Yıllar öncesi ile üç hafta öncesini karıştırması, Fatih Bey açısından ciddi bir sağlık sorununa işaret ediyor.
Bunlar nereden gündeme geldi diye sorarsanız... Efendim üç gün önce Habertürk haber sitesinin Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki söz düellosunu verirken tek yanlı davranmasını, Erdoğan‘ı tam metin verirken Aydın Doğan‘ı tek satır bile vermemesini eleştirmiştik.
Bağımsız gazete çıkarma iddiasındaki bir grubun Tayyip Erdoğan‘a bu aşırı yaranma çabası dikkat çekiciydi.  Eleştirinin muhatabı da Fatih Altaylı değil, haber sitesiydi. Ama kendisi durumdan vazife çıkarmış.
Tabii her zamanki gibi küstahça, basit kurnazlıklarla okuru aptal yerine koyan bir üslupla...
Bir de soru sormuş: “Başbakan rafineri iznini vermesi için EPDK’ya, Hilton’un imarı için İstanbul Belediyesi’ne talimat verseydi yine Başbakan’a efeleniyor olacak mıydınız?”
Kendileri efelenme dozunu patronun işlerine göre ayarlıyor olabilir. Bizim öyle bir âdetimiz yok. Arada bir gazete okuyan sıradan bir vatandaşa sorsa bizim yıllardır iktidarlara ya da grubun işlerine göre yelken açmadığımızı anlatırdı kendisine... Herkesin tetikçi olmadığını da...

Haberin Devamı

Soru: Ne zaman gazeteci oluruz?
Yanıt: Gazeteciliğin tetikçilikten daha saygın bir meslek olduğunu anladığımız zaman.

İstanbul Barosu

Bir ülkeyi ayakta tutan en büyük kurum “hukuk”... Ne var ki, ülkemizde hukuk hızla aşınıyor. Bizzat iktidar tarafından günübirlik çiğneniyor. Mahkemeler baskı altında. Bu durumda özgür barolara büyük görev düşüyor.
Fakat barolar bir ikisi hariç suskun...
O yüzden baro seçimleri önem kazanıyor...
Yakında İstanbul Barosu başkanlık seçimleri var.
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, 20 Eylül’de, İstanbul Baro Başkanı adayını saptamak için kendi üyeleri arasında bir seçim yapacak. Belirlenen adayın, İstanbul Baro Başkanlığı seçimlerini kazanması yüksek olasılık.
Çağdaş Avukatlar Grubu’nun aday adayı Av. Başar Yaltı yakından tanıdığımız değerli bir hukukçu.  Baroların özellikle yolsuzluk konularında daha aktif davranması gerektiğini savunuyor. Yolsuzluklar karşısında daha  aktif ve etkin olmak için şu projeleri hazırlamış:
1- Baroda yolsuzlukları ve hukuka aykırılıkları araştırma merkezi kurulacaktır.
2- Kamuoyuna mal olmuş dava ve soruşturmalara kamu adına baro müdahil olacak, bu mümkün olmaz ise gözlemci atayacaktır.
3- Prof. Hayrettin Ökçesiz tarafından hazırlanan “Hukuk devleti ölçümü” projesi hayata geçirilecektir.
Avukat Başar Yaltı, Baro Başkanlığı’na neden talip olduğunu anlatırken şu cümlesi dikkatimizi çekiyor:
- İnsanlığın gericiliğe karşı tarihsel itirazını dile getirmek için...
Sayın Yaltı’ya iyi şanslar diliyoruz...
Eğer seçilirse Hrant Dink davası gibi önemli davaları Baro içinde bir dokümantasyon merkezi kurarak izlettirmesini kişisel öneri olarak buraya ekliyoruz...

Haberin Devamı

Deniz Feneri yargıcı, “Almanya tarihinin en büyük dolandırıcılık olayıyla karşı karşıyayız” demiş.
Olaydaki meblağın bizim dolandırıcılar için çerez parası olduğunu öğrense küçük dilini yutardı herhalde...

Haberin Devamı

Bak şu sorana!
Almanya’daki Deniz Feneri davası sanıkları Firdevsi Ermiş ve Mehmet Gürhan, geçen yıl nisan ayında gözaltına alınıyor. Aralık ayında, yani tutukluluğun 7. ayında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Ankara’daki Almanya Büyükelçisi Eckart Cuntz ile görüşüyor. Alman Dışişleri kayıtlarına şu not düşülüyor:
“Türk Adalet Bakanı bu davanın neden bu kadar uzun sürdüğünü ve niçin henüz daha bir dava açılışının yapılmadığını bilmek istemiştir.”
Ergenekon davasının kimi tutukluları 15 aydır içerde... Perinçek ve arkadaşları yaklaşık 7 aydır davanın başlamasını bekliyorlar...  Tolon ve Eruygur paşalar 2.5 aydır hapiste.. Henüz haklarındaki suçlamaları bilmiyorlar... Çünkü ek iddianame hazır değil...
Şener Eruygur dün hastaneye kaldırıldı... Herhangi bir kaçma veya kanıt yok etme ihtimali olmayan emekli orgeneraller için tutukluluk hali elbet zor dayanılacak bir durumdur.
Altında eziliyor olmalılar...
Ne var ki, Almanya’daki Deniz Feneri dolandırıcıları için büyük duyarlılık gösteren Adalet Bakanı, Ergenekon sürecindeki hukukdışılıklarla pek ilgili değildir.
Böyle bir adalet sınavından geçiyor kendileri...