Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan bağımsız ve haysiyetli bir ülkenin kendine yediremeyeceği bir yasa tasarısı yağ gibi geçti... Konu; İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) İstanbul’da kurulması kararlaştırılan Gençlik Forumu... Gençlik Forumu’na öyle ayrıcalıklar tanınıyor ki... Akıl mantık alır gibi değil...
Mesela... Bu örgütün Başkanı yargı dokunulmazlığına sahip olacak.. Verdiği demeçlerden dolayı yargılanamayacak... Hiçbir sözü hakkında soruşturma açılamayacak...
İki... Yurtdışından bu örgüte gelecek paralar üzerinde Türk devletinin kontrolü olmayacak...
Türk hükümeti bu örgüte yalnızca tavsiyede bulunabilecek...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen toplantıda:
- Bu kurulmasını istediğiniz resmen devlet içinde devlet, diyor...
Tasarı “Medeniyetler ittifakı”na dayandırılıyor bu arada... Onur Öymen, Atatürk’ün şu sözünü anımsatıyor:
“Kültürler farklıdır ama medeniyet birdir. Türkiye o medeniyetin içinde yer almalıdır...”
CHP’li Canan Arıtman, “Bu örgüt ne iş yapacak” diye soruyor... AKP’liler “Konferans düzenleyecek” deyince, Arıtman, “Konferans düzenlemek için bu kadar yetki fazla değil mi?” diye soruyor.. Yanıt yok.  Tasarı MHP’nin de muhalefetine rağmen AKP’lilerin oylarıyla komisyondan geçiyor. Arıtman noktayı şöyle koyuyor: “Yüce Divan’lık bir antlaşma.”

Haberin Devamı

Batı’da bir mahalleyi keneler basmış.
Dikkat!.. Tehlikeli bir şekilde örgütlenmeye başladılar...
Haldun Ertem



Mucize
Flash TV’de salı akşamı izlediğimiz “Yalan Testi” adlı programda 72 yaşında bir kadın geliyor ekrana... Hediye Hanım... 72 yaşındaki bu kadın fuhuş yaparak geçindiğini söylüyor.. Bu işe 3 yıl önce başladığını, erkeklerle 20 YTL karşılığında birlikte olduğunu anlatıyor.. Söyledikleri inanılır gibi değil.. Ancak bu programda konuşanlar yalan makinesinden geçiriliyor.. Ve yaşlı kadının doğru söylediği tespit ediliyor..
72 yaşında bir kadının geçinmek için böyle bir iş yapmasına mı yanarsınız. Yoksa birtakım erkek müsveddelerinin bu kadınla birlikte olacak kadar kadın ihtiyacı içinde oluşlarına.. Veya ülkenin yaşadığı ekonomik durumun yarattığı mucizelere mi?

Haberin Devamı

Portre
Radikal yazarı Hakkı Devrim, ünlü simaları karşılaştırırken Tayyip Erdoğan’la ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Erdoğan bir siyasi lider olarak genç, dinç (benzerleri sinema yıldızı olacak kadar) yakışıklı bir erkek. Clinton’ın insanları etkilemesinde bu tür niteliklerinin etkisi yoktu, denebilir mi? (Benzerinden maksadım da Nejat İşler.) Tayyip Bey’in önemli iki özelliği daha var bence: hatasız ve akıcı Türkçe’si ile (gizli gücü) olağanüstü hafızası.”
Yansız, beklentisiz, içten bir değerlendirme. Tayyip Erdoğan’ın bu yanlarını göremeyenlerin görmesi dileğiyle...


Kılıç
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ateş altında..  Sebep? Paksüt’ün, Orgeneral İlker Başbuğ’la görüştünüz mü sorusuna önce “Hayır” yanıtı vermesi, daha sonra 3 kez görüştüğünü söylemesidir...
Peki ya Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç’ın durumu?
İşçi Partisi ve Aydınlık dergisi bir süre önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın 1975 - 76 yıllarında İBDA-C’nin yayın organı “Gölge” dergisinin “Ankara Temsilcisi” olarak görev yaptığını bildirdi. Haşim Kılıç yaptığı açıklamada bu iddiayı yalanladı. Ancak Aydınlık dergisi, künyeleri yayımladı. Künyede açıkça “Haşim Kılıç” yazıyordu... Üstelik İBDA-C’ye yakın Baran dergisi de Haşim Kılıç’ın “12 Eylül öncesinde Gölge dergisinin Ankara sorumlusu” olduğunu yazdı.
Haşim Kılıç doğruyu söylememiştir... Soruyoruz; acaba Kılıç’ın durumu Paksüt’ün durumundan daha mı hafiftir?
Not: Sayın Kılıç’ın bir açıklaması varsa lütfen bize bildirsin...

Haberin Devamı

Ah şu Başsavcı!
AKP’li siyasetçi ve yandaş gazeteciler hukuku yüksek yargıçlardan iyi mi biliyor? Görünüş öyle... AKP’li takımın basit bir kriteri var... Eğer bir karar AKP’nin hoşuna gitmiyorsa hukuka aykırıdır... AKP’nin işine geliyorsa hukuka uygundur... O nedenle türban kararı yüzünden Anayasa Mahkemesi’ni topa tutuyorlar.. AKP’ye kapatma davası açan Başsavcı’ya aylardır etmedikleri  hakaret kalmıyor... Sanırsınız ki Başsavcı tek başına AKP’yi yok etmeye çalışıyor... Oysa bu iş o kadar basit değil. Mekanizmayı Başsavcılık’ta görev yapan bir dostumuz şöyle anlatıyor:
“... Başsavcılık’ta Başsavcı dışında yaklaşık 60 kadar da savcı görev yapar.  Yargıtay’da 11 Ceza Dairesi vardır. Yargıtay Başsavcılığı’nda da bu dairelerin her birinin karşılığı olan bölümler bulunur. Her bölümün başında bir savcı ile o savcının emrinde bir büro personeli görev yapar. Bu bölümlerden biri siyasi partilere bakar. Siyasi partiler bölümünde her partiden sorumlu bir savcı bulunur. O savcıların da emrinde büroları vardır. Bu bölümdeki savcı arkadaşlarımız baktıkları siyasi partiyle ilgili bütün gelişmeleri günü gününe takip ederler. O partiyle ilgili gerekli bütün bilgi ve belgeleri büroları aracılığıyla toplayıp arşivlerler. Dava açılmasını gerektiren bir durumun oluştuğu kanaatine varırlarsa bunu Başsavcılık’taki diğer savcı arkadaşlarıyla fikir alışverişi yaparak tartışır. Sonuç yine dava açılması yönünde olursa o savcı arkadaş Başsavcı’ya gider. Elindeki bilgi ve belgeleri bu kez de ona sunarak neden dava açılması gerektiğini anlatır. Başsavcı bilgi, belge ve kanıtları yeterli görür de olur verirse ondan sonra iddianamenin hazırlanması aşamasına geçilir. Bu aşamada Başsavcı gerekli gördüğü bütün savcılardan yardım ve katkı isteyebilir. Görüldüğü gibi siyasi partilerle ilgili dava açılıp açılmamasına  sadece ve doğrudan Başsavcı karar vermez.”