İkinci Ergenekon iddianamesi yerel seçime 20 gün kala mahkemeye sevk edildi... Kabulü seçimin üç gün öncesine rastladı!
Seçime yönelik yolsuzluk tartışmaları gündemden düştü...
AKP’nin yeni seçim afişleri dün sabah bilbordları süslemeye başladı.
Bakın ne diyor afişlerin birinde:
“Bir Oy Neyi Değiştirir: Çetelerin Sayısının Azalmasını”...
AKP iyi hazırlanmış... Ergenekon’la ilgili gelişmeleri süratle oya dönüştürüyor...
Başbakan, Diyarbakır dönüşü “Ergenekon açılımının Güneydoğu’da memnunluk yarattığını” söylemişti. Generallerin, albayların köşeye sıkıştırılması AKP’nin Güneydoğu oylarını olumlu etkiliyor kuşkusuz...
İddianamenin anatomisine gelince...
İşte Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş’ın dün söyledikleri:
“Ceza Muhakemesi Yasası, bu tip suçlarda soruşturmayı bizzat savcı yapar, der. Ama Ergenekon soruşturmasında açıkça görülüyor ki soruşturmayı bizzat polis yapıyor. Yasalarımıza göre, kanuna aykırı deliller hiçbir şekilde kullanılamaz. Dahası, derhal imha edilmeleri gerekir. Ama tıpkı birincisinde olduğu gibi bu iddianamede de kanuna aykırı elde edilmiş delillerin bol bol kullanıldığını görüyoruz. Tanık ya da sanık olmayan kişileri suçlayıcı ya da küçük düşürücü ifadeler iddianameye konulamaz. İkinci iddianamede bunlar da çokça var.”
Uğur Dündar dostumuz “Eşinin sık sık Brezilya’ya gittiği” şeklinde bir yalanın iddianameye girmesine isyan ediyor iki gündür. Birinci iddianamede buna benzer neler var.. Örneğin ilgisiz bir yerde bir hanım gazetecinin adı verilerek seks kasetinin bulunduğu bildiriliyor. Daha neler neler... Ne acıklı hikâyeler...
Obama’nın nisan ayındaki Türkiye ziyareti öncesi 17 kamyon eşya gelmiş.
Obama bizim büyüklere çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi falan hediye edecek galiba...
Haldun Ertem
One minuts...
Alanya Liman İşletmeleri (ALİDAŞ) Başkanı Müfit Kaptanoğlu’nun dünkü demeci:
- Mayıs ayında gelmesi planlanan, İsrailli yolcu taşıyan 20 gemi, seferini iptal etti, şu ana kadar 12 bin turist gelmekten vazgeçti.
One minute fiyakasının bedeli tuzlu olak!..
Savcı nerede?
Dünkü Hürriyet’te okuduk. Eski Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın... Ardından Şemdinli’de meydana gelen patlamayla ilgili tartışmalı iddianamelerinden tanıdığımız eski Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya bir yıldan fazladır kayıpmış... 10 Şubat 2008 günü eşi ve üç çocuğuyla birlikte Atatürk Havalimanı’ndan Saraybosna’ya uçmuş... Gidiş o gidiş... Bir daha geri dönmemiş...
Şimdi gelin de merak etmeyin: Bir savcı bu kadar uzun süre, hem de ailesiyle birlikte yurtdışında nasıl yaşar? Nasıl ve neyle geçinir? Acaba Saraybosna’dan hangi ülkeye gitmiştir? ABD olabilir mi? Orada geçimini ne şekilde temin etmektedir? Bir iş buldu diyeceğiz ama bir savcı orada hangi işi yapabilir? Birileri geçimine yardımcı mı olmaktadır? Kimdir onlar? Savcı kime ne şekilde hizmet etmiştir ki karşılığında yurtdışında beslenmektedir?
Şemdinli aydınları bu soruların yanıtlarını merak etmiyor mu?
Helikopter...
Geçen ay başlarında Bolu civarında düşen helikopterin yerinin Fransa tarafından bildirildiği haberi yayımlandı gazetelerde. Bunun üzerine bir uzmanın ağzından şunları yazmıştık:
“Deniz ve hava araçlarında olağanüstü durumlarda (çarpma - çarpışma - suya batma - vs) devreye giren ve ilgili aracın bulunduğu mevkii bildiren (GPS bilgisi kodlanmış) cihazlar vardır. Olağanüstü durumlarda bu cihazların sinyalleri uydu üzerinden yer istasyonlarına iletilir ve bu sinyaller değerlendirilerek yer tespiti yapılır, devamında arama kurtarma birimleri harekete geçirilir.
2004 - 05 yıllarında bu sistem ülkemize kurulmuştur. Sistemin merkezi Ankara - Maltepe’de bulunan Denizcilik Müsteşarlığı Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezi’dir. Ayrıca DHMİ ve Sahil Güvenlik Komutanlığı da tali birimler durumdadır.
Olağanüstü durumlarda tüm bilgiler kaza mahallinden uydu vasıtasıyla Denizcilik Müsteşarlığı’na iletilir. Şimdi soru:
1. Helikopterden tehlike ve yer bilgisi sinyali yayınlandığına göre yer tespitini neden biz yapamadık ve arama kurtarma hizmetlerini ivedilikle başlatamadık?
2. Isparta’da 2007 yılında düşen AtlasJet uçağı için de aynı endişe ve soru geçerlidir. Gece 01.30’da düşen uçağın yeri Ankara’dan giden askeri uçak tarafından sabah 06.00’da tespit edilmiştir. Aradaki 4.5 saat büyük bir kayıp zamandır.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi bu yazımız üzerine bir açıklama gönderdi ve helikopterin yerinin Fransa’dan bildirildiğini yalanlayarak şöyle dedi:
“Yer tespiti, ülkemizdeki uyduya dayalı Arama - Kurtarma (COSPAS-SARSAT) Sistemimiz tarafından belirlenmiştir.”
Eeeee peki şimdi? 24 saati aşkın süre geçti Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopterden hâlâ haber yoktu... Neden çalışmıyor sistem?