Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AKP muhaliflerine kişisel darbe bir sabah vakti evi basılarak, eşyaları altüst edilerek, gözaltına alınarak, günlerce veya aylarca gözaltında tutularak vuruluyor...
Kurumsal darbeyi nasıl vuracaksınız?
İşte böyle... Bir medya gurubuna 826 milyon lira gibi onu çökertecek kadar vergi borcu ve cezası çıkararak... Uzlaşma yolunu kapatarak...
Başbakan’ın “Bizden yana olmayan gazeteleri almayın” kampanyasına halk kulak asmamıştı.
Şimdi daha etkili darbeler deniyorlar...
Umarız konu yargı tarafından sağlıklı biçimde karara bağlanacaktır.
Ancak o zamana kadar geçecek sürede borsada ve benzeri platformlarda verilecek zararı kim karşılayacak?
* * *
Başbakan’ın tüm öfkesi ailesi ve partisiyle ilgili kuşku ve yolsuzlukların yazılmasına mı?
Tabii ki plan daha büyük... AKP ve Erdoğan Türkiye’de bir sessiz darbe yapıyor...
Bu süreçte elbet özgür basına yer yoktur...
Amaç bunun da ötesinde... Erdoğan mevcut sermayeyi de kendi taraftarlarına kaydırmanın çabasındadır.
Dinci devrimin başarılı olması için laik sermayenin de batırılması, varlıkların yeşil sermayeye devredilmesi gerekiyor.
Özetle.. Erdoğan’ın düşman bellediği sadece özgür basın değildir. Kendi diktatörlüğünün önüne çıkan bütün kurumlardır. Bizatihi demokrasinin kendisidir.

Haberin Devamı


CHP’li Mehmet Sevigen’in işbirliği yaptığı kişi, Erdoğan’ın imam hatipten okul arkadaşıymış.
İşe bakın CHP’lilerin şaibeli işinde bile Erdoğan bağı var...
Haldun Ertem

Deprem Dede...
Körfez depreminin ardından sabah akşam ekrana çıkan ve bizlere yararlı uyarılarda bulunan Deprem Dede, yani Prof. Ahmet Mete Işıkara’yı çok sevdik. O bize bir çok şey öğretti. Bunlardan biri de depremlerinin yerinin ve zamanının önceden kestirilemeyeceği idi. Deprem Dede emekli oldu. Artık Kandilli Rasathanesi Müdürü değil. Ama uyarılarına devam ediyor. “Her an depreme hazırlıklı olmalıyız” türünden uyarılar yararlı olabilir. Ancak Deprem Dede, araştırmalarla ilgisini kestiği halde:
- Önümüzde iki ay içinde 5 büyüklükte iki deprem olabilir...
- İstanbul depremi 2010 - 14 arası gelebilir...
türünden telaş yaratmaktan başka işe yaramayacak uyarılar yapıyor.
Bu arada kendileri Han Yapı adlı bir inşaat şirketine danışman olmuşlar.
Dede’nin uzmanlığı inşaatçılık değil. Yer bilimcilik. Bir inşaat şirketine danışman olarak katacağı bir şeyi yok. Ama sık sık vatandaşı telaşa vererek yeni yapılan sitelerin satışını hızlandırabilir. Yaptığı uyarılar sadece bu işe yarar... Yeni görevin bu mu Depdem Dede? Ummayız.. Ummak da istemeyiz...

Haberin Devamı

AB ile tango
TIR şoförü (Mehmet Soysal) 2007 yılında Berlin Eyalet Mahkemesi’ne başvurarak, iş ve hizmet gezilerinde AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize uygulamamasını istemişti.
Berlin mahkemesi, bu konuda Avrupa Adalet Divanı’ndan görüş istedi...
Avrupa Adalet Divanı da dün, “Türkiye’de kurulu şirketlerde çalışan Türk vatandaşlarına hizmet sunumu için, AB üyesi ülkelere girişlerinde vize şartı getirilemeyeceği” görüşünü açıkladı. Gerekçesi; çünkü katma protokol yürürlüğe girdiğinde vize yükümlüğü yoktu.
AB ülkelerinin vize ısrarı işadamları başta olmak üzere yurttaşlarca yıllardır şikâyet konusuydu. AKP hükümetinin yıllardır çözmekte aciz kaldığı bu sorunu, TIR şoförü bir yurttaşımız çözdü...
AKP, vize sorunu gibi yurttaşlarımızla ilgili sorunların çözümünde neden aciz kalıyor?
CHP Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun yorumu sağlıklıdır:
- AB’nin talep ettiği yasaları anında çıkaran AKP, karşılığında vatandaşlarımızın sorunlarını çözmenin derdinde değildir. AKP’nin politikası: “AB’ye ödün VER, onlardan destek AL” şeklinde özetlenebilir. Yani ödün karşılığında yalnızca koltuk desteği istiyor. O yüzden bir TIR şoförünün başardığı işi, bunca yıldır başaramadılar.

Haberin Devamı

ENCÜMEN - İ DANİŞ
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile ilgili bir bant daha sürüldü piyasaya...
Karadayı’nın suçları dün Zaman gazetesinde şöyle özetlenmişti:
“Karadayı, Encümen-i Daniş’i kayda almış Dostlar Meclisi kurmuş.”
Encümen-i Daniş malum... Kamuda yüksek görevde bulunan kişilerin oluşturduğu bir sohbet ortamı.. Bir dost meclisi... Orada ülkenin sorunları tartışılıyor, kimi görüşler siyasetçilere de aktarılıyor.
Dostlar Meclisi de böyle bir şeymiş...
Ama AKP’li medya neredeyse bunları çete suçuna sokuyor...
İnsanlar artık telefonda siyaset konuşamıyor. Böyle sohbet gurupları kurup siyasi alternatif konuşmaları da suç... Faşizm bundan başka nedir?

AKP’li yandaş basın neden Mehmet Sevigen karışımlı Selenium olayını görmezden geliyor?
Tam istismar edecekleri konu oysa.
Bilmecenin cevabını sütununda Mehmet Tezkan veriyor:
“Çünkü Sevigen’in arsa işinde işbirliği yaptığı kişi Başbakan’ın imam hatipten okul arkadaşı..”