RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, kürsüde, partisinin Meclis Grup toplantısında konuşuyor ama yüzünü görmek ne mümkün? Zira sayıları en az 15 olan korumalar kürsünün ve Erbakan' ın etrafında etten duvar oluşturmuşlar.
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Genel Kurul salonuna doğru ilerliyor ama bırakınız bir gazeteciyi, kendi partisinden bir milletvekilinin dahi yanına yaklaşabilmesi mesele...Sebep, etraffındaki koruma ordusu...
Türkiye'nin en iyi korunan yeri TBMM'nde durum bu olunca, varın dışarıdaki durumu siz hesap edin.
İyi de bu korku niye? Ve bu denli korkular içinde yaşayan bir insanın, hele hele ülkenin kaderi bazan iki dudağı arasında olan bir insanın sağlıklı karar vermesi mümkün mü? Dr. Atalay Yörükoğlu' na yöneltiyoruz soruyu:
-Bu denli abartılı koruma, önce bu liderlerin kendi beyanları ile çelişiyor. Çünkü bir taraftan bu ülkede çete yok, mafya yok, terörün beli kırıldı diye nutuklar atıyorlar, diğer taraftan da bu şekilde korunma ihtiyacı hissediyorlar. Ben bir vatandaş olarak soruyorum; Ey devlet büyüğü! Sen kendini Meclis'te bile güvende hissetmiyorsan, vatandaş ne yapsın? O nasıl kendisini güvende hissetsin? Terörün belinin kırıldığına inansın?
-Bu kişilerin dilinden, takdir-i ilahi lafı hiç düşmez. Ama kendileri için aldıkları koruma önlemlerine bakınca, takdir-i ilahiye pek fazla inanmadıkları da ortaya çıkmıyor mu?
-Çıkıyor tabii...Eceli kul takdir etmesin de Allah takdir etsin, diye düşünüyorlardır zahir!
-Böylesine korku içinde yaşayan insanların sağlıklı karar vermeleri mümkün mü sizce?
-Kesinlikle değil. Ölümden bu kadar çok korkan insan, ne sağlıklı düşünebilir ne de sağlıklı karar verebilir. Zaten böyle olduğunu da açıkladıkları düşüncelerinden ve verdikleri kararlardan bilmiyor muyuz?
İzmir'den yarın büyük bir kafile yola çıkıyor... "Çocuğumu seviyorum" diyenler adına, 60 Sivil toplum örgütü ve Meslek Odası'nın Temsilcisi Ankara'ya gidiyor... Heyet Ankara'da Milli Eğitim Bakanı'ndan Meclis Başkanı'na dek bir dizi siyasi isimle görüşecek. Ve onlara:
"En az 8 yıllık zorunlu ve parasız temel eğitim istiyoruz" mesajını iletecek. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi önderliğindeki heyete acaba Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam ne diyecek?
En çok onu merak ediyoruz...
Malumunuz "8 yıllık zorunlu eğitim" bundan önceki ANAYOL Koalisyonu protokoluna konulmuş, DYP bu maddenin ısrarlı savunucusu olmuştu.
Refahyol kurulurken, aynı DYP, Tansu Çiller'in yolsuzluklarının üzerinin örtülmesi karşılığında zorunlu eğitim isteğinden vazgeçti. Zorunlu eğitim hamlesinden geri dönüldü. O yüzden meraktayız...
İzmir'den yola çıkan heyete Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam bakalım "zorunlu eğitim" den geri dönüşleri konusunda nasıl bir masal anlatacak?
Altında 100'ü aşkın imza bulunan faks notu, Konya'dan geliyor ve şöyle diyor:
"Türkiye'nin en başarılı başhekimlerinden biri olan Konya SSK Hastanesi Başhekimi Hüsnü Bozkurt'un SSK Yönetim Kurulu'nca görevden alınmasını protesto ediyor; yapılan haksızlığın düzeltilip, kendisinden özür dilenmesini istiyoruz..."
Çalışma Bakan'ı Necati Çelik'in güdümündeki SSK Yönetim Kurulu'nca görevden alınan 60'ı aşkın başhekimden biri Hüsnü Bozkurt...
Hiç bir gerekçe gösterilmeden görevden alınan Bozkurt hakkında (telefonla) küçük bir araştırma yapıyor arkadaşlarımız. Konya'dan kime sorsanız aynı şeyi söylüyor: "Tek hatası dürüst görev yapması ve Atatürkçü oluşudur..."
Hüsnü Bozkurt, 4,5 yıllık Başhekimlik görevi sırasında bakınız neler yapmış:
- Göreve başladığında sıfırı tüketmiş durumda olan hastaneyi, kurulmasına bizzat öncülük ettiği `SSK Konya Hastanesi Kalkındırma Derneği'nin çabalarıyla "beş yıldızlı hastane"ye dönüştürmüş. Bugün Türkiye'de Konya SSK Hastanesi düzeyinde bir devlet hastanesi bulunmadığı biliniyor: Tüm odalarında telefon, TV, buzdolabı, gömme dolap vs. bulunan hastanede, hastaların tüm işlemleri 30 bilgisayardan oluşan bir terminal sistemiyle yapılıyor.
- Hüsnü Bozkurt, piyasa fiyatlarıyla 150 milyar lirayı aşacağı tahmin edilen hastane yenileme işini, 7 - 8 milyar liraya gerçekleştiriyor. Sanayi Çarşısı'ndaki üreticiler, Bozkurt'un girişimleriyle hiç ücret almadan hastaneye 500 adet koltuk yapıyorlar. Arçelik ve Beko firmaları, 50 tane televizyon ve 50 tane buzdolabını, yalnızca ulaştırma masrafı olan 100 milyon lira karşılığında hastaneye teslim ediyor.
- Hüsnü Bozkurt, çoğu gün 15 saat çalışıyor; 4,5 yıl boyunca tek kuruş harcırah ve fazla mesai almıyor... Üstelik de eşiyle birlikte hastaneye (1994 rakamlarıyla) 486 milyon 500 bin lira değerinde malzeme "hibe" ediyor...
- SSK Yönetim Kurulu bu hizmetleri nedeniyle 1993 yılında Hüsnü Bozkurt'u `Yılın Başhekimi' ilan ediyo