Demokrasinin en vazgeçilmez unsuru özgür ve tarafsız medyadır.
Özgür medya olmadan kamuoyunun özgürce oluşması mümkün olmaz.
Dolayısıyla demokrasi de olmaz.
AKP’nin hedefi, özgür medyayı yok etmektir.
TRT tamamen partinin emrine sokuldu. Kimi gazetelere önce el konuldu sonra AKP’li semayeye devirleri yapıldı. Son olarak devlet bankalarından 750 milyon dolar kredi çıkarıldı, Sabah ve atv grubu Başbakan’ın “Bizim Çalık” dediği işverene teslim edildi.
Geriye kaldı iki güçlü grup... Biri Karamehmet biri Doğan...
Karamehmet bir yandan Ergenekon’la irtibantlandırılmaya çalışılıyor bir yandan büyük para cezalarıyla tehdit ediliyor... Doğan Grubu’na da vergi dairesinden 823 trilyon ceza geldi.
Amaç nedir? Seçim öncesi gözdağı vermek...
Ağır para cezası tehdidiyle en azından seçimlere kadar AKP aleyhine yayın yapılmasını önlemek.
Tayyip Erdoğan medyayı bu şekilde kendisine karşı etkisizleştirmeyi ve teslim almayı planlıyor.
Araç olarak Maliye Bakanlığı’nı kullanıyor.
Kuşkusuz onu “değişti , dönüştü, özgürlükçü demokrat oldu” diye korumaya alan eyyamcılar bugüne gelinmesinde büyük rol oynadılar. Ama artık kimseyi suçlamanın yararı yok. Rejim ağır şekilde tehlikede çünkü...
Hükümet, işçi memur ve emeklilere harcama çeki hediye edecekmiş.
Kaynak mı?
Doğan Yayın Holding var ya...
Haldun Ertem
Yeni müttefikimiz!
İranlı mollalar ve üst düzey yöneticileri sevinçten adeta uçuyorlar. Erdoğan’ın yarattığı Davos rüzgârından çok umutlu mesajlar çıkarmışlar. Ünlü Kayhan gazetesi ülkemizin konumuyla ilgili kuşkusu olanlara sesleniyor:
“Türkiye’nin yeri İran’ın yanıdır”...
İran yönetimi, Başbakan Erdoğan’ın aldığı pozisyonu ve İsrail’e karşı şahinleşmesini İran İslam Devrimi’nin etkisine bağlıyor... Hatta bunu İran İslam Devrimi’nin zaferi gibi görüyorlar. Dini liderlerden Ayetullah Hüseyin Nuri Hamdani, askeri istihbarat yetkilileriyle yaptığı bir toplantıda aynen şöyle diyor:
“Erdoğan’ın Kudüs’ü işgal eden rejime karşı çıkışları, yapay İsrail rejiminin inişe geçtiğini gösterir. İran İslam Devrimi’nin zaferi, dünya üzerinde,büyük bir uyanış başlatmıştır. İnşallah, İsrail’i yok edecek deprem yakında gelecek, Gizli İmam’ın gelişine zemini hazırlayacaktır.”
Şu sözler de Dini Lider Ali Hamenei’in güvenlik danışmanı Yahya Rahim Safavi’ye ait:
“Erdoğan’ın cesur sözleri, İran İslam Devrimi sonucu Türk halkında meydana gelen uyanışın göstergesidir...”
İran Meclisi’nin Ulusal Güvenlik Komitesi üyelerinden Hüseyin Naqavi Hüseyni, İran adlı gazetede, “Tahran - Ankara ; Bölgesel Stratejik İttifak” başlıklı yazısında Erdoğan’ı övüyor ve “Stratejik İran - Türkiye ittifakının yolunun döşendiğini” yazıyor.
Daha düne kadar AB’ye üyelik şarkıları söyleyen, laik cumhuriyet temeline dayalı Atatürk Türkiye’sinin geldiği noktaya bakınız... İran’ın bizi böyle görmesi bile başlı başına hüzün verici değil mi?
(Not: Bilgiler MEMRİ - “Middle East Media Research İnstitute” sitesinden alınmıştır.)
TV8
TV 8’de önceki akşam yayımlanan Yüksek Siyaset programının sunucusu Haluk Şahin’in, konuğu İzmir AKP Belediye Başkan adayı Taha Aksoy’du... Programın editörü bayan Dursun Göçmen, sohbeti canlandırmaları için İzmir’den iki sivil toplum örgütü sözcüsünü davet etti; TMMOB’den Ferdan Çiftçi ve EGEÇEP eski sözcüsü Erhan İçöz... Saat 18.00 sularında yukardan emir geldi, Dursun Göçmen’den iki sivil toplum sözcüsünü programdan çıkarması istendi. Dursun Hanım, Çiftçi ve İçöz’ü, İzmir’de havaalanı yolunda yakaladı. Özür diledi. Programdan çıkarıldıklarını bildirdi. Kendisi de konuyu haysiyet meselesi yaptı. Programın başlamasını beklemeden istifasını verdi, evine gitti. Anlaşılan Taha Aksoy Ege’nin sorunlarını iyi bilen iki sivil örgüt temsilcisiyle karşı karşıya gelmeyi gözüne yedirememiş, yukarıdan baskıyla konukları iptal ettirmişti. TV 8 yönetimi de maalesef bu isteğe boyun eğmişti.
İlkeli yayıncı Dursun Göçmen’in bu haysiyetli çıkışı, tüm meslek mensuplarına ders olmalı... En başta da TV8’i ve diğer televizyonları yönetenlere...
SEVİGEN
Mehmet Sevigen nihayet istifa etti. Hem de Deniz Baykal’ın onu ekranlarda cansiperane savunmasından 24 saat gibi kısa bir süre sonra. İstifanın daha fazla gecikmemesi iyi oldu, partideki tahribatı azalttı. Ancak yine de Baykal’ın Sevigen’i uzun süre savunamayacağını önceden kestirmesi, bu konuyu iltihap yayılmadan bitirmesi gerekirdi. Neyse... Geç de olsa: Mutlu Son...
SAĞ...
CHP’nin siyaset iddiasının nasıl testten geçeceğini yazmıştık. İstanbul Belediyesi’ndeki yolsuzluklara karşı beş yıldır en büyük mücadeleyi veren Kadıköy ve Anakent Meclis üyesi Hüseyin Sağ acaba yeniden aday listesine konulacak mı? Tahminimiz tuttu. Hüseyin Sağ, Kadıköy’den aday listesinde yer bulamadı. Buna karşılık beş yıl boyunca AKP ile aynı paralelde oy kullanan ve yolsuzluklara imza atan birçok üye yeniden aday gösterildi. İstanbul’da CHP’nin 79 Meclis üyesinden en az 70’i AKP ile bütünleşmiş, kaynaşmıştı. Önümüzdeki dönem, AKP seçimi alırsa, manzaranın farklı olmayacağını biliniz.
BELEŞ...
Sözcü gazetesi şöyle manşet atmış:
Tayyip: 10 - YSK: 0
Sebep:
“Erdoğan, 8 Şubat’tan bu yana Kocaeli, Kırşehir, Kastamonu, Sivas, Sinop, Amasya, Samsun, Nevşehir, Kırıkkale, Aksaray mitinglerine giderken devletin uçak ve helikopterini kullandı. YSK bir kez olsun sesini çıkarmadı.”
YSK’nın AKP’ye yakın durduğu malum.. Ancak Sözcü’nün göremediği bir durum var.
Tayyip Erdoğan bütün bu gezilerde, Valiliği de ziyaret ediyor. Böylece siyasi miting oluyor size devlet gezisi...
Konu daha evvel dile getirildi. AKP’liler durumu böyle savundular. Minarenin kılıfı hazır anlayacağınız...
Erdoğan, “Türkiye’de kalkınma bayramı yaşıyoruz” demiş.
Aile olarak hakkınız...
G. Elmas