Paşalar da yargılanabilir.. Suçları kesinleşirse hapse de atılabilir... Ama her aşamada hukuka uygun davranmak şartıyla... Eğer laikliği ihlal ettiği Anayasa Mahkemesi kararıyla sabit olan iktidar partisinin medyadaki kalemleri bir davayı intikam fırtınasına dönüştürmüşse... Yargılamada hukuk dışı uygulamalar görülüyorsa... Buna müdahale etmek de her şeyden önce insanlık görevidir...
O yüzden TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, generallerle birlikte gözaltına alınan Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’e sahip çıkmıştı... Biz de 5 Temmuz 2008 tarihli Milliyet’te şunu yazmıştık:
“...Şemdinli sanığı olarak yakalanan astsubay hakkında Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ‘Tanırım iyi çocuktur’ demişti. Gözaltına alınan Eruygur ve Tolon paşalara o kadarcık bile destek gelmedi... Evet, Genelkurmay yargıya saygılı davranma özeni göstermeliydi. Ama hani, yurt sathına yayılmış yüzlerce emekli subay ve gazi derneğinden iki emekli generale bir küçücük destek gelemez miydi? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Sinan Aygün’e sahip çıktığı kadar bir sahiplenme hiç değilse... Esir alınmış gibi gözaltına götürülüş biçimleri hakkında birkaç söz... Söylenemez miydi?”
Askerler belki de yargıya saygı çerçevesinde sustular. Ancak onlar sustukça kamuoyunda şu izlenim yayıldı:
“Demek iki generalin suçlu olduğuna Genelkurmay da inanıyor...”
Dünkü ziyaret en çok bu izlenimi silmek adına önemliydi...
Kimileri bu ziyareti yargıya müdahale olarak ilan ettiler...
Hukuka uyulmasını istemek insanlık görevidir, yargıya müdahale değildir.
AKP Hazine yardımı kesintisiyle kaybettiği parayı bağışlarla toplayacakmış.
Böylece cezayı bağışçılar ödeyecek, parti en ufak mahrumiyet çekmemiş olacak...
Haldun Ertem
Deniz ampulü
Alman polisi de olmasa bir şeyden haberimiz olmayacak... Alman Polisi, YİMPAŞ’tan sonra Almanya’da Türklerden topladıkları paraları hortumlayan Deniz Feneri adlı yardım derneğini de çökertti. Yöneticilerini kelepçeleyip mahkemeye çıkardı. Muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş mahkemede şöyle diyor:
- Türkiye’deki bağlantılarımız bizim dediğimiz olacak diyorlardı...
Bu dernek Türkiye’de de çalışıyor. Ama Atatürkçü derneklere müfettiş gönderip aylarca denetim yaptıran hükümet bu derneğe hiç ilişmiyor. Saf saf soralım: Neden dersiniz?
Bilgi yarışması...
Ankara radyosunda bir bilgi yarışması... Sunucu yarışmaya telefonla katılan ve mesleği öğretmen olan yarışmacıya soruyor.
- Avrupa’nın kuzeyinde yer alan ülkelerden biridir. Kuzeyinde Kuzey Denizi bulunur, Belçika ve Almanya komşularıdır... Topraklarının büyük bir bölümü deniz seviyesinin altındadır.
Yarışmacı uzun uzun düşünmesine rağmen cevap veremeyince sunucu bir ipucu daha veriyor.
- Ülke laleleriyle meşhurdur, laleler ülkesi diye de bilinir.
İpucunu duyan yarışmacının gözleri birden ışıyor.
- Yanıt veriyorum: Laleli!
Kadere bak!
Bundan 15 yıl önce.. 1993 yılında.. Demirel Hükümeti’nin Ermenistan politikası konusunda verilen gensoru sırasında Refah Partisi adına Abdullah Gül söz alıyor... Bakınız zabıtlara göre, neler söylüyor:
“Hükümet, bu politikasıyla, geleceğimizi gerçekten ipotek altına almıştır ve öyle ipotek altına almıştır ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanının cenaze merasimine katılma cesaretini göstermiştir.
HALİL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) Beynelmilel protokol o..
ABDULLAH GÜL (Devamla) ...Sizin nasıl bir uzlaşmacı olduğunuzu, Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, yüzünüzün ne kadar yumuşak olduğunu bildiği için cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.
Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak, kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; o kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”
Evet.. Sayın Gül 15 yıl önce Ermenistan’dan Cumhurbaşkanı’nın değil maç, cenaze için bile Türkiye’ye gelmesini eleştirmiş... Arada değişen bir şey olmadı... Şimdi onun elini sıkmaya Ermenistan’a gidiyor...
Şaban Dişli hukuk dersi veriyor: “Suçu mahkemelerde sabit olmadıkça herkesin masumiyeti esastır.”
Bir milletvekilinin suçu mahkemelerde nasıl sabit hale gelir? Tabii ki dokunulmazlığı kaldırılır, yargılanırsa... Şu dokunulmazlığının kaldırılmasını iste hele Şaban Bey... Sonra konuşalım...