Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün takip olayını ortaya çıkaran gazeteci arkadaşımız Saygı Öztürk’le olayı konuşuyoruz. Polisin, kafalarda en büyük soru işareti oluşturan davranışının Paksüt’e tatmin edici bir açıklama yapmadan apar topar bölgeden uzaklaşması olduğunu söylüyor. Ardından ekliyor.
“Orada bir başka takip olayı ile ilgili bulunuyorsanız görev yerinizi neden terkettiniz? Takipten neden vazgeçtiniz? Buna tatmin edici bir yanıt verilmedikçe kuşkular ve tartışmalar sona ermeyecektir. Ancak şu ana kadar bu sorunun yanıtı verilmiş değil. Ayrıca bildiğim kadarıyla polisin bir şahsı takip edebilmesi için savcılıktan izin alınması ve bununla ilgili görev belgesi olması lazımdır. Böyle bir belge var mı? En azından Osman Paksüt’e bu konuda tatmin edici bilgi verildi mi? Ben duymadım. Osman Paksüt, iki aydır takip edildiği kuşkusunu dile getiriyor ki, bu da çok vahim bir şeydir. Bu kuşkuyu da ortadan kaldıracak bir açıklamanın yapılması gerekiyor. Sürekli aklımı kurcalayan bir soru da şu; Osman Paksüt, kendisi mi farketti yoksa birileri onu, dikkat takip ediliyorsun, diye mi uyardı? İkincisi söz konusuysa durum daha da vahimdir.”
Osman Paksüt’ün dünkü Radikal’de yer alan... Kendisine daha önce de komplolar kurulduğu... AKP yanlısı gazetelerde söylemediği şeyleri söylemiş gibi haberler yapılarak AKP’nin kapatılma davasından çekilmesinin amaçlandığı şeklindeki sözlerini de okuyunca... Olay galiba yeterince aydınlanıyor.

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler açıklamış: “Dünya ekonomisi sallanıyor.”
AKP’nin kapatılması davası tüm dünyayı etkiledi anlaşılan...
Haldun Ertem


Mesaj
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın’ı seçimler sırasında karanlık kalan konuları aydınlatması için defalarca aramışık. Bir türlü ulaşmak mümkün olmadı. Başkan basınla ilişkiyi sevmez. Ancak Star gazetesinde Şamil Tayyar’ı aramış. Demiş ki:
“AKP’nin kapatılması ve siyaset yasağı konması halinde Başbakan Erdoğan dahil yasak kapsamındaki tüm AK Parti’li milletvekillerinin bağımsız milletvekili adayı olmaları önünde hiçbir hukuki engel yoktur.”
Başkan böylece Anayasa Mahkemesi’ne ‘Boşuna kapatmayın nasıl olsa göreve bir biçimde devam ederler’ mesajı vermiş... Bravo...

Haberin Devamı


Bugün
Bugün gazetesinde yazan Nuh Gönültaş, Güneş gazetesi yazarı Rıza Zelyut’un bir yazısında Hz. Muhammed’e hakaret ettiğini öne sürüyor. Yazı şöyle bitiyor:
“...Bir Aleviden asla beklenmeyecek şey Peygamberimize hakarettir.
Ona hakaret eden er ya da geç bir şekilde belasını bulur.
Onun için Zelyut’un en kısa sürede yazdığı hakaretlerden dolayı tövbe edip özür dilemesi gerekiyor. Bunu yapacak, peygamberden özür dileyecek olgunluğu göstereceğini umuyorum. Göstermezse kendi bilir!”
Gazetecilik bakınız ne hal aldı!


19
Atatürk’ü Samsun’a götürecek Bandırma Vapuru 16 Mayıs Cuma günü öğleden sonra Sarayburnu’ndan hareket edecektir. İşgal askerleri vapurda uzun süre silah arar. Mustafa Kemal durumu izlerken yanındakilere fısıldar:
“Budala herifler bizim silah değil kafa götürdüğümüzü bilmiyorlar mı?”
Vapur 16.30 sularında hareket eder... Toplarını Saray’a çevirmiş olan düşman zırhlılarının arasından geçerek Karadeniz’e doğru yol alır.
Vapurda kimler vardır, 3 gün boyunca neler konuşulur, hangi heyecanlar yaşanır? Bu yolculuğu, ayrıntılarıyla, gazeteci arkadaşımız Önay Yılmaz’ın piyasaya yeni çıkan “Bandırma Yolcuları” adlı kitabında bulabilirsiniz...
Atatürk Samsun’a “Ya bağımsızlık ya ölüm” parolasıyla ayak basar. Nutuk’ta der ki:
“...bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus... tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.”
Atatürk ve arkadaşları Türk ulusu tutsaklık zincirini kendi eliyle boğazına geçiren bir görüntü vermesin diye savaştılar... Ama kader...

Haberin Devamı



Rusların kaderi!

Paksüt soruları

Kader bu ya... Rusya’da devlet başkanlığı kişilerin kafasındaki saçlarla ilintili bir biçimde el değiştiriyor... Bir saçsız, bir saçlı... Lenin saçsızdı, Stalin saçlı... Kruşçev saçsız, Brejnev saçlı... Andropov saçsız, Çernenko saçlı.. Gorbaçov saçsız, Yeltsin saçlı... Kaderin çizdiği kural bozulmadı... Putin saçsızdı.. Medvedev gür saçlı...
Söz Rusya’dan açılmışken... 1992 yılında Aydın Boysan’la birlikte St. Petersburg’daydık... Rusya dökülüyordu.
İkinci Dünya savaşında aldığı madalyayı satan gaziler gördük...
Ekonomi çökmüş, yüzde 90’larda dolaşan enflasyon halkın tüm birikimini sıfırlamıştı.
Putin son 8 yılda akıl almaz atılımlar sağladı. O çöküntüye uğramış ülkeyi yeniden bir dünya devi haline getirdi...
Dış borçlar ödendi, enflasyon düşürüldü, halkın satın alma gücü 3 kat arttı.
Bu arada Putin gidereyak olağanüstü önemde bir imza attı:
“Enerji, doğalgaz, savunma sanayii, telekomünikasyon, havacılık ve uzay sanayii gibi toplam 42 sektöre yabancıların girmesi yasaklandı.”
Rusya dış sömürüye kapısını kapatarak, halk çıkarı doğrultusunda kararlar alarak zenginleşiyor. Onlar içe kapanmacı! Bizimkiler dışa açılmacı, küreselci ayaklarda... Sonucu geçenlerde Ankara Ticaret Odası rakamlarla açıkladı:
“Türkiye’de 11 milyon kişi aç yaşıyor, 53 milyon yoksul var”...