Bağlarbaşında Şuayip'in rüyası:
"Rüyamda bizim eve hırsız giriyor. Üç kişiler. Birisi de bayan. Bayanın elinde fener, diğerlerinin elinde tabanca var. Salonun ışığını yakıp koltuğa oturuyorum. `Kusura bakmayın, sizden önceki hırsızlar tüm değerli eşyaları çaldılar. Mutfakta 18 bin liraya aldığım ekmeğin yarısı var. İsterseniz onu götürebilirsiniz' diyorum. Ekmeği alıp gidiyorlar..."
Yorumu: "Çok fazla gazete okuyup televizyon seyrettiğiniz için olaylar bilinçaltınıza yerleşmiş. Uykunuz sırasında rüya olarak karşınıza çıkıyor. Biraz da porno dergilere takılın bakalım...
***
Etiler'den Ercü'nün rüyası:
"Rüyamda Tansu Çiller tarafından Dışişleri Köşkü'ne davet ediliyorum. Köşkün girişinde askeri törenle karşılandıktan sonra hanımefendinin çalışma odasında ikili temaslara başlıyorum. O sırada Özer Çiller giriyor odaya. Vermiş olduğu borcu geri istediğini söylüyor. `Ne borcu!?..' diyorum. `Vatan borcu' diyor. İtiraz edince de apar topar Askerlik Şubesi'ne teslim ediliyorum...
Yorumu: Güneydoğu'ya gitmekten korktuğun için askerlik görevinden kaçıyorsun anlaşılan. Torpil yapıp durumu kurtarmaya çalışıyorsun. Ama bu ülkede öyle şey olmaz. Kanunlar karşısında herkes eşittir. Unutma bu vatan hepimizin..."
***
Edirnekapı'dan Ayşe'nin rüyası:
"Akşam vakti otomobilimle evime dönerken birden trafik tıkanıyor. Otomobillerden silahlı adamlar fırlayıp birbirlerine ateş ediyor. Esmer adamlarla beyaz adamlar vuruşuyor. Havada beyaz tozlar uçuşuyor. Ben oturduğum yere büzülüp bu korkunç olayın bitmesini bekliyorum. Kendimi tutamayarak çığlık atıyorum. O sırada uyandım...
Yorumu: Bravo ... Siz rüyanızda olayı çözmüşsünüz. Bütün bu gürültü aslında eroin trafiğinin Kürtlerden Türklere naklinden ibaret... Darısı uyanıkların başına...
***
Sarıkamış'tan Müslüm'ün rüyası:
"Rüyamda kamyon şoförüyüm. Uzun ince bir yolda türkü söyleyerek gidiyorum. Etrafta ne bir ses, ne de Mercedes var. Mutlulukla uyanıyorum..."
Yorumu: Düşlerinizdeki Türkiye, düşlerinize girmiş. Mantıklı bir açıdan düşününce, bu rüyayı gelecek nesillerin de görmesi mümkün olur inşallah...
Sürmene Kültür Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Kırali bu sütunda geçenlerde yayınlanan bir Karadeniz fıkrasına takılmış... Fıkranın Karadeniz kültürünü yansıtmadığını söyledi. Doğruydu. Şimdilerde Polonya veya İrlanda fıkraları bile laz fıkrası niyetine anlatılıyordu... Ki bu yanlıştı. O konuda anlaştık. Söz arasında Sürmene'nin bir köyünde tanık olunmuş fıkra lezzetindeki olayı nakletti...
Yıllarca yurt dışında tahsil yapmış CHP milletvekili Faik Ahmet Barutçu Sürmene köylerinde seçim propagandasına çıkmış. Bir köyde konuşurken dinleyenlerden biri:
- Kusura kalma beyim biz sana değil okuma yazma bilen bir adaya rey vereceğiz, demiş...
- Benden ala okuma yazması olan adam mı bulacaksınız yahu... Ömrüm mekteplerde geçti...
- Beyim geçen dönemde sana 15 mektup yazdım 3 telgraf çektim cevap alamadım. O zaman demek ki okuma yazması yok dedim... Onun için artık okuma yazması olana rey vereceğim...
Bu hafta sonu yapılacak liderler zirvesi konusunda en ilginç değerlendirmeyi İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek yaptı ve dedi ki:
- Suçlu ile birlikte toplantılar yaparak suçun araştırılıp ortaya çıkarıldığı nerede görülmüştür? Ne yapacaktır o zirve? Çiller'e suçlarının nasıl örtbas ettiğini mi soracaktır. Çiller'in oturacağı sandalye Çankaya Zirvesinde değil Yüce Divan'dadır. O zirve için Çankaya'ya çıkacak liderler suçluyu halk önünde kendileriyle eşit düzeye yükseltmiş olacaklardır. Kamuoyuna böyle bir fotoğraf vermek bir tek Çiller'e yarayacaktır...
Doğrusu bu zirve gerçekten de tepedekilerce "Bir şey yapar görünmek için" düzenlenmişe benziyor. Tansu ile Mesut'un , Deniz ile Ecevit'in birbirlerine düşmanca bakışlar atma fırsatı bulmalarının ötesinde bir anlamı olacağını düşünmek zor...
DSP Milletvekili Ahmet Tan da bu görüşte:
- Cumhurbaşkanının liderler zirvesi toplamak gibi bir görevi yok, diyor, ama kritik konularda Bakanlar Kurulu'nu ve MGK'yı toplamak görevleri arasında... Sayın Demirel havanda su döveceği yerde önce Bakanlar Kurulu'nu toplayarak bu konuyu gündeme getirmelidir... Ayrıca elindeki bilgileri savcılıklara nakletmeli, savcıları harekete geçirmelidir. Yapılacak olan bunlardır...
Bir gemici dostumuz anlatmıştı... Bir seferde gemi süvarisi rota çiziminde yüzde 1'lik bir hata yapmış. Bu kadarcık sapma yüzünden Mısır'ın Kahire limanına çıkacaklarına gidip İsrail'in Hayfa limanına çıkmışlar. İsrail topraklarına izinsiz girdiler diye analarından emdikleri süt burunlarından getirilmiş. Yüzde 1'lik sapma önemlidir. Tabii gemi