Cumhuriyet gazetesi pazar günü basına yönelik baskıları protesto amacıyla beyaz sayfalarla çıktı... Ve bir tek satırla:
“Biz susarsak kim konuşacak?”
Özgür basına baskılar görülmemiş boyutlara ulaştı...
Gazete almayın kampanyaları...
Doğan Grubu’na 826 milyonluk ceza...
Karamehmet Grubu’na karşı sindirme manevrası
Yazarlara karşı “Köpekleriyle yatarlar” hakareti...
Patronlara karşı kanıtı olmayan “hortumculuk” suçlamaları...
Dünya Basın Konseyi “Vergi cezası medyayı boğma girişimi” diyor.
Hem özgür medyayı hem laik sermayeyi öldürmeye dönük bir savaş veriyor iktidar...
Ancak hedef tek sesli medya oluşturmaktan ibaret değil...
Hedef ülkeyi İslamcı bir tek parti rejimine taşımaktır.
Bütün toplum bu yüzden bir psikolojik savaşın hedefi durumunda...
Herkes her yerde dinleniyor, kayda alınıyor, kayıtlar şantaj aracı olarak kullanılıyor.
Yargı çalışamıyor... Bürokrasi ve TRT iktidarın aleti oldu...
Türkiye Hitler Almanya’sını aratmayacak bir korku toplumu halinde...
Yaşananlar, askeri dönemleri bile aratır hale geldi...
Eğer AKP yerel seçimden oy galibiyetiyle çıkarsa Türkiye’nin bugünleri de arayacağı kuşkusuz...
Seçim sonrasında gündeme geleceği söylenen “anayasa değişikliği” kim bilir ne sürprizlerle yüklü!
Türkiye’yi demokrasiye götürdüğü iddia edilen iktidar, inat ve ısrarla tam tersi istikamete yürüyor...
Hiç değilse bunu görsek...
Soru: Erdoğan, büyük çoğunluğu muhtemelen gazete okuru olmayan kalabalıklar karşısında neden basına çatıyor?
Yanıt: Kendi derdine halkın derdinden daha çok önem verdiği için...
Haldun Ertem
Devir değişti...
Yazar Yılmaz Karakoyunlu, Vatan gazetesinde Buket Aşçı’ya, Adnan Menderes’in sevgilisi Suzan Sözen’i anlatıyor. Suzan Hanım dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Ferit Avni Sözen’in karısıdır.. Yassıda’da savcı: “Menderes’le nasıl tanıştınız?” diye sorunca Suzan Hanım başlar anlatmaya:
“Kocamı Bitlis’e tayin etmişlerdi. Bir arkadaşım da Adnan Bey’le temasımı temin etti. Adnan Bey beni aradı, geldi, bende kaldı, ertesi gün kocamın İstanbul’da kalması sağlandı... ”
Artık bu ahlaksız ilişkiler yok...
Kocasını ve kendisini kurtarmak isteyen hanımlar ufak bir AKP yağcılığıyla meseleyi hallediveriyor.
Nezaket dersi
Elim uçak kazasından sonra Hollandalıların nezaketi anılıyor sık sık. Yıllar önce Hollanda’da görüp Türkiye’de hâlâ göremediğimiz bir küçük nezaket örneğini buraya sıkıştıralım. Bizim memlekette bankamatikten para çekerken sizden sonraki adeta ensenizde duruyor. Herhangi bir kurumda bankoda memurla konuşuyorsunuz diyelim. Sizden sonraki başını uzatıp konuşmaları dinliyor. Oysa Hollanda’da böyle durumlarda arkanızdaki kişi en az üç metre geride durur. Konuşmaları dinlemez. İşlemi seyretmez. Bu kadarını olsun uygulasak mesela...
Gül tutarlıdır...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, boş bulunan YÖK üyeliğine Prof. Mehmet Akif Aydın’ı atadı.
Akif Aydın, ısrarlı bir türban savunucusu olarak biliniyor. Türban bildirisine imza atmış, AİHM’nin türban kararını eleştirmiş biri.
Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü’nde cumhuriyetçi ve laik bilinen sanatçılara, sinemacılara, yazarlara, kültür adamlarına yemek vererek “Herkesin cumhurbaşkanı” izlenimi vermeye çalışıyor.
Ancak atamalarda İslamcı karşı devrimin militanı kimliğinden hiç taviz vermiyor.
Köşk yemeklerine katılarak Gül’ün “Herkesin cumhurbaşkanı” takiyesine figüranlık yapanlar mı? Onlar neye hizmet ettiklerini bir gün umarız anlarlar... Tabii anlamaya niyetleri varsa...
Sabah’a mektup
Sabah’ın yeni Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak değerli, çalışkan, iyi niyetli bir meslektaşımızdır. Dün Sabah’tan Mektup başlıklı birinci sayfa yazısında Abdi İpekçi’nin ilkelerinden söz ediyordu...
Gazetenin manşetinde ise “Ergenekon örgütünün, KKTC ve Ankara’da iki dinleme merkezi kurduğu, finansmanını ise (halen tutuklu olan) Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek’in sağladığı” ileri sürülüyordu...
Mustafa Özbek’in evinde bulunan belgeleri Sabah gazetesine kimin ulaştırdığı belli...
Oysa; soruşturma gizlidir... Bir gazetenin bunları yayımlaması, şüpheli aleyhinde kamuoyu yaratması, yargısız infazda bulunması hem ceza, hem basın yasasına aykırıdır...
Erdal Şafak iyi niyetine rağmen demek ki gazetesini “yandaş medya görevi”nden alıkoyamıyor. En iyisi bu durumda Abdi İpekçi’den hiç söz etmemek...
Seçimde tavır
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği yerel seçimlerle ilgili bir “tavır” bildirisi yayımladı. Bildiri diyor ki:
Belediye Başkanlığı seçiminde İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Ankara’da Murat Karayalçın’ı, İzmir’de Aziz Kocaoğlu’nu, Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’i... ve İl genel meclisi, ilçe belediye başkanlığı ve muhtarlık seçiminde Atatürk ilke ve devrimlerine en yakın bulduğumuz partiyi ve adayları DESTEKLİYORUZ.