Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyaset uğraş olarak gözden düşse de milletvekilliğine ilgi artıyor. 

Sebebi mi? Çünkü vekillik cazip. 

Zahmeti az, nimetleri çok. 

O nimetlerden bazılarını sıralayalım. 

Milletvekilinin aldığı ödenek (maaş) en yüksek devlet memurunun almakta olduğu miktar kadar. Yani 73 bin 379 lira (zam görmemiş hali). 

TBMM tarafından görevli olarak yurt içi ya da yurt dışına giden vekillere ayrıca harcırah da ödeniyor. 

Eğer bir vekil zaten emekliyse hem aylık ödeneğini hem de milletvekili emekliliğinden doğan maaşını alabiliyor.  

Haberin Devamı

Görev süresi biten bir milletvekili, emeklilik şartlarını sağlamışsa 51 bin 790 lira (son zamla 65 bin lira) maaş alıyor.  

Vekiller ve yakınları sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyor. İlaç ücretsiz. 

Milletvekilleri, THY’de ekonomi sınıfından aldıkları biletleri ücretsiz olarak business class’a dönüştürebiliyor. 

Vekil ofislerine iki ayrı cep telefonu veriliyor ve faturalar da TBMM tarafından ödeniyor.  

Milletvekillerine, eşlerine ve çocuklarına, görevleri devam ettiği süre boyunca diplomatik pasaport tahsis ediliyor. Vekilliği sona erenlere ve eşlerine ise ömür boyu taşıyacakları hususi damgalı pasaport temin ediliyor. 

Milletvekillerine ait araçlara trafik cezası kesilmiyor. Trafik  suçu bir tespit tutanağıyla kayıt altına alınıyor ve bu tutanak TBMM’ye gönderiliyor.  

Milletvekillerinin ölümleri halinde, ailesine 12 aylık tutarında ölüm yardımı ödeniyor.  

Milletvekillerine bir danışman ve bir sekreter veriliyor. 

TBMM içinde bulunan baştabiplik, radyoloji, mikrobiyoloji ve biyokimya laboratuvarları, diş, dâhiliye, kulak-burun-boğaz, çocuk, cildiye poliklinikleriyle bir hastane gibi milletvekillerinin ve ailelerinin hizmetinde.  

TBMM Ana Bina’da iki lokanta vekiller için hizmette. Fiyatlar makul! 

Milletvekillerinin 0 ile 6 yaş arasındaki çocukları için bir kreş de TBMM tarafından kurulmuş durumda 

Milletvekili haftada üç gün Meclis’te olmak zorunda. Yazın üç ay tatil yapıyor. 

KAPININ ÖYKÜSÜ

Geçende Galatasaray Lisesi mezunu bir dostumla Galatasaray’da tam okulun önünde karşılaştık, ağır ve görkemli kapının önünde sohbet ederken sözü getirdim: 

Haberin Devamı

Tatlı hayat

- Ben bu kapının açıldığını hiç görmedim, dedim, sahi bu kapı hangi zamanlarda açılır? 

Dostum: 

- Ben bu okulda yıllarca okudum, dedi, ben de görmedim ama hangi zamanlarda açıldığına ilişkin bir fikrim var. 

Ve daha sonra bana Yiğit Okur’un “Buralardan Geçerken” adlı kitabını gönderdi. GS mezunu Yiğit Okur orada şu bilgiyi veriyor: 

“Tonlarca ağır demir kapının ender de olsa açıldığı zamanlar olmuştu. 

İlk kez 1868 yılının eylül başında o kapıdan Sultan Abdülaziz saray arabasıyla geçmişti. 

Atatürk liseyi üç kez şereflendirmişti. Her üç gelişinde de o kapıdan geçmişti. 

Okul, kuruluşunun 100. yılını kutlarken 1968’de aynı kapıdan Charles de Gaulle girdi. 

80 ihtilalinin mühendisi Kenan Evren de girdi. Ön avlunun sütunlu kapının üstündeki balkondan nutuk attı. Sonra müdürün odasında ‘Bırakın şu Fransızcayı, öğrenimi İngilizceye çevirin’ diye nasihat çekti. Kapı ona da açılmıştı. 

Daha sonraları Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand, Turgut Özal’ın eşliğinde geçti aynı kapıdan. 

Haberin Devamı

İzleyen zaman içinde Fransa eski başbakanlarından Dominique de Villepin de Fransa’nın Ankara Büyükelçisi eşliğinde aynı kapıdan geçti. 

En son, liseye Ahmet Necdet Sezer eşiyle birlikte gelmişti. Kapı onlar için açıldı.” 

Geçmişte bazı ulusal bayramlarda kapı açılırmış. Artık açılmıyor. 

Sessiz heybetiyle tarihe tanıklık etmeye devam ediyor. 

TUVALET

Kırklareli Otogarı’nda otobüsten inen okurumuz, çocuğunun: 

- Baba çişim geldi, diye bağırmasıyla tutmuş elinden tuvalete götürmüş. 

Tuvalet kapısında ücreti de yazıyormuş. 

- Kadın-erkek 4 lira. 

Okurumuz 5 lira vermiş, üstü kalsın demiş. 

Daha sonra kentte dolaşırken merak etmiş, bir markette etin fiyatını sormuş. 

- Dana eti 360 lira. 

İstanbul ile aynı fiyat. 

Taşra kentleri ucuzdur derler. 

Okurumuz: 

- Ben Kırklareli’nde İstanbul’dan daha ucuz bir şey görmedim, diyordu notunda.