İkinci Ergenekon iddianamesi 8 ayı aşkın bir hazırlıktan sonra dün açıklandı... 13 ayda hazırlanan ilk iddianame 2 bin 455 sayfa idi, ikinci iddianame de ona yakın, 1909 sayfa... Hatırlatalım ki, 12 Eylül'deki 562 sanıklı MHP davasının iddianamesi sadece 517 sayfaydı.
Ergenekon davasının en ilginç yanı ise tamamen siyasallaşmış olması...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin geçenlerde Deniz Feneri dosyasından söz ederken: "Biz bu davada taraf değiliz" vurgusunu yapmıştı.
Ergenekon davasında ise AKP taraf olduğunu açıkça belli ediyor.
Başbakan Erdoğan 22 Şubat'ta Diyarbakır dönüşünde, uçakta gazetecilere aynen şunları söylüyor:
"Bölge halkının en çok mutlu olduğu açılımlardan bir tanesi Ergenekon'dur. Bu kamuoyu araştırmalarında da çıkıyor. Bu konunun peşini bırakacak değiliz. Yani bu olay nereye varırsa varsın devam edeceğiz" (23 Şubat 2009, Akşam)
Yarsav Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Başbakan'ın diğer davalarla ilgili fikir açıklanmazken bir dava hakkında "peşin bırakmayacağız" gibi açıklamalar yapmasının yargıyı şüpheliler aleyhine etkileme amacı taşıdığını söylüyor.
Erdoğan önceki gün de Aydın'da şöyle konuşuyor:
"Baykal, ben bu çetelerin avukatıyım dedi mi, dedi. Hayırlı olsun."
Baykal "ben çetelerin avukatıyım" demedi. Ergenekon sanıklarını çete olduğuna ilişkin bir mahkeme kararı da yok. Ancak Başbakan belli ki, Ergenekon'u ne kadar abartarak işlersa o kadar siyasi prim yapacağını düşünüyor... Bilerek ve isteyerek adil yargılama zeminini ortadan kaldırıyor.
TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi, Evrim Teorisi’nin sahibi Darwin’i kapak yapınca yayın yönetmeni görevden alınmış.
Hâlâ “AKP, TÜBİTAK gibi bir kurumu neden ele geçirmek istedi?” diye merak eden kaldı mı?
Hesapsız Meclis
TBMM’nin Hesapları İnceleme Komisyonu vardır... Komisyon adı üstünde, Meclis’in hesaplarını inceler... Harcamaların yasa, yönetmelik ve tüzüğe göre yapılıp yapılmadığını denetler... Komisyon milletvekillerinden oluşur...
DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tan diyor ki:
- 86 yıldır var olan bu komisyon artık yok. Çünkü Meclis Başkanlığı bu komisyonu oluşturmadı. Sebebini sordum. Hesapları memurlara denetlettireceklerini söylediler...
TBMM hesaplarını, TBMM Başkanı’nın emrindeki memur mu denetleyecek? Buyrun size yeni bir komedi.
Tetra Pak...
Tetra Pak Çevre Müdürü Ferid Ekmekçioğlu’nun bir demeci ilişti gözümüze geçenlerde:
“Kara kuvvetleri iyi ki var” diyordu...
Ne ilgisi var karton kutu ve ambalaj malzemesi üreten Tetra Pak ile Kara Kuvvetleri’nin?.. Efendim, meğerse kentte atık kâğıtları toplayarak geri kazanılmasında en büyük rolü oynayan sokak işçilerine “kara kuvvetleri” adı veriliyormuş.
Genel Müdür önemli bir şey daha söylüyor:
- Bu işi yapanların hemen tamamı Hepatit B mikrobu taşıyor...
Tetra Pak bir sosyal sorumluluk projesi olarak, bu garibanları aşılatamaz mı? En azından sağlık yetkililerini uyarmalı...
Umut tefecide!
İnternette “Kredi kartı borcunuzu ödüyoruz” diyen ilanlar göze çarpıyor. Bu ilanları kim veriyor? Çark nasıl dönüyor. Prof. Esfender Korkmaz anlatıyor:
- Banka kartlarındaki yıllık ortalama faiz bilindiği gibi yüzde 60 civarında. Kredi kartı borcunuzu ödemeyemediğiniz için faiz kıskacına girmiş iseniz, bu tefecilerden birine gidiyorsunuz. Diyelim ki faize düşmüş A bankasına ait kartınızın ödeyemediğiniz borcu 1000 lira. Tefeciye, faize düşmemiş B bankasına ait kredi kartınızı veriyorsunuz. Adam o kartınıza 1300 liralık slip çekiyor ve bunu da 12 takside bölüyor. O 1300 liranın karşılığı olarak size 1000 lira nakit para veriyor. Siz tefeciden çıkar çıkmaz elinizdeki parayla A bankasına koşuyor, 1000 liralık borcunuzu kapatıyor, böylece yüzde 60 faiz ödemekten kurtuluyorsunuz. 12 taksite bölünmüş toplam 1300 liralık borcunuzu da her ay parça parça ödüyorsunuz. Sonuçta bu işten bankalar kadar aç gözlü olmayan tefeci de vatandaş da kârlı çıkmış oluyor. Kısaca özetlersem... Eskiden borçlular tefecilerin elinden kurtulabilmek için bankalara koşardı, AKP iktidarında iş tersine döndü, şimdi bankaların elinden kurtulmak için tefecilere koşuyorlar.”
Baypas sorusu...
“Baypas ameliyatı olmak için ABD’ye giden Maliye Bakanı Unakıtan’ın masraflarını devletin karşılaması için, Hacettepe Hastanesi ‘Bu ameliyat Türkiye’de yapılamaz, yurtdışında tedavisi gerekir’ diye rapor düzenlemiş, devletin hakem hastanelerinden biri olan Ankara Numune Hastanesi de bu raporu onaylamış...”
Bu yaygın iddia doğru mudur?
Sayın Bakan Unakıtan ve Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü’ne soruyoruz?
Eskiden belediye başkanına “Şehremini” deniyormuş.
Günümüzde de “Şehryiyeni” deniyor!
* * *
AKP paradan 6 sıfırı niye attı?
Götürülenler vatandaşın gözüne az gözüksün diye...
Gülhan Elmas