California’daki Pacific Palisades adlı okulda okuyan çocukların velileri, bütün okulu ve öğretmenleri dava ediyor. Çünkü yıl içinde 15 ile 30 gün arasında devamsızlık yaptıkları halde çocuklarının sınıfta kalmalarını kabul etmiyorlar. Velilerin itirazlarıyla baş edemeyen okul yönetimi, en sonunda telesekreter mesajını aşağıdaki şekilde değiştiriyor ve “Yılın Telesekreter Mesajı” ödülünü kazanıyor.
“Merhaba! Pacific Palisades’e hoşgeldiniz. Bu bir otomatik mesajdır. Lütfen seçenekleri tek tek dinleyerek ilgili tuşa basınız.
- Çocuğunuzun neden devamsızlık yaptığı konusunda yalan söylemek için 1’e...
- Çocuğunuzun neden ödevlerini yapmadığı konusunda yalan söylemek için 2’ye...
- Bizim hangi konularda işe yaramadığımızı belirtmek için 3’e...
- Evinize gönderilen ve alıcı imzanız üzerinde olduğu halde almadığınızı iddia ettiğiniz uyarı mektupları için 4’e...
- Müdür ve diğer yetkililere küfür etmek için 5’e...
- Çocuğunuzu her sabah en az 10 dakika bekleyen okul otobüsü hakkındaki şikâyetleriniz için 6’ya...
- Süper kabiliyetli mükemmel çocuğunuzun beceriksiz öğretmeninden yakınmak için 7’ye...
- İştahlı çocuğunuzun yetersiz bulduğu okul mönüsünden şikâyet etmek için 8’e basınız...
Çocuğunuzun gerçek bir dünyada yaşadığının farkındaysanız ve sorumluluk almayı öğrenmesini istiyorsanız, bunun için de ona verilen ödevleri zamanında ve tam olarak yapmasının çok önemli olduğuna inanıyorsanız, ayrıca eğitimin ilk önce ailede başladığının bilincindeyseniz, artık telefonu kapatabilirsiniz...”
Müslüman dünyasına seslenen Obama herkese mavi boncuk dağıtmış.
Siyah tesbih dağıtsa daha makbule geçerdi...
Haldun Ertem
Günün sorusu:
RTÜK Başkanı Zahit Akman’a neden kısaca “Ak Başkan” demiyoruz?
Şan ve şöhret
Sahaflar Çarşısında birkaç gün önce Mahmut Baler’in “Hatıralarım” adlı kitabını bulduk. Mahmut Baler, Atatürk’ün sofrasında da yer almış, dünya tatlısı bir adamdır. Kitaptaki hoş anılardan birini, Atatürk’ü daha yakından tanımamız için aktaralım...
Atatürk’ün Uşak’ı ziyaretinde Türk Ocağı’ndaki çay davetinde söz alan biri, O’nu Napolyon ve Bismarck ile kıyaslamaya başlar... Atatürk ayağa kalkarak konuşmacıya ‘Dur bey biraderimiz’ der... Ve şöyle devam eder:
‘Arkadaşlar bu bey biraderimiz beni Bismarck ve Napolyon ile mukayese etmeye başladılar. Napolyon şan ve şeref peşinde koşan bir maceracıdır, Bismarck ise tacidara hizmet eden bir kimsedir. Bunlarla şahsımın mukayese edilmesini kabul etmem.’
Konuşmacı özür diliyor... Ve ekliyor:
‘Efendim maksadım sadece sizin şan ve şeref dolu şahsiyetinizi belirtmektir...’
Atatürk tekrar ayağa kalkıyor:
‘Bey biraderimiz, tekrar hataya düştünüz. Benim şan ve şerefimden bahsetmek de hatadır. İyi dinleyiniz. Nasihatım budur ki, içinizden herhangi bir adam çıkar da şan, şeref davası güder ve teferrüt etmek (benzersiz olmak) isterse başınızın belası olur. Ve ilk önce kafası kırılacak adam budur. Mensup olduğum Türk milletinin bir ferdi olmak sıfatıyla şanım şerefim vardır. Asla gayrisi değilim’...
Umut
Sakıntılı günler geçmeyecek gibi görünür, ama geçer...
Hasan Pulur anlatır...
Sinop kalesinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir mahkûm hücresinin duvarına şu lafı kazımış:
- Bu da geliiir bu da geçer...
Kale komutanı günün birinde hücreleri gezerken bu ibareyi görmüş...
Salıverin bu adamı, demiş...
Madem bu kadar umutla yaşıyor, salın gitsin...
Yaşamın genel kuralıdır
Umutsuz yaşanmaz...
* Doktor bazan hastalıktan daha tehlikelidir...
Fransız sözü
Dondur
Dondurma mevsimi geldi. Biliyorsunuz dondurma konusunda en iddialı ülke İtalya’dır. Roma dondurması ünlüdür.
Peki dondurmayı icat eden kimdir?
O da bir Romalı... Romayı yaktığı iddia edilen Neron’dur.
Neron dağlardan getirttiği karın içine meyve suyu karıştırıp yermiş.
Dondurma fikri böyle doğmuş...
Teşvik...
Profesör Esfender
Korkmaz, pek beğenilen yeni teşvik paketine iğne batırıyor ve soruyor:
“Başbakan 120.000
kişiye okullar ve sağlık kuruluşlarında 6 ay iş vereceklerini söylüyor.
Peki diğer 6 milyon işsiz ne olacak?
Ayrıca iş verdiği 120 bin kişi 6 ay sonra yine işsiz kalmayacak mı?”
TESUD
Başbakan Erdoğan hafta içinde bir emekli albayın mayınlarla ilgili görüş bildirmesine fena halde içerledi. Kırıcı deyimlerle onu aşağıladı. Birkaç gazeteci hariç, kimseden ses çıkmadı.
Bizim aklımıza yine TESUD adlı Emekli Subaylar Derneği geldi.
Derneğin başında Rıza Küçükoğlu adlı bir emekli general vardır. Küçükoğlu geçmişte hayli hareketliydi. Örneğin 14 Nisan mitinginden önce askerleri mitinge katılmaya davet eden açıklamalar yapmıştı.
Ergenekon’la birlikte bir sustu pir sustu.
Kimse bu dernekten davanın özüne karışmasını beklemiyor tabii...
Ancak emekli subayların karşı karşıya kaldığı hukuksuzluklara müdahil olabilir. Emeklilerin demokratik haklarını savunabilir.
Bu dernek geçenlerde “Biz Cumhuriyet mitingine katılmıyoruz” diye bir açıklama yaptı. Onun dışında ne bir ses ne bir nefes. Rıza Paşa tam siper. O görevin gerektirdiği asgari motivasyon kendilerinde bulunmayabilir. O takdirde istifa diye bir müessese var. Ancak Paşam o erdemi de gösteremiyor. Siperden çıkmıyor.