Üniversitelerin çoğunluğu yıl sonlarında mezuniyet törenleri yapıyor... Hocalar ve mezunlar "Amerikanvari" giysiler içinde diplomalarını alıyor. Şampiyonlar, yani ilk üçe girenler, yüzlerinde zafer tebessümleriyle gazete sayfalarına geçiyor... Törenler Batı özentisi koksa da hiç yoktan iyi... Mezunların anılarına hoş duygular, hoş fotoğraflar ekliyor...
Kimi üniversiteler de var ki, ne diploma töreni yapıyor, ne mezunlarına istemeden diplomasını veriyor. Bunların başında bizim sevgili okulumuz Siyasal Bilgiler geliyor... Okulun geleneğinde İnek Bayramı var ama diploma töreni yok. Kimi mezunların diplomasına kavuşmadan hayattan ayrıldığı bile oluyor...
Mekteb - i Mülkiye'nin 137'inci kuruluş yılı etkinliklerinde konuşan Profesör Yahya Tezel, bir ara işte bu konuya değindi. Ve dedi ki:
- İnsanı "insan" yapan şeylerden biri de, törenlerdir. Maalesef Türkiye, cami dışında tören üretmeyen bir toplum olma noktasına geldi. Hayatı ele alış tarzımızın doğal bir sonucu bu. Bu konuda en çarpıcı ve çirkin örnek, nikah törenlerimizdir. Katıldığınız nikah törenlerini bir düşünün, bana hak vereceksiniz. O "tören"lerin ne kadar kuru, insanı eşya gibi ele alan buluşmalar olduğunu bilirsiniz. Oysa nikah, insan hayatının en önemli anlarından biri değil midir?.. Keza... Bu konuda çarpıcı bir başka örnek de, Siyasal Bilgiler Fakültesi düzeyinde bir okulda hala diploma töreni yapmıyor oluşumuzdur.. Diploma törensiz üniversite düşünülebilir mi?. Ama biz 1996 yılında hala bu acı gerçeği yaşıyor ve genç mezun arkadaşlarımızı da aynen nikahlarda olduğu gibi bir "eşya" muamelesiyle okullarından uğurluyoruz...
Siyasal Bilgiler Fakültesi yöneticileri "geleneklere uygun ve özgün" bir diploma töreni düşünebilir... Düşünmeli...
Gazetemizde önceki gün "Çiller'lerin mal varlığı uyumsuz" diye bir haber vardı. Müfettişler Çiller'lerin mal beyanlarıyla mal varlıkları arasında uyumsuzluk saptamışlar. Bu haber Profesör Tarık Minkari 'ye kendi yazdığı "Keyfimin Sepeti" adlı kitaptaki fıkrayı çağrıştırmış. "Uyar mı uymaz mı bilmem" diyerek faksladı.
Hesap uzmanı ünlü bir assolistin hesaplarını incelerken beyan ettiği kazançla serveti arasında uyumsuzluk bulmuş. İzahat istemiş. Assolist başlamış anlatmaya. Önce kolundaki Rolex saati hesap uzmanının hurnuna doğru azıtmış:
- Bak, demiş, dün gece bir saat verdim, bir saat aldım...
Fıkra uyumsuz görünen servetlerin mantığa uygun bir izahının olabileceğini göstermesi açısından önem taşıyor...
Beşiktaş'ın Valencia, Fenerbahçe'nin Juventus ile yaptığı maçları nakleden TV spikerlerini dikkatle izlediniz mi? Bu arkadaşlarımızın siyasette çok daha başarılı olacağını hemen farketmişsinizdir.
Çünkü umut olmayan ortamlarda umut üretmekte üzerlerine yok...
Oyunun bitmesine 10 dakika var. Maç 2 - 2... Beşiktaş'ın turu geçmesi için 3 gol atması lazım. Tek gol atacak hali yok. Spiker arkadaş 3 golden hala emin. Heyecanla diyor ki:
- Bakalım Beşiktaş 3 golü 10 dakikaya nasıl sığdıracak...
Juventus maçı bitmiş. Fenerbahçe elenmiş. Spiker arkadaş takıma tur atlatıyor:
- Yenildik ama üzülmüyoruz. Fenerimiz gönüllerimizin çeyrek finalisti...
Bu sonucu da beğenmiyor bir tur daha atlatıyor:
- Hatta gönüllerimizin yarı finalisti...
Bastırın çocuklar...
Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü'ndeki yolsuzluk iddialarını önce ANAP İstanbul milletvekili Halit Dumankaya getirmişti Meclis gündemine...Konu, şimdi de, bu yolsuzlukları araştırmak üzere kurulan komisyonun hazırladığı raporla yeniden gündemde...Komisyonun DSP'li üyesi Cevdet Selvi' yle konuşuyoruz.
-Ne gibi yolsuzluklar, usülsüzlükler saptadınız çalışmalarınız sırasında?
- Pekçok.. Örneğin, tahsilat için bankaya verilen bazı bayilerin çekleri karşılıksız çıktığı halde işleme alınmadığını...Karşılıksız çek keşide eden bayilere mal verilmeye devam edildiğini... Bir kısım bayilerin karşılıksız çeklerinin muhasebe kayıtlarında tahsil edilmiş gibi gösterilerek imha edildiğini...Bayilerden alınan bir kısım çeklerin, muhasebe kayıtlarında bankaya gönderilmiş gibi işleme alındığını, ancak çeklerin bankaya verilmeyerek yok edildiğini...Yolsuzluk olaylarını gizlemek amacıyla faturaların, bayilerin akaryakıt ve madeni yağ talep yazılarının, çek döküm listelerinin imha edildiğini saptadık... Yapılabilecek her türlü yolsuzluk yapılmış. Hepsini belgeleriyle kanıtladık.
- Yolsuzluğun, hırsızlığın parasal boyutu nedir peki?
- Zaman yetersizliği nedeniyle bir - iki yılın faturalarını inceleyebildik. Çıkan hırsızlık, yolsuzluk miktarı yarım trilyon lira dolayında...Tümünü inceleyebilseydik, rakam kesinlikle bir trilyonu bulurdu.
-Bu işin sorumluları cezalandırılmış mı?
- Evet! Y