Gözümüz aydın! Ermeni, Pontus, Süryani, Keldani derken nurtopu gibi bir çocuğumuz daha oldu: Bulgar soykırımı. Bulgaristan’daki aşırı sağcı Ataka (Saldırı) partisi Sofya Büyükelçiliğimiz önünde düzenlediği protesto gösterisinde Türkiye’nin, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde uyguladığı Bulgar soykırımı” nedeniyle özür dilemesini istedi. Okurumuz Ercan Düz, gönderdiği notta aynen şöyle diyor:
“Haberi gazetelerde okuyunca fena halde canım sıkıldı. Düşünebiliyor musunuz, burnumuzun dibindeki Bulgarlar’a da soykırım uygulamışız ama ben bunu bizim İkinci Cumhuriyetçi ve özürcü arkadaşlardan değil de elin Bulgar’ından öğreniyorum. Bu arkadaşlarımız uyuyor mu? Böylesine güzel bir haberin verilmesi Bulgarlar’a bırakılır mı? Kendilerini, bu ihmallerinden dolayı ayrıca özür dilemeye davet ediyorum.”
Bir ülkede hırsızlık değil onu yazmak suçsa...
Hırsızlığı yapan yazanı cezalandırıyorsa.
Herkes soyulacak demektir...
Haldun Ertem
Küçük Sözler...
- Ayarınla oynadığın kantar, gün gelir seni de yanlış tartar.
- Tetikçilerin sonu namlunun ucudur.
- İçgüdülerinin güdümündeki insanlar güdülmeye mahkûmdurlar.
- İlkeleri olmayanlar, sadece, konulmuş kurallara uymakla yetinirler.
- Dualar kabul edilince yatır unutulur!
- İnsandan ne çıkacağı ne yediğinden belli olur.
- Hazmedemeyeceksen, yemeyeceksin!
- Kazandan bir kepçe su aldığında, kepçenin dolduğunu görürsün ancak kazanın eksildiğini fark edemezsin.
(Sanayi Bakanlığı Başmüfettişi Selahattin Yarar’ın “Küçük Sözler” adlı kitabından...)
HAVALE EDİLDİK...
Mimar Korhan Gümüş, Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın bir danışmanından bizzat şu sözleri duymuş:
“Bizimle uğraşanları Unakıtan’a havale ediyoruz.”
Yurt çapında yürütülen uygulama da aynen böyle. İktidarla uğraşanları Unakıtan’a havale edip vergi cezası kıskacı içine almak, son taktikleri. Okurumuz diyor ki:
- Recep Tayyip Erdoğan bundan sonra meydanlarda kendisini “biz onlara ceza kestiğimiz için çamur atıyorlar, diye savunmaya çalışacaktır.
Akıllı bir taktik! Ama mantıklı mı? Halkı doğruları öğrenmekten alıkoyarak iktidarınızı ne kadar yaşatabilirsiniz?
KUŞDİLİ ÇAYIRI...
Kadıköy’de eski Salı Pazarı olarak bilinen Kuşdili Çayırı ’nın dev bir iş merkezi kurulması için Taşyapı’ya ihale edilmesine karşı çıkan yurttaşlar “Kuşdili Çayırı Çevre Gönüllüleri” platformunu oluşturdular. Platform sözcüleri, çarşamba günü bir basın toplantısı yapacak.
Burası doğal SİT alanı. Eski zamanda en güzel bülbül sesi Kuşdili’nden dinlenirmiş. Kanarya meraklıları kuşları ötmeyi geliştirsin diye getirip Kuşdili Çayırı’na bırakırmış. AKP için çayırın, çimenin, SİT’in, kuş sesinin önemi yok. Onların anladığı tek ses var; para sesi...
Kırk harami çetesi gibi çöktüler kentin üzerine...
Ulusu’nun anıları
Nuri Ulusu, Atatürk’ün kütüphanecisi. Ama kütüphanecinin ötesinde bir yakınlığı var Atatürk ile... Tam 12 yıl pek çok olayda onunla birlikte olmuş. Birlikte yaşamış...
Nuri Ulusu’nun anılarını Mustafa Kemal Ulusu derledi, “Atatürk’ün Yanıbaşında” adı verilen kitap Doğan Kitap’tan çıktı.
Bu kitabın 119’uncu sayfasından küçücük bir öykü...
Yıl 1931... Yalova kaplıcalarında bir gece Atatürk dostlarına ziyafet vermektedir. Yemek sırasında Özel Kalem’den bir haber gelir. Atatürk’ün yüzü asılır. Yalova - Bursa arasında bir posta otobüsü soyulmuştur. Haber budur. Ziyafet son bulur. Atatürk’ün talimatı üzerine herkes beş dakikada hazırlanır. Bursa’ya varılınca Atatürk der ki:
Kısa açıklama: “Kültür ve Turizm Bakanlığı internet sitesinde “Gidiyor” adlı şiirin yazarı Orhan Seyfi Orhon olarak düzeltildi.
Bilginize...”