Milliyet’te Fikret Bila, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e soruyor:
- Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen günlüklerde yer alan, darbe hazırlığı iddialarına dayandırılan olaylar yaşandı mı?
El cevap:
- Anılarda geçtiği öne sürülerek gündeme getirilen bu olaylarla ilgili olarak, ne vardır ne yoktur derim. Başka bir ifadeyle ne teyit ederim ne tekzip ederim.
* * *
Çocukluğumuzda bir tekerleme vardı. Galiba Karagöz oyunlarında geçerdi:
- Varsa da yoktur, yoksa da vardır...
Ama o Karagöz oyunundaydı. Bugün Türkiye’yi sarsan olaylar söz konusu.
Paşamız, bu şifreli konuşmasında, “Evet, böyle niyetler, çalışmalar olmuştur” diyecek ama diyemiyor. Çünkü derse kendisine hemen, “Peki, öyle bir şey vardı da siz ne yaptınız? Darbecileri neden askeri savcılığa ihbar etmediniz?” soruları yöneltilecek... “Hayır, böyle bir şey kesinlikle olmamıştır” dese (Bu arada Özkök Paşa’nın, kendisine böyle dediğini yazan Fatih Çekirge’ye çok kızdığını... Etrafına, ben ona kesinlikle böyle bir şey demedim, dediğini bilgilerinize sunalım) o zaman da sempatiyle baktığı merkezlerin hazırladığı senaryo büyük ölçüde çökmüş olacak...
Bu durumda öyle bir laf etmeli ki... Hem kendini kurtarmalı... Hem de Eruygur ve Tolon’u kurtarmamalı... Varsa da yoktur, yoksa da vardır, tekerlemesinin çözümü bu... Öyle bir tekerleme ki... Eşliğinde kıvrak danslar dahi yapılabilir...
Erdoğan kamu kurumu ve kuruluşlarından tasarruf genelgesine uyulmasını istemiş.
Başbakanlık Özel Kalemi’nin yıllık bütçesi 290 trilyona çıktı. Birilerinin tasarruf yapması şart tabii...
Haldun Ertem
Zelanda örneği
Yeni Zelanda’da Helen Clark başkanlığındaki koalisyon hükümeti, demiryollarını ve feribot şirketlerini devletleştirdi. Bu sektörler 90’lı yılların başında özelleştirilmişti. Ama özel sektör bu işi yürütemedi. Maliye Bakanı Michael Cullen’in dediği gibi, “Demiryollarının özelleştirilmesi Yeni Zelenda için acı veren bir deneyim” oldu. Clark hükümeti, 2001 yılında da Yeni Zelanda Havayolları “Air New Zeland”ı devletleştirmişti. Kiwibank adlı da bir devlet bankası kurulmuştu... Küreselleşme diye çıktığımız yolun ucunda ne var diye merak ediyorsanız.. İşte bu...
CUMHURBAŞKANLIĞI bir açıklama yaparak Kuddusi Okkır’ı affetmenin söz konusu olmadığını, çünkü hüküm giymediğini bildirdi...
Okkır’ın davanın uzaması yüzünden öldüğünü Çankaya da onaylamış oldu.
Terör unutuldu!
Ergenekon soruşturmasında şüpheli olarak içerde tutulan gazeteci Behiç Gürcihan’dan iki hafta önce bir mektup aldık. Özetle diyor ki:
“...Çok net gördüm ki, bu soruşturma süreci terörle mücadeleyi evrakla mücadeleye dönüştürmüş durumda. Terörle mücadelede görevli polisler, hiç de seçici olmayan bir anlayışla gerçekleştirilen gözaltılar yüzünden aylardır bilgisayar başında binlerce sayfalık doküman okumak ve bunların fotokopilerini çekmekle meşgul. Hepsi aylardır doğru dürüst uyku uyuyamamaktan ve alakalı alakasız onbinlerce belge, bilgisayar dosyası ve e- postanın içinde kaybolmaktan şikâyetçi. Süreç, silahlı mücadele yetenekleri körelmemesi gereken çok kritik bir gücü koca bir sekreteryaya dönüştürmüş durumda.”
Peki ne yapmalı? Behiç Gürcihan’ın düşüncesi şu:
“Emniyet bünyesinde ayrı bir evrak değerlendirme/analiz birimi kurulmalı. Terörle mücadele elemanları asli görevine dönmeli...”
Bu mektubu alalı iki hafta oldu. Üç gün önce ABD Konsolosluğu’na saldıran teröristler üç güvenlik görevlimizi öldürdü. Anlaşılıyor ki gazetecilerin, yazarların, telefon konuşmaları dinlendiği kadar teröristler izlenmiyor.
Saldırıya ilk uğrayacak yer olan ABD Konsolosluğu önüne yeterli sayıda usta güvenlik görevlisi yerleştirilmemiş. Yukarda görüldüğü gibi; terörle mücadele elemanları başka işlerle meşgul! Eğer konsolosluk önündeki trafik ekibi de olmasa teröristler elini kolunu sallayarak kaçacaktı... Şehitlere rahmet, ailelerine başsağlığı, yetkililere sağlıklı düşünmeler diliyoruz...
Su...
İstanbul’un su sorunu aniden
ortaya çıkmadı. Hep var. Bu sorunun nasıl çözüleceği de belli. Ancak Anakent
Belediyesi ve DSİ yanlış kararlar
alıyor... Melen suyunu İstanbul’a getirmek için yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım yapıldı.. Artık su sıkıntısı olmayacak diye demeçler verildi. Bir yıl sonra Melen Çayı’nda su kalmadığı açıklandı. Kadir Topbaş’a göre topu topu 130 günlük suyumuz var.
Uzmanlar uzun vadeli önlemleri şöyle sıralıyor:
- Barajlarda su buharlaşmasını önlemek için su sathı belli kimyasallarla kaplanmalı.
- İsrail’in yaptığı gibi, deniz suyunu iyi suya dönüştürecek tesisler kurulmalı.
- Karadeniz’den kontrollü olarak
Terkos’a su
verilmeli...
- Sonbaharda yağmur bombası kullanmalı...
Eski İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel, mutlaka su
kesintisi
uygulanmasını,
İstanbul’da günlük 2 milyon ton olan
tüketimin 1,5 milyon tona indirilmesini
savunuyor.
Kadir Topbaş ise geçmişte CHP
dönemindeki
susuzlukla çok alay ettiği için bu önlemi alamıyor.
Su akıllı adamın tek içeceğidir...
H. D. Thoreau
* * *
Viski içmek için su savaşmak içindir...
Mark Twain